1 HAFTA SONRA
Boya kutusuna baktım. ''Çok saçma, gel seni benim kuaförüme götüreceğim.''
Michael tişörtünü çıkarttı. ''Hayır, hayır. Yapabilirsin.''
Biramı küvetin kenarına koyup ayağa kalktım. Üzerimde Michael'ın tişörtü ile biraz eğilip onun saçlarını yavaş yavaş boyaya buladım. ''Aaa bu çok eğlenceli.''
Michael biraz daha öne gelip oturduğu yerden bacaklarımı yavaşça sardı. Ardından tişörtümü açıp göbeğime bir öpücük kondurdu. ''Dikkatimi dağıtıyorsun.''
Gülerek göbeğimi ısırdı. Ellerimi saçından çektim. ''Tamam, sana hizmet etmeyeceğim.''
Michael gülerek kaçmamı engellemek için kolları ile bacaklarımı bağladı. Omuzlarına dokunduğumda bağırdı. ''BOYA YAPTIN!''
''Aa pardon!''
Michael kafasını kaldırdı. ''Bilerek yaptın.''
''Hayır.''
Ayağa kalktığında yavaş yavaş yürümeye çalıştım. Sağ ayağı ile salona açılan kapıyı kapattı. Arkama dönüp Michael'ın odasına gidebilir miyim diye baktım ama kapı kapalıydı. ''Acı bana.''
''Hayır.''
Küvetin içindeki başlığı alarak soğuk suyu üzerime attı. Çığlık atarak kapıya koştum ama benim yanıma gelerek belimden tuttu. Tek hamlede beni kucaklayıp küvete götürdü. ''TANRIM BIRAK!''
Beni küvete koyup soğuk su ile yıkamaya başladığı anda çığlığı bastım. Onun pantolonun dan tutup küvete soktum. Elindeki başlığı alıp üzerine çıktım. Aldığı soğuk su ile bağırdı. ''TAMAM KOMİK DEĞİLMİŞ.''
Suyu kapatıp ona baktım. Kalçalarımı sıktığında mırıldandı. ''Küvetin bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum.''
''Ben de boyanın bu kadar ıslak gerçekleştiğini.''
İkimiz de küçük imalar ile kıkırdadık. Tam o sırada Ashton içeri girdi. öpüşmemiz yarıda kesilip ona döndük. ''Evin içine ettiniz!''
&
Her zamanki gibi yenik düştüm. Michael'ın yanında uyandığımda dudaklarımı yaladım ve ona biraz daha yaklaştım. Yastığına dökülen turuncu saçlarını elledim. Dün gece o kadar eğlenmiştik ki gülümsememek elde değildi. Ona sarılma arzusu içinde yanarken bir taraftan gelen ses beni bitiriyordu.
O senin değil. Sana ait değil.
Diğer tarafa döndüğümde yastıktan gelen buram buram parfüm kokusu boğazıma bir yumru bıraktı. Aniden yataktan kalktım. Her geri adım attığımda Michael'ın yerinin aynı olduğunu benim yattığım kısımda ise sürekli başka kadınların geldiğini o an fark ettim. Eşyalarımı hızlı bir şekilde giydim. Mutsuzluk ile kapıyı açtığımda Ashton elinde kahve ile bekliyordu.
''Bunu buraya gelen her kıza yapıyor musun?''
''Hayır.''
Kafamı sallayarak kahvesinden içtim. Montumu giymeye çalışırken Ashton kesik nefesler ile mırıldandı. ''Chianti, iyi misin?''
''Ne?''
''Üç haftadır çok farklı görünüyorsun.''
Onun yüzüne baktım. Kahveyi ona verdim ve montumun fermuarını çektim. ''İyi değilim Ashton. Aslında Chianti bile değilim.''
Ashton nefes aldı. ''Sorun Michael mı?''
Kafamı hayr anlamında salladım. ''Hayır, sorun benim. Kendime söz geçiremem. Eskiye dönemem.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Fanfiction"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için