SonSöz

684 48 11
                                    

Beklenen gün gelmiş olsun mu? Bence gelmiş olsun çünkü biraz fazlaca bekledik zaten. 

Kendimi yeniden bilgisayarımın başında bulmayalı uzun zaman olmuştu. Hepinizin bildiği gibi bazı kayıplar yaşadım, bazı acıların üstesinden gelemedim, gelmeye çalışmayı düşünmediğim anlarımda oldu ama buralardan vazgeçmeyi de hiç düşünmedim. Daima beni, kalemimi, hikayelerimi beklediğinizi bildim. 

Bu yüzden sizden bana olan sabrınıza teşekkür ederken, beklerken çaldığım zamanınızdan da özür dilerim. Birazdan bu güzel hikayenin SonSöz bölümünü okuyacak ve Ilgar ile Ilım'a şimdilik veda edeceksiniz. Ancak üzülmeyin Yaman ile Esin'in hikayesinde bol bol kendilerini göreceksiniz. Kaldığımız yerden orada devam edeceğiz. Size söz verdiğim gibi hikayesini görmek istediğiniz tüm karakterlerimi sizlerle kavuşturacağım. 

Sizleri seviyorum, hadi bölüme geçelim. 


***


Geçen yıllar duru güzelliğinden hiçbir şey alıp götürmemişti. Aynanın karşısında kendisini süzerken, aklının odalarında da geçmişten görüntüler birer film karesi gibi geçip gidiyordu. Omuzlarından aşağılara süzülen sarı saçlarına, birkaç yıldız tanesi eklenmişti. Bakışlarını aynadan hiç çekmeden arkasında hâlâ uyumakta olan kocasına baktı. Kahretsin! Hâlâ genç bir kızmışçasına kan akışını hızlandırıyor. Koskoca yatağın içinde ufacık kalan bedenin, ayağa kalktığındaki heybeti dudaklarına bir gülümseyiş olarak yerleşti.

Zaman hızla akıp giderken affetmiyordu. Okul yıllarında ona hiç hissettirmeden süzdüğünde, arkadaşları ile kafede oturdukları vakit kapıdan girdiğinde, kalbinin çene altında atmasına sebep olan adama yıllarını adamıştı. Asla pişman değildi. Gerçi bazen öküzlüğünden pişman olduğunu söyle de yine de onunla geçen zamanın her bir saniyesine değerdi.

Oturduğu küçük sandalyesinden kalkıp bir öncekiler kadar zor geçecek gün için yatak odasından dışarı attı kendisini. Kılçık kocasının inadından hiçbir şey eksilmemişti ve sırf onun inadı yüzünden bu ve benzeri birçok günü kavga gürültü ile geçirmişti. Yine bir tufan gelmekteydi ama bu sefer diğerlerinden farklı olabilmesi için birkaç dua sıraladı. Merdivenlere doğru ilerlerken mutfaktan gelen sesleri işitebiliyordu. Demek ki bir tek kendisi değilmiş sabahın köründe gözlerini açan.

"Abim yine koca evi başımıza yıkacakmış gibi abla boşuna uğraşmasak mı?"

"Asiye, bir sus! Riv riv riv yedun tukettun beni!"

"Ay Rana abla ne dedim ki şimdi? Bilmeyisın sanki kardeşinun huyuni."

"Biliyrım Asiye biliyrım. Bu sefer farklı olsun diye dua ediyrım."

Bu kez farklı bir sonuç olması için kim dua edmiyordu ki! Diye düşünerek mutfağa doğru ilerledi. "Günaydınnn," diye her zamanki neşesi ile seslendi.

"Günaydın canum, günaydın," diyerek yanıtladı Rana. Asiye ise suskunlukla elindeki tabakları masaya yerleştirmeye devam etti. Ilım, masanın ve tezgahım üzerindekilere göz gezdirdi.

"Rana abla neden bu kadar zahmet ettin? Hep beraber hazırlardık. Hem kaçta uyandın sen?"

"Çok olmadı uyanalı, pulli. Şu kahvaltıyı ne kadar sorunsuz halledersek akşama da o kadar sorunsuz hazırlanırız gibi geldi."

"Abla değil sorunsuz kahvaltı, bütün Trabzon'un yöresel yemeklerini toplasak bile abim bizi öldürmeden rahatlamaz."

Rana ve Ilım bir ağızdan "Asiyeeee!" diye bağırdıklarında, zavallı kız göz devirerek "Tamam da tamam sustum," deyip yeniden önündeki işe koyuldu.

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin