Pulli Gelin -33-

7.4K 393 26
                                    

Ilgar'ın kendine kadar olan bekar evi bir anda doluvermişti. Deren, Rana, Ilım ve Esin salona bağlı olan mutfakta birbirlerini ezmeden hareket etmeye çalışırken erkeklerde oturdukları yerde rahatsızca kıpırdanıyordu. L şeklindeki koltuğa sıkışmak zorunda kalmışlardı. Bir tek Umut'un yeri rahattı. Eve geldiklerinden beri dayısının kucağından inmemişti.

"Oğlum," dedi Derviş Bey. "Trabzon'a gitsek ya en azından gözümün önünde olursun. Kim bakacak sana burada?"

Ilgar, "Baba ben çocuk muyum?" diye söylenirken, mutfağın salona bakan aralığından Derviş Bey'in sesini duyan kızlar hep bir ağızdan söylenmeye başladı. kimi itiraz ediyor, kimi kendini öne atıp Ilgar'a bakacağını söylüyordu. Kendi aralarında küçük bir tartışmaya tutuştuklarında Ilgar "Yeter da yeter! Hiç birinizi istemiyorum ben kendime bakarım!" diyerek sinirle kükredi. Genç adamın kükreyişi herkesi korkuyla sıçratmıştı. Derviş Bey, Ilgar'ın gür çıkan sesiyle babasının oğlu işte diyerekten övünürken diğerleri gözlerini devirmekle yetinmişti.

Kızlar el çabukluğuyla yaptıkları kahveleri tek tek servis etti. Ilım, babasından önce Derviş Bey'e yöneldiğinde Servet Bey ile Reis birbirlerine kısa bir bakış attı. Reis bu durumdan memnunken Servet Bey oldukça huzursuzdu. Kendi kanından birinin suçu günahı olmayan birinin canına kast etmiş olması yeteri kadar can sıkıcıydı. Hepsi bir yana bu da yetmezmiş gibi yıllardır yüzünü görmediği adam oğlunu kimin bu hale getirdiğini bildiği halde her konuşmalarında yüzündeki tebessümü eksik etmiyordu. Servet Bey'e bunlar fazlaydı. İçten içe suçlanmayı bekliyordu. Burada istenmemeyi veya en ufak bir tartışmaya dahil olmak istiyordu. Ilgar'la ilk kez ona ait olan bir evde karşılaşıyordu. Koskoca Servet Ağa hastanede Ilgar'ın yanına gitmeye çekinmişti. Ama şimdi evlatlarının zoruyla yeğeninin öldürmeye çalıştığı adamın evinde kızının yaptığı kahvesini yudumluyordu.

Derviş Bey, Reis ile arasında düşünceli tavrıyla oturan Servet Bey'e baktı. Aklından neler geçtiğini az çok tahmin edebiliyordu. Yaşının ortalarında olan adamı süzerken geçmişi bir sis bulutunun ardından yüzünü gösterdi. Sert çehresi, daima çatılı kaşları ve kara gözlerindeki parlak ışıltılar hiç değişmemişti. Servet Ağa şimdilerde gençliğinden daha kara bakışlara sahipti. Bıyık altından gülümserken, gülümseyişinin görünmemesi için kahvesini yudumladı. Bu adamla işi vardı doğrusu!

Kahvesini önlerinde duran orta sehpanın üzerine bıraktı. "Ben bu gece dönüyorum," diyerek oğlunun yüzüne baktı. Ilgar, "Biraz daha kalsaydın baba," diyerek kucağında oturan Umut'un uyuduğunu fark etti. Rana Umut'u alırken Yadigar ayaklanıp "Abla biz eve geçelim istersen. Saat geç oldu," dediğinde Derviş Bey anlamsızca Rana'nın yüzüne baktı. Genç kadın baba gibi gördüğü adamın bir açıklama beklermişçesine olan bakışlarına yanıt olarak, "Ilım'ların evinde kalıyorum baba," dedi. Derviş Bey Rana'ya yanıt vermek yerine hafifçe kafasını salladı. En azından kızının güvende olduğunu biliyordu artık. Yeniden Ilgar'a yönelip "Ananı daha fazla idare edeceğimi hiç sanmıyorum. O çıkıp buraya gelmeden ben gitsem iyi olacak. Daha sonra beraber geliriz," dedi.

"Sen nasıl istersen," diyebildi Ilgar. Annesinin buraya gelmesi tam bir felaket olurdu. Herkes yavaşça ayaklanırken Ilım çekingen bir bakışla, babasıyla abilerinin yüzüne baktı. "Ilgar'ın yanında kim kalacak?" diye sorduğunda bakışları yerdeki incecik halının üzerinde geziniyordu. Ferman, Ilım'ın derdini anlamıştı. Servet Bey önden kapıya doğru ilerlerken babasına hissettirmeden Ilım'a doğru yaklaştı. Yanağından öpecekmiş gibi davranıp sadece onun duyabileceği bir sesle konuştu. "Bizimle gel. Babam uyuduktan sonra seni geri getirip sabaha karşı tekrar alırım. Yarın öğlen Mardin'e dönecek seni evde görsün."

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin