Pulli Gelin -32-

8.1K 384 19
                                    

Tünaydınnn ballarım😌
Malum bugün yeni bölüm günümüz. Ama benim kemiklerim sızlıyor😭 Neden diyeceksiniz hemen söylüyorum, abilerimden bir tanesini daha dünya evine sokmaya çalışıyoruz. Dün kızımızın çeyizini aldık. Hayırlısıyla da haftaya Cumartesi gelinimizi alıp geleceğiz.😍 Ne kadar yorgun olsam da bölümü getirdim. Hadi ben daha fazla konuşmayayım da sizi bölümle baş başa bırakayım, keyifle okuyun♥️

  ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~         

Aniden vücuduna nüfus eden güçle ardında bıraktığı hemşirenin itiraz kokan cümlelerini umursamadan soluğu Ilgar'ın yanında aldı. Sevinç gözyaşları küçük hıçkırıklara dönüştü. "U-uyandın!" dedi küçük hıçkırığının arasından. Ilgar'ın elini avucuna alıp dudaklarına bastırırken "Şükürler olsun, Allah'ım sana şükürler olsun," diye söylendi. Yüreğindeki sızı bir anda yerini yeni umutlara bırakmıştı. Yaşadığı duyguları anlamlandırmakta güçlük çekiyordu. Korkuları son bulmuş, Karadeniz'i anımsatan derinliklerine dalıp boğulmayı göze aldığı mavilikler yeniden dünyaya açılmıştı.

"Ağlama," dedi Ilgar, kesik kesik almaya çalıştığı nefeslerinin ardından. Genç kız nemli gözleriyle baktı adamın yüzüne. Hala acı çekiyormuş gibi ekşittiği yüzü kahrolmasına yetiyordu. Ağlama demekle oluyor muydu? Kaç kişiden duymuştu bu kelimeyi ama olmuyordu işte gözlerine ve hasretle kavrulan yüreğine sözünü geçiremiyordu. Ilgar, Ilım'ın usulca akıttığı yaşlara çenesini sıktı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes almak istediğinde ciğerine saplanan acıyla inledi.

"Ağlama," dedi güçlükle. "Ç-çok... Çi-rkin... O-olaysın..."

Genç kız, Ilgar'ın maskeyle kapalı dudaklarından dökülen yarım yamalak kelimelerle kıkırdadı. "Sen sanki çok yakışıklısın ya zaten," derken gülümsüyordu. Onun içten gülümseyişi adamı da gülümsetmişti. Yanlarından gelen hafif öksürük sesiyle ikisi de bakışlarını birbirinden ayırmak zorunda kaldı. Ferman ile Yadigar kardeşlerinin yanında dururken yatağın diğer tarafında Barkın ile Yaman yerlerini almıştı. Hepsinin yüzünde rahatladıklarını hissettiren tebessüm vardı. Ilgar, özellikle kendisine öldürecekmiş gibi bakmayan Yadigar'ın bakışları arasında gidip geldi. Önceleri kendisini bir kaşık su da boğmak isteyen bakışlar şimdi çok farklı bir ışıltıyla parlıyordu.

"Korkuttun bizi," diyerek ilk konuşan Ferman oldu. "Geçmiş olsun, biz çıkalım artık. Sizin konuşacaklarınız vardır." Bakışları Barkın ile Yaman'ı buldu. Onlar ise Ilgar'ın söyleyeceklerine odaklanmışlardı. Yaşadıkları korku dolu saatleri geride bıraktıkları için mutlulardı. Ilım bile Ilgar'ın ne diyeceğini merak ediyordu.

Genç adam güçlükle yutkunup ağzındaki maskeyi hafifçe oynattı. Hala nefes almakta zorlansa da normal geliyordu. "Sağ ol," deyişinin ardından bir kez daha yutkunmak zorunda kaldı. "Ben böyle olsun istemezdim."

Vurulduğu geceye dair hatırlayabildiği tek şey Ilım'ın ağlayarak kendisine geliyor oluşuydu. Gerisi tamamen karanlıklar ardında saklanmıştı. Kendisini kimin vurduğunu sonrasında neler olduğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey koca bir gecenin mahvoluşuydu.

Ferman bir elini Ilgar'ın elinin üzerine koyup yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi. Onun yattığı yerden bile pişmanlık duyduğunu gözbebeklerinden anlayabiliyordu. "Yeniden gözlerini açtıysan hiçbir sorun yok demektir."

Ilgar, kafasını sallamakla yetindi. Kısa bir an bakışları Yadigar'ın gözlerine takıldı. Hiçbir şey söylemeden öylece gözlerinin içine bakıyordu. Belki artık gözleriyle bile kendisini öldürmek istemiyordu ancak o bakışların ardında neler yattığını da merak etmemek elde değildi. Ferman kardeşinin koluna dokunup "Çıkalım artık," dedikten sonra kapıya doğru ilerledi. Ancak Yadigar sanki abisini duymamış gibi olduğu yerde duruyordu. Ferman, olduğu yerde hafifçe dönüp arkasına baktığında kardeşinin kıpırdamadığını gördü. Amacının ne olduğunu çözümlemeye çalışırken, kulaklarının duyduğu sözlere gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin