Pulli Gelin -1-

19.4K 672 59
                                    

Biz geldikk!😍
Evet canlarım birinci bölümümüzle karşınızdayım. Aslında 500K olana kadar beklemeyi düşünüyordum ama sizleri çok bekletmek istemedim çünkü ilerde gerçekten bekleyeceğiniz zamanlar olacak🙄
Şeyy, ben şehir değiştiriyorum da evi toparlamak falan derken pc başına oturamıyorum😑
Çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum😍
Hadi bakalımmm yorumlamadan geçmeyin😍😘

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Ferman Haznedaroğlu aradığında o telefon ilk çalışında açılmalı. Aksi halde açılmadığında top Yadigar Haznedaroğlu'na geçmektedir. Her ikisinin de aramasına yanıt verilmediğinde, şöyle içinde rahat hareket edebileceği konforlu bir mezar arayışlarına girmeliydi. Büyük abisi olacak insanlıktan nasibini alacakken, "Pardon size insanlık yükleyemiyoruz." cümlesine maruz kalan varlığın ısrarla çaldırdığı telefon sonucunda gözlerini istemeyerek de olsa açmıştı. Hayır, anlamıyordu! Ve anlamak da istemediğini biliyordu. Ne olmuştu yani üniversiteyi İstanbul'da kazanmış onunla da yetinmeyip okulu bittiğinde burada kalmışsa. Dünyanın sonu gelmiş olamazdı değil mi? Bütün insanlığın ömrü buna da bağlı değildi. Koca odanın içinde yüzünü ekşiterek etrafına bakındı.

Küçük, şirin, Esin'in dairesi gibi bir dairede kalmak varken saray yavrusundan hallice bir evde, tek başına kalıyor olmak da can sıkıcıydı. Daha okuluna başlamadan çokbilmiş abileri sayesinde evi hazırlanmıştı. Ağa kızı ve elbette ki ağa bozuntularının kardeşi olmak kahrolası lanet bir şeydi. O narin bedeniyle Mardin'de hüküm süren Haznedaroğlu ailesinin bir ferdiydi. Maazallah korumasız gezerse bir köşede kafasına sıkılabilirdi. Gerçi adamları atlatmadığı bir gün bile yoktu ama olsundu. "Ayy, kenarlarım," diye bağırdı kendi kendine. Abilerinin adamları az gelmiş gibi bir de Baba Numan ve Ilgar hamsisinin tepesine diktiği adamlar vardı. Uykusunu da alamamış olmanın siniriyle saçlarını çekiştirdi.

Telefonu bir kez daha çalmaya başladığında gözlerini tavana dikip "Aradığınız Haznedaroğlu üyesine şuanda ulaşılamıyor. Lütfen, daha sonra tekrar denemek gibi bir aptallık yapmayınız. İngilizce olan kısmını da kim arıyorsa o tamamlasın ayol," diyerek söylendi. Fakat telefon sesinin yanına bir de kapı sesi eklendiğinde "Allah'ım sayarak mı gönderiyorsun doğruyu söyle," deyip ofladı. Ekranına bile bakmaya gereği duymadığı telefonu çalmaya devam ederken, kim olduğunu bile bilmediği kişi kapı ziline tecavüz ediyordu.

Yatak odası üç katlı villanın en alt katındaydı. Merdivenleri yavaşça tırmanırken yumruklanan kapısı umurunda değildi. Nihayet üst kata çıkıp bıkkınlıkla kapıya yönelmeyi başarmıştı. Derin bir nefes çekip kapıyı açtığında korku dolu gözlerle kendisine bakan adamı görmeyi beklemiyordu. Ilgar hızla öne atılıp yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Ilım! Ilım iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?"

"Ilgar bir sakin ol iyiyim bir şeyim yok."

"La o zaman o telefona niye bakmıyorsun?" hızla geri çekilip bağırdı Ilgar. Ilım, yerinde sıçrarken dudaklarından küçük bir inilti dökülmüştü. Bu adamın yersiz bağırmalarına bir türlü alışamıyordu. "Ben abimlerdir diye bakmadım."

"Başlarım senin abilerine! Deliye döndüm kızım burada, nasıl geldiğimi anlamadım!"

"Tamam, öküzcüğüm sakinleş lütfen."

Ilgar, güçlükle sakinleşmeyi başardığında dikkatle Ilım'ı süzdü. Kalçalarının dibinde biten saten şortu ve ince askılı üstüyle sinirle dolup taşan kanını, tarifsiz bir istekle doldurmuştu. Göğüs oluğuna takıldı gözleri. Gözle görülür bir şekilde yutkunduğunda, Ilım'ın gözleri aşağı inip yukarı çıkan âdemelmasına takılmıştı. Ilgar'ın kaşları çatılarak burnunun üzerine düştüğünde, kafasını zorlayarak arkasına çevirdi. Korumaların hepsini arkasında duruyordu. Elbette Ilım'ı hepsi net bir şekilde görüyordu. Sinirle hızla kafasını çevirip Ilım'ın kolundan sertçe tutarak "Lan geç içeri da!" diye bağırdı. "Ayh!" Ilım, korkuyla geriye doğru çekilirken, Ilgar içeriye girip kapıyı kapattı. "Öküz! Azıcık insan olmayı denesene!"

Pulli Gelin | Maviye Tutkun Serisi-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin