SAPLANTI
BÖLÜM 11: Geriye Dönme Koş! Arkanda Ben Varım.
Bu hayatta incinip incinemeyeceğine dair seçim yapma şansın yok ama seni kimin inciteceğini şeçebilirsin.
Aynı Yıldızların Altında
Ağlamak isterdim ama yüreğim bir çölden daha çoraktı.
Pastoral Senfoni
…
Ne hayır hayır.. Can olamaz! Etrafa biraz daha bakındıktan sonra tam gidiyordu ki arkasında olduğumuz bidonlara döndü. Kaan hemen ağzımı kapayıp beni geriye çekti. İyice kendisine yapıştırdığı bedenimin içinde titreyerek anın geçmesini bekliyordum. Ve çatının demir kapısının kapanma sesi geldi.
Kapı kapanınca Kaan göz ucuyla baktı ve bana dönüp “Gitmiş.”dedi.
Ayağa fırlayıp başımı ellerimin arasına aldım. Bir yerlerde bir yanlış anlaşılma olmalı. Hızla Kaan’a döndüm.
“Ceylin sadece sana mı söyledi? Yanınızda kimse var mıydı?”
“Hayır. Herkes dersteydi. Bütün koridor boştu. Beni kenara çekip mektubu verdi ve nerede olduğunu söyledi. Sadece ikimiz vardık.”
Bu son duyduğum sözlerle kalbime bir sancı girdi sanki. Yanaklarımı ıslatan gözyaşlarına umursamadan Kaan’ın yakasına yapıştım.
“Doğruyu söyle! Başka kimse olmadığına emin misin? Lütfen…”
“Eminim.. Başak..”
Hıçkırıklarıma karışan Lütfen sözcükleriyle arkamı döndüm. Başımı ellerimin arasına alıp bastırdım. Hayır hayır duymak istemiyorum. Saçlarımı çekmeye başladım. Kaan ellerimi durdurmaya çalışıyordu. Ona bağırdım ve gidip o arkasında saklandığımız bidonlara tekme attım. Ağlamam daha bir kuvvetli hal almışken Kaan’a tekrar döndüm.
“Do-do-doğru-yu söyle! Sadece de ki biri da-daha olabilirdi-di..”
Kekelememin nedeni hıçkırıklarımdı ve gözlerim yanıyordu ağlamaktan. Sadece bir olabilirdi demesi için dünyaları verirdim. Kaan başını yere eğdi hüzünle. Göğsünü yumruklamaya başladım. Bağırıyordum. Hala sargılı olan elimle vurduğumu yeni fark ediyordum. Acıyla yere attım kendimi.
“KONUŞSANA! KONUŞ! KONUŞ!”
Kaan da ağlamaya başlamıştı. Neden? Neden ağlıyorsun? Benim bu acınası halime mi? Hala konuşmamıştı ve yere bakıyordu. Ayağa fırladım. Sinirle onu duvara ittim. Kaan’ın duvara çarpan bedeniyle biraz suçluluk hissetsem de bunu kavrayacak kadar sağlıklı düşünemiyordum. Ellerimle omuzlarını kavrayıp dibine girdim.
“Lütfen.. De ki yalan söyledim. YALAN! Senin Can’ın bunları yapmaz. Can sana yıllarca baktı. Yetimhanede o gün, müdürün odasından şeker çaldığın gün, senin yerine o dayak yedi. İlk astım krizinde Can seni sırtında hastaneye taşıdı. 9 yaşındaydı 9! Kız arkadaşı benimle dalga geçtiğinde onu ne kadar çok sevse de bana böyle yaptığı için terk etmişti. Can amcam olacak herifin yanında kalmamızı sadece benim geleceğim için kabul etti. Yangında alevlerin arasında kendi canın yok sayıp beni kucağında o evden çıkardı. Üzerimize yanan tahta parçaları düşecekken seni kollarıyla koruyup kendisini unuttu. O lanet olasıca rüyalarını gördüğünde hep o yanındaydı. DESENE Desene desene..”
Fısıltıya dönüşen sesimle Kaan’ın göğsüne yasladım başımı. Kollarıyla beni sarıp kendine çekti. Ağlamam yavaş yavaş geçiyordu. Kaan da yere çökmüştü benimle. Beni kucağına alıp kendine yasladı. Gözlerim yorgunlukla kapanırken tek düşündüğüm Can’dı.
***
Başak’ın son anlattıklarıyla kendime bir küfür ettim. Can denen herifin onun için bu kadar önemli olduğunu bilsem tereddütsüz yalan söylerdim. Betonun soğukluğunu yeni fark etmişçesine yerimden kalktım Başak’la.
Başak’ı kucağımda taşıyarak arabama bindirdim ve evime geldik. Kapıyı açmak için eğilince Başak’ın başı boynuma iyice sokuldu. Onu tutmak için efor sarf ederken boynumda nefesini hissetmek işimi daha çok zorlaştırıyordu. Kapıyı hızla açıp odama taşıdım Başak’ı. İçim bir tuhaf olmuştu. Boynuma dökülen yumuşacık saçları sanki gıdıklıyordu beni.
Yavaşça onu yatağıma bırakıp yanına oturdum. Üzerini sıkıca örtüp onu seyretmeye başladım. Kendime hakim olamıyordum. Onu yalnız bırakıp kendi yalnızlığıma çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI (TAMAMLANDI)
Bilim KurguTAMAMLANDI ☆ Geçmişin hayaletleri peşinizi asla bırakmaz. Sizi en zayıf anınızda yakalarlar. Hayallerinizle gardınızı alır ve onlara savaş açarsınız. Bu oyunu sadece iyiler kazanabilir. Hepimiz rüyalar görürüz. Gerçekleşmesi inanılmaz rüyaların büy...