Pulli Gelin -10-

11K 504 33
                                    

  Mutlu pazarlar ballar🤗
Bir pazar günü daha yeni bölümle sizlerleyim💕
Buranın havası bir başka, aldığın o güzel yorumları okumak çok başka. Yorum yapan da yapmayan da çok özel benim için😍
Gelelim asıl meselemize, artık bölümlerimiz PAZAR günleri gelecek. Çünküsü hayırlısıyla yarın sabah işe başlıyorum. Evet belki bölüm yazmak çok zor olacak ama sizleri asla bırakmayacağım!💕 Yeni bölümümüzü keyifle okuyun canlarımmm gelecek hafta görüşmek üzere, yorumlarınızı eksik etmeyinn he mii😌😌         

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Günler ters çevrilmiş bir kum saatinin hızla akıp giden kum taneleri gibi geçip gitmişti. Vakit İstanbul'a gitme vaktiydi artık. Tüm gece uyumamış olmasına rağmen hiç uykusuzluk hissetmiyordu. Çantalar hazırlanmış, anılarda içerisine konup fermuarı çekilmişti. Saat henüz sabahın sekizini gösteriyordu. Kendisinden başka kimsenin uyanık olmadığına emindi. Göz ucuyla yatağının üzerindeki kızına baktı. Koca yatağın içinde nasıl da küçücük kalmıştı. Adına Umut dediği yavrusunu kucağına aldığı ilk günü anımsadı gözlerine biriken yaşlarla. Kahrolası zaman çok çabuk geçiyordu. Keşke geçerken de hiçbir şey hissettirmeseydi. Ne kayıplarına üzülseydi ne de kaybedeceklerinin tasasına düşseydi. Bilseydi yüreğinin zamanla ıssız bir çöle dönüşeceğini dünyaya gözlerini açar mıydı hiç? Yaşar mıydı geçmişinde kaldığını sandığı ama geçmediğini iliklerine kadar hissettiği şeyleri? Birkaç damla yaş yanaklarına doğru süzüldüğünde anladı ağladığını. Kolay değildi yıllar sonra doğup büyüdüğün yerden bir hiç uğruna gidecek olmak. Ancak mecburdu. Kızının bir geleceğe sahip olması için her şeyi ardında bırakıp kendilerine açılan yeni bir dünyanın kapısından içeri girmeliydi. Asla yalnız değildi! Bunu çok iyi biliyordu. Yine de yüreğinin kimsesizliğini gidermenin imkanı yoktu.

Odanın kapısını yavaşça açıp dışarı attı kendisini. Henüz kimse ortalıkta her bir köşesini aklına bir kez daha kazımak istiyordu. Kapıyı ardından çekerken yüreğinin içinde bir şeyler çatırdadı. Koca evin tüm köşelerini göz açıp kapayıncaya kadar gezdikten sonra kendisini bahçeye attı. Dışarı çıkar çıkmaz havayı içine çekti. Bir daha ne zaman gelecekti bilmiyordu. Gitmek ne kadar zorsa kalmak ondan daha zordu. Çimlerin üzerinde bir hışırtı hissederek arkasını döndü. Kimi görmeyi bekliyordu bilmiyordu ama Ilım'ı beklemediği kesindi. Uykusundan yeni uyanmış haliyle bile oldukça güzeldi. Ilgar, kapı kapı dolaşıp sonunda doğru adrese varmıştı.

"Abla?" dedi Ilım, şaşkınlıkla Rana'ya bakarken. Çok fazla yakınına girmemişte olsa yanaklarındaki ıslaklık gözle görülür şekildeydi. Rana'nın dudakları mühürlenmiş gibi sesi çıkmıyordu. Ilım'ın yüzüne bakarken birkaç damla daha süzüldü gözlerinden. Ilım daha fazla dayanamayıp birkaç adımla aralarındaki mesafeyi kapatarak sıkıca sarıldı Rana'ya. "Yapma böyle Rana abla. Seni o kadar iyi anlıyorum ki! Ama Umut'u düşün, onun yeni bir hayata ihtiyacı var."

Rana, bedenini sıkıca saran kolların içinde ufacık kaldı bir an. Sevgi dolu ses kulaklarına çalındığında yüreğinde hissettiği çıtırtılar yeniden sarılıyor gibiydi. "Biliyorum canım, biliyorum. Ama çocukluğum geçti benim buralarda, Umut için bile olsa öyle zor geliyor ki."

"Sana diyorum, çok iyi anlıyorum seni diye. Memleketimden ayrılırken o taş duvarlar arkamdan ağlayacak sanmıştım. Ama alıştım. İki tane birbirinden mükemmel arkadaşa sahip oldum. Zamanla büyüdük kocaman aileler haline geldik. Sende bize alışacaksın."

Rana gözyaşlarının altından gülümseyerek "Ben sana çoktan alıştım zaten deli kız," diyerek sarılışını biraz daha sıkılaştırdı. Birbirlerinden ayrılıp son kez yeşillerle bezeli dağlara baktıklarında ikisi de artık kendini oldukça iyi hissediyordu. Rana, derin bir nefes çekti içine. Tüm kötü anılarını burada bırakacak ve İstanbul'da her şeye en başından başlayacaktı. Umut'uyla birlikte...

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin