Ayak üstü konuştuk. ''Jeard benim hakkımda bir şey sordu mu sonra?''
''Hayır, yani onu gitmemesi için ikna ettikten sonra hiçbir şey olmadı. Konuşmadık.''
Anlamış bir şekilde kafamı salladım. Dudaklarımı yaladım. Nasha gülümsedi. ''Neden Jeard'ı merak ettin?''
Omuz silktim. ''Hiç, yani sadece ondan çok kötü ayrıldım ve benim hakkımda kötü şeyler mi söylediğini merak ettim.''
Nasha nefes aldı. ''Gittiğin gün senin Michael'a geri döndüğünü düşündü. Michael'ın evine gitti. Çok soğuktu. Sadece daha düzgün bir açıklama beklediğini ve Michael'a ilişkilerini bozmak istemediğini söyledi. Sen mutluysan o da mutlu gibisinden.''
Ruhuma yeniden yaktın Jeard. Sertçe nefes verdim. ''Şaşırmadım. O Jeard Swing.''
Taksi sesini duyduğumda irkildim. O sırada Meiro koşarak Nasha'yı geçirmek için geldi. Şık giyinmişti. Annem de salondan çıkıp geldi.
Nasha çantasını omzuna attı. ''Görüşürüz patron.''
Gülümseyerek ona sarıldım. ''Dört gün sonra.''
Nasha nefes aldı. ''Görüşürüz Meiro.''
Meiro ona bir adım attı ve elini öptü. Daha sonrasına Nasha'nın yüzünü okşadı. ''Senin ve benim olduğum rüyalarda.''
Nasha gülümseyerek ona baktı. Bana doğru fısıldadı. ''Ne dedi?''
Ona iğrenç bir şekilde baktım. ''İngilizceye çevirmek istemediğim birkaç kelime.''
Meiro bir adım öteye çekilirken Nasha anneme doğru bağırdı. ''Görüşmek üzereye Bayan Tollear.''
Annem sinirle yemek salonuna geçerken konuştu. ''Amerikanlar...''
Nasha evden çıkıp taksiye binerken Meiro ile el salladık. El sallarken Meiro'ya mırıldandım. ''Nasha benim, sulanma.''
''Biz dün seviştik.''
Nasha'nın bir şey anlamaması için iyice sırıtarak konuştum. ''Nasha, haftada 4 erkek ile beraber oluyor. Sen de sadece bir rakamsın.''
Taksi evin önünden çekildiği anda Meiro bana döndü. ''Seni küçük fa-''
''MEIRO! CHIANTI GELİN HAYDİ!''
Ona doğru gülümsedim. ''Ne o, yoksa seviştikten sonra sana aşık olacağını mı düşündün? Ah bence performansın o kadar düşük ki, bu yüzden birlikte kadınlar bir daha seni aramıyor.''
''Umarım İtalya'da da mutsuz ve bekar kalırsın. Buraya ağlayarak geliyorsun ya?''
Ona baktım ve bana doğru eğildi. ''BUNDAN BÜYÜK ZEVK ALIYORUM!''
''Seni sevgi yoksunu pi-''
''CHIANTI VE MEIRO!''
İkimiz de bağırdık. ''GELİYORUZ ANNE!''
Yemek salonuna geldiğimizde annem sanki biraz önce bağırmamış gibi normal davrandı. ''Chianti Tuscany'e gittiğinde orada ne yapacaksın kızım?''
Omuz silktim. ''Bilmiyorum.''
Meiro otururken bana baktı. ''Benim bir fikrim var, mesela şey yapabilirsin.''
Ona baktım. ''Ne?''
''Ayaklarına ağırlığını geçecek birkaç taş bağla, kendini denize at ve öl.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Fanfiction"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için