Evimize gelen kuaför saçlarımızı yaparken dergilere bakarak bu sene zengin İtalyanların neler yaptıklarına baktım. Nasha ile ablam konuşuyorlardı. Ablam anlatabildiği kadar İngilizce konuşuyor, Nasha'da konuşabildiği kadar İtalyanca konuşuyordu.
"Nasha erkek arkadaşın var mı?"
Nasha derin nefes aldı. "Olmasını istediğim biri var fakat benimle pek konuşmuyor."
Ablam ilgisini çekmiş bir şey olduğu için hızla konuştu. "Neden?"
Nasha omuz silkti. "Çünkü Chianti'nin yardımcısıyım ve şirketteki herkes biraz daha mesafeli."
Dergiye bakarken mırıldandım. "Hiçbir şey yapmıyorum yine her şeyin sorumlusu ben oluyorum."
Nasha bana döndü. "Bazıları senin hakkında konuşacağımı düşünerek benimle yakın olmaya çalışıyor. İnan bana sen dost ve erkek arkadaş seçme konusunda eşsiz bir sınavsın."
Gülümseyerek ona döndüm. "Sevdiğin kişi seninle konuşmadı mı?"
"O tam olarak bizim bölümde çalışmıyor.''
Kaşlarımı çattım. ''Pekala.''
Ablam şaşkınlıkla konuştu. ''Neden bir şey merak etmiyorsun?''
Dergiyi karıştırırken mırıldandım. ''Onun hayatı.''
Nasha kafasını salladı. Ablam yavaşça Nasha'ya eğildi. ''Chianti hakkında benden fazla şey biliyorsun değil mi?''
Nasha gülümsedi. ''Mesai saatleri dışında da görüştüğümüzü düşünürsek evet fazla şey biliyorum.''
Kafamı salladım. ''En yakın arkadaşım, çalışanım.''
Nasha güldü.Bana baktı. ''Aynı hisler bende de var Bayan Tollear.''
Ablam bitmiş saçına bakmak için ayna karşısına geçti. Saçına baktı. Benimkini de bitirdikten sonra Nasha'nın da saçı dakikalar içinde bitti. Ablam ödeme yapmak için odamın kapısına yürüdü. Nasha ile ayna karşısında nasıl bir makyaj yapsak diye bakıyorduk. Nasha çekingen bir şekilde bana baktı. ''Neler oluyor?''
Gözlerimi devirerek mırıldandım. ''Michael gittikçe kafamı daha fazla karıştırıyor.''
''Yirmi iki yaşında nasıl kafanı karıştırıyor olabilir?''
Onun gözlerinin içine baktım. Sanki içimi okuyor gibi kaşlarını kaldırdı. İkimiz de fazla konuşmadık ve ablam geldi. ''Kim makyajımı yapacak?''
Nasha ellerini kaldırdı. ''Bu görev benim.''
&
Dağınık bir topuz ve bronz makyajımı yaptıktan sonra ablam beni gördüğü anda kalbini tuttu. ''Hamile olmak dünyanın en boktan olayı.''
Gülümsedim. ''Merak etme benim vücudum da bozulacak.''
Ablam parmaklarını kenetleyerek katolik hareketi yaptı. ''Umarım.''
Nasha iç çekti. ''Ayakkabılara öldüm. ''
Gülümsedim. ''Valentino!''
İki yandan kalçalarıma kadar yırtmacı olan kısa elbisenin içinde olukça çekici hissediyordum. Üçümüz de merdivenlerden inerken Michael ve Meiro aşağıda bekliyorlardı. Nasha benim ona doğum gününde hediye ettiğim elbiseyi giymişti. Ve içinde inanılmaz güzel duruyordu. Toprak rengiydi ve ben bile bu rengi giyemiyordum. Onda ise o renk onun için yaratılmışcasına güzel duruyordu.
Michael takım giymiş ve renkli saçlarını arkaya taramıştı. Beğenmişlikle ona baktığımda hızla bana ıslık çaldı. Meiro sert bir bakış attı. Ablam kocasına yanına giderken ağabeyime baktım. ''Annem nerde?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Hayran Kurgu"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için