Pulli Gelin -20-

7.4K 413 40
                                    

Ballarım, benim bal okurlarım😌
Bu hafta iki bölümle karşınızdayım bu bölümleri kilit noktamız. Bu bölümü de yayınlıyorum çünkü Ilgar'ın tarafında neler olduğunu bilmenizi istiyorum.
Çünkü o taraf da zor durumda😔
Hadi ben sizi ikinci zorlu bölümümle başbaşa bırakıyorum 💕

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Seçil, galeriden çıkmaya hazırlanırken Ilgar'ı görmeyi beklemiyordu. Çantasını koluna asıp "Ilgar Bey, döneceğinizi bilmiyordum," dedi, şaşkınca. Genel de çıktığı zaman bir daha kendilerini görmek mümkün olmazdı. Oysa şimdi neden ger dönmüş olabileceğini de bilmiyordu.

"Halletmem gereken birkaç bir şey var, onları halledip çıkacağım," dedi Ilgar, ofisine doğru ilerlerken.

"Kalmamı ister misiniz?"

"Gerek yok, sen çıkabilirsin."

Genç kız, bir süre Ilgar'ın ardından bakmaya devam etti. Bu adamın ne yapacağı belli olmazdı. Ofisine girip gözden kaybolduğunda, kalktığı sandalyesine geri oturdu. En iyisi biraz daha elinin altında olmaktı. Sonuçta patronu bir deliydi! Belki deli olmayabilirdi ama aradığını bulamayınca ortalığı savaş alanına çevirebilecek biriydi. Çantasının içine attığı telefonunu çıkarıp biraz oyalanmak istedi. Ilgar'ın ofisinden gelebilecek herhangi bir kükreme sesine karşı kulak kabarttı.

Ilgar ofisine adım atar atmaz, büyük masanın etrafını dolanıp koltuğuna yerleşti. Çalışır vaziyette olan bilgisayarına odaklanacağı sırada akşamüzeri Seçil'in kendisine uzattığı zarfa takıldı gözleri. Üzerinde herhangi bir isim ya da başka bir bilgi yazmıyordu. Daha öncesinde böyle bir zarf almadığına emindi. Galerinin neredeyse tüm evrakları normal bir şekilde geçerdi eline. Hiçbiri böylesine büyük bir zarfla gizlenmesi gereken şeyler değildi. Bilgisayardaki hesap dokümanların açılmasını beklerken zarfı eline aldı.

Evire çevire bir süre zarfı inceledi. İçine yerleşen anlamsız sıkının ne olduğunu çözemiyordu. Bilgisayardaki işini bir kenara bırakıp zarfı açmaya yeltendi. Kalemliğin içindeki zarf açma bıçağını eline alıp büyük zarfın tepesinden yavaşça açtı. İçinden ne çıkacağını bilmiyordu. Herhangi bir evraksa bile zarar vermemek için yavaşça hareket ettirdi elini.

Zarfı açıp içine baktığında bir şey anlamadı. Koltuğunu hafifçe geriye doğru ittirip rahatça yaslandı. Bir elini içerisine soktuğunda, içindeki kağıtlara ulaştı. Arkası çevrilmiş olan kağıtlar büyük boy fotoğraf kağıdına benziyordu. Boş zarfı masanın üzerine bırakıp, elindeki kağıtların ön yüzünü çevirdi.

Kalbi göğüs kafesini delmek istercesine çarpıyordu. Yutkunmak istedi. Yapamıyordu. Bir eli yumruk haline gelirken, var gücüyle dişlerini sıktı. "Olamaz..."

Titreyen elleriyle, bir sonraki kağıda geçti. "Hayır!" diye haykırdı. "Yapmış olamazsın, hayır!"

Bir hışımla yerinden kalkıp masanın etrafında dolandı. Yerinde duramıyordu. Kalbini paramparça ediyorlardı sanki. Nefes almakta güçlük çekiyordu. İki eliyle kafasına hızlıca vurmaya başladı. Gözlerini kapatıp dudaklarından dökülen kelimelerden habersiz bir şekilde haykırıyordu. "Olamaz! Ilım olamaz! Bunu bize yapmış olamazsın!"

Kafasına vurduğu her bir darbede beyninin bir parçasını koparıyorlarmış gibi hissediyordu. Hala elinde olan fotoğraflara hızlıca baktı. İnanmak istemiyordu! Kahretsin inanmak istemiyordu! Gözlerinin gördüğü şeye ilk defa inanmak istemiyordu. Ilım'ın çıplak bedeni bir başka adamın kollarında olamazdı!

"Ama oldu! Kahretsin oldu!" diye var gücüyle bir kez daha bağırdı.

Ellerini masasının kenarına yaslayıp öne doğru eğildi. Nefes alamıyordu! Göğsü bir körük gibi inip kalkarken hala sayıklıyordu. Boğazının derinliklerinden gelen güçlü bir haykırışla masanın üzerindekileri bir çırpıda yere fırlattı. Beraberinde etrafa saçılan fotoğrafları gördükçe deli oluyordu. Bu yetmemişti! Siniri bir türlü geçmiyordu. Bir hayvan gibi boğazından sesler çıkarırken, masanın üzerindeki bilgisayarını kaptığı gibi ofisin camına fırlattı. "Hayır!"

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin