Pulli Gelin -54-

6K 323 23
                                    

Söz verdiğim zamanı biraz geçirdiğimin farkındayım. Ancak gelecek bölümlerde de bahsettiğim gibi "İnsanoğlu plan yaparken kader gülermiş," malesef hayatımız tam olarak böyle. Ben de bazı planlar yapmıştım ama kader sağ olsun...
Neden geç kaldığımı belirtip sizi hemen bölümle başbaşa bırakmak istiyorum. Yenisi de yol da şu an yazıyorum. Bölüm yıl başında gelecek demiştim gelmedi değil gelemedi. Kuzenimin rahatsızlığından dolayı kafamı toparlayıp bir türlü yazmaya düzenlemeye fırsatım olmadı. Babamın yeğeni olduğu için haliyle bu zaman da ona da destek olmam gerekiyordu. Beni anlayacağınıza eminim çünkü çok çok iyi okurlara sahibim. İyi ki varsınız🙏🏼  Keyifle okursunuz umarım ve lütfen bize ve kuzenime dua edin♥️

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
           

Zaman dedikleri gereksiz kavram hep en istenilmedik anlarda hızla akıp giderdi. Hep sonsuz olmasını istediğimiz o dakikalar maalesef belli bir sınırlamadan sonra tükenirdi. Tıpkı evliliklerinin de hızla ilerlediği gibi. Birçok şey değişmişti geçen zamanda. Değişmeyen tek şey ilk günki sıcaklığını korudukları sevgileriydi. Kocasının sıcaklığına sığınmış gecenin karanlığında geçen zamanlarının düşüncesine dalmıştı. Saatin kaç olduğu umurlarında değildi. Tenlerinin tuzu birbirine karıştığı anlar da zaman kavramını pekte umursamıyorlardı. En azından Ilgar'ın pek de umurunda olduğu söylenemezdi. Her gece kendisinden önce uyumayı nasıl başardığını bir türlü çözemiyordu.

Ilgar'ın düzene girmiş soluklarının arasından bir anlığına sıyırıldı. Yorgun olması gerektiği yerde hiç olmadığı halde dinç hissediyordu. Öyle ki düşüncelerini işgal eden şeyler de gözlerine uykunun girmesini engelliyordu. Top patlasa bile uyanmayacak olan kocasının kolundan sessizce çıktı. Arka bahçeye bakan balkonun köşesindeki tekli koltuğun üzerinde duran sabahlığını üzerine geçirirken göz ucuyla tekrar Ilgar'a baktı. Ay ışığının yüzüne vuran yansımasıyla ulaşılamaz görünüyordu. Oysa her bir kirpiğini tek tek ezberlediği adam onundu. Bir kerecik dokunsam mı acaba? diye düşünürken derin bir nefes çekti içine. Elmacık kemiklerinin üzerine birer yelpaze gibi dökülen kirpilerini öptüğü zamanları anımsayarak gülümsedi. Kocası bu hareketine bayıldığını söylüyordu her seferinde. Ancak şimdi sırası değildi. Öncelikle kaçıp giden uykusuna bir çözüm bulmalıydı. 

Sessizce yatak odasından çıkıp merdivenlere yöneldi. Büyük salona geçmeden önce mutfağa geçip ısıtıcıya su koydu. Dolaptaki hazır kahvelerden birini alıp her zamanki kupasına boşalttı. Isıtıcıdan gelen kaynama sesiyle birlikte suyu bardağa boşaltıp yavaşça karıştırmaya başladı. Herkesin uykusunu açan kahve kendi bünyesinde uyku yapıyordu. Uyku öncesi biraz daha beynini açacak olasa da aldırmadı. İçine yerleşen sıkıntıyı çözmeden uyuyabileceğini düşünmüyordu.

Sıcacık bardağını eline alıp salona geçmek için hareketlendi. Önce kahve kokusunu çekti içine ardından dikkatli adımlarla mutfağın kapısına kadar geldi. Öylesine dalgındı ki kendisini izleyen kocasını fark etmedi. Ilgar, karısının kendisini fark etmediğini anladığında "Gece kahvelerini tek mi içiyorsun artık?" diye sordu.

Ilım, genç adamın sesiyle salon kapısında öylece durdu. Arkasını döndüğünde kocası kapı pervazına yaslanmış öylece kendisine bakıyordu. "Sen ne zamandan beri oradasın?" dedi şaşkınlıkla. En son onu uyur bir halde bıraktığına emindi.

"Yanımda sıcaklığını hissedemediğim o andan beri," dedi omuz silkerek. Karısının mutfağa ilerleyişini izlerken "Sen geç salona ben kahvemi alır gelirim," diyerek durdurdu onu. Ilım, tatlı bir gülümseyiş bahşetti kocasına. Kahvesi soğumayacaktı en azından. Yine de "Ben yapardım hayatım," diyerek adım atacak oldu. Ancak bu kez kocasının bir eli yanağına gitti. Yanağı hafifçe okşanırken gözlerini kapattı. "Git dedim, gelirim ben şimdi."

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin