Michael ile sürekli uzaktan birbirimize bakıyorduk. Nasha yanıma yaklaştı. Şarkı söyler gibi konuştu. ''Etkilenmeeekkten daha fazlaasını yaşadım bu gecee!''
Onun koluna vurdum. ''Kes sesini.''
Nasha kahkaha atarken birden Meiro yanımıza geldi. ''Sana şiir söylerken neden böyle tepkiler veriyorsun?''
Nasha bana baktı. ''Benimle mi konuşuyor?''
Kafamı sallayarak şaraptan içtim. Şarabı içerken Michael'ın dudakları aklıma geldi ve bir anda huzursuz bir şekilde elimdeki kadehi masaya koydu. Piç, iki süslü söz söylesede olurdu.
''Şiir ile kandırılacak kadınlardan olmak için fazla gerçekçiyim.''
Meiro'ya döndüm. ''İşte, 'nasıl yavşak erkeklerden korunur?' semineri veriyorum.''
Meiro gözlerini devirdi. ''Belli. İkiniz de yalnız öleceksiniz.''
Nasha ile birbirimize baktık. Onun saçını okşadım. ''Her zaman senin patronun olacağım.''
Nasha ellerini kaldırarak samimi bir mutluluk pozu verdi. ''Ben de sadık bir köpek olacağım.''
İkimiz de kahkaha attığımız anda Michael ile yeniden göz göze geldim. Michael, benim tandığım insanlarla konuşuyordu. O sırada Florence yanıma geldi ve belimi elledi. ''Kaç yaşında demiştin?''
''Yirmi iki.''
Florence kafasını salladı. Nasha konuşmayı anlamak için bazen kaşlarını çatıyordu fakat o da belli kısma kadar İtalyanca biliyordu. Meiro bu konuşmayı dinlememek için elini cebine attı. Bizim aramızdan ayrılırken derin nefes aldı. ''Roanld o kadınla evlenecek gibi.''
Boğazımı temizledim. ''Umurumda değil.''
Florence şarabında içerken yeninden konuştu. Bu sefer ellerini çok yetkin bir şekilde kullandı. İlk parmaklarını birleştirip öne doğru savurdu. ''Senin gibi bir kadını kaçırdığı için çok aptal. Zekasını kullanamayan, konuşmayı bilmeyen bir kadınla evlenecek.''
''Çok güzel ama.''
Florence gülümsedi.''Ama o her zaman Roanld'ın eşi olarak kalacak. Kaç kişi ismi ve soyadı ile var oluyor?''
''Ben o defteri kapattım. ''
''Biliyorum. Michael ile oldukça yeni biri gibi duruyorsun.''
Gülümsedim. ''Sanırım yeniden genç hissetmek güzel.''
Florence etrafa bakıp sesini kıstı. ''Seni zirveye çıkard-''
Onu dürtüp etrafa baktım. Tanrım ne kadar çağ atlamış olsak da, İtalya katolik ile doluydu. Florence kıkırdayıp bana baktı. ''Hiç kaçmaya çalışma Chianti. Yanakların şimdiden kızardı.''
''Hayır hiç-''
Belimde hissettiğim el ile birden irkildim. Korkuyla yanımda duran Michael'a baktım. Michael boynumdan öptüğü anda Florence gözlerini büyüttü. Michael Florence'in elini öptü. ''Gerçekten mükemmel bir davet.''
Florence gülümsedi. ''Teşekkürler.''
Florence gülümseyerek yanımızdan ayrılırken, Michael bana baktı. ''Senin yüzüne ne oldu?''
Şarabımdan içerken ona döndüm. ''Herkes ateşli gecelerimizin olduğunu düşünüyor.''
Michael gülümsedi. ''Hünerlerim hemen duyulmuş.''
Karnına vurduğumda kıkırdayarak bana döndü. ''Sen ne dedin?''
''Hiçbir şey. Hayatım hakkında ya da senin-''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Me Vogue
Fanfiction"Biz birbirimiz için kesinlikle yaratılmamışız." Şizofrenik bir kahkaha atarak ona baktım. "Ah! Bu konuda anlaşabilmemiz ne kadar güzel!" @lineofsight için her zaman senin için