H2 |Yanlış Yer|

1.1K 281 159
                                    

# Adele - Rolling in the Deep

Özet...

Sigaram bittiğinde, bozuk üstü sprey boyalarla kaplı trenin üstüne çıktım ve avazım çıktığı kadar bağırdım "Ben iceberg beni duyuyor musun? Bu boktan düzenden nefret ediyorum her şeyi baştan yazacağım ve her şeyi her hücremde hissedeceğim sense şaşırıp beni izleyeceksin duydun mu be.." ayağımın kaymasıyla yarıda kesilen cümlem ve beni saran kollar, o kolların sahibi yeşil gözlü bir çocuk.

H2

Beni saran kollara tutunarak doğruldum ve ondan ayrıldım. Yeşil gözlü çocuk "İsyan etmek için fazla zayıfsın, ayakta bile duramazken onu yeniden yazmaktan söz ediyorsun, dikkat et sana kızıp seni yok etmesin." dedi. Bilmiyorum ama bu yabancı çocuk belki de haklıydı. Benim gibi hissiz bir kız nasıl olurda Tanrıya karşı gelirdi. Aslında kaybedecek bir şeyim yok. Bir yerden başlamak lazım. Belki Tanrıyı kızdırırsam bana acıyı tattırır. Hissedeceklerim acı olsa da artık hissetmek istiyorum bir şeyleri.

Adını bilmediğim yeşil gözlü çocuk uzun boyluydu, sanırım 1.86 falan, bende kısa sayılmazdım 1.70' ti boyum. Benim beyaz tenimin aksine esmere yakın kumraldı. Gözleri gözlerimle çakıştı. Bir adım attım ona ama aramızda biraz mesafe vardı ve konuştum "Biliyor musun yok etmesi umurumda değil, belki onu kızdırırsam bana acı çektirir öldürmek çok kolay bir çözüm onun için, hatta bana yardım edebilirsin." dedim gözlerimi kısarak. Bir adım da o yaklaştı bana. Aramızda artık milimler varken konuştu "Nasıl?" Dedi cüretkâr bir sesle. Sustum cevap vermedim. Sonra ellerimi hızla ensesine götürüp engellenmesine fırsat vermeden dudaklarını dudaklarımla buluşturdum. Onu öperken beni itmedi. Aksine karşılık vermeye başladı. Elleri belime kayarken saçlarını okşadım. Elleri baldırlarıma doğru gitti ve beni bacaklarımdan beline sardı sprey boyalarla süslenmiş trene yasladı. Öpmeye devam ediyordu. Nefesim kesilince onu geri itip, çekildim.

Kendimi bir garipsedim daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım. Annem bilse ağzıma okurdu. Nefesimi kontrole almaya çalıştım. Yeşil gözlü çocuğa baktığımda gayet rahattı. Nefesim düzene girince "Ben be...be..., ben, kusura bakma yani biraz ani oldu ımm affedersin işte." diye bir şeyler saçmadım. Arkamı dönüp gidecekken. Yeşil gözlü çocuğun sesi beni durdurdu "Şunu unutma artık bende senin günahına ortak oldum." dedi ve devam etti "Bunun bir karşılığı olacak, iceberg." dedi.

Arkama bakmadan koştum ve tren istasyonundan uzaklaştım. Sahile ulaşmıştım. Denize bakan banka oturdum. Deniz kokusu ve leyleklerin sesi kulağa çok hoş gelmişti. Gözlerimi kapadığım da yeşil gözler belirdi, gözlerimi anında geri açtım. Ne oldu bana böyle, o yaptığım saçmalık da neydi ve bana söylemiş olduğu şeyler. Kafam çok karıştı neyi nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum. Tanrı bana kızıp acıyı tattırır mı ki, tattırdı diyelim peki sonra ne olacaktı? Cebimdeki paketten bir sigara daha aldım ve dudaklarıma yerleştirdim.

Sigaram bittiğinde yere atıp ayağımla ezdim. Eve doğru yol aldım. Evin kapısına vardığımda anahtarı çıkarmaya üşenip zile bastım. Bekledim bekledim ama açan olmadı. Sanırım annem işten dönmemişti. Çantamdan anahtarı çıkarıp kapı deliğine soktum çevirdim iki kez ve açıldı içeri girip kapıyı örttüm. Ev sessizdi her zaman olduğu gibi. Oturma odasını geride bırakıp odama döndüm.

Okuldan erken çıkmıştım ve daha öğlen yeni olmuştu. Evde bir süre internette takılıp kitap falan okumuştum. Zaman geçmek bilmiyordu bazen yatağa uzanıp boş boş tavanı izliyor o yeşil gözlü çocuğu düşünüyordum. Sonra bunun saçma olduğunu düşünüp günah işlemenin işe yaramayacağına kanaat getiriyordum. Tanrı beni böyle yarattıysa bu değişmeyecekti. Ben hissiz bir kız olarak ölüp gidecektim.

Kapı zili düşüncelerimi bölerken bu saatte kim olabileceğini düşündüm. Kapıya ulaştığımda açmadan kim olduğuna baktım. Ama karartı vardı deliği kapamışlardı. Kapıya yaslanıp "Kim o, kimsiniz?" dedim. Ses gelmedi. Tekrar sordum "Kimsiniz diyorum?" dedim bağırarak. Kapının ardından ses geldi "Şey ben Ece." dedi. O an bir rahatlama hissiyle kapıyı açtım. Ece gülümseyen bakışlar yollarken içeri davet ettim. Oturma odasına yönlendirdim. Ona sorar gözlerle baktığımda "Bak, ben kötü bir niyetim yoktu öyle gerilim olsun diye şey yaptım neyse asıl konu edebiyatçı bir araştırma verdi 4 kişilik gruplar halinde yapılan, o 4 kişiden biri de sensin, adres konusunda da okul idaresinden yardım aldım." dedi.

Başımıza bir araştırma eksikti anasını satayım. Eğer biri ben biri Ece ise diğer iki kişi kimdi bu araştırma ne hakkındaydı. Bok mu var dönem başı iş çıkartıyorlar bilmem. Ece'ye döndüm "Demek bir araştırma ödevi. 4 kişilik gruplar halinde yapılıyor peki biri ben biri sensen diğer iki kişi kim ve bu araştırma konusu ne? Evime gelme gereğini neden buldun yarın okulda söyleye bilirdin." dedim. Ece "Bak diğer iki isim Kamer Tunç ve Sedat Kılıç onlar bugün okulda yoklardı genelde de olmazlar yani araştırma sen ve bana kaldı bende yetiştire bilmek için senin evine gelmek durumundaydım. Araştırma konusu ise iki yazar araştırılacak ve en az 4 tane de kendi kaleminden şiir yazılacak." dedi.

Off ben nasıl şiir yazacaktım ki ben kim şiir yazmak kim. Hissiz ve duygusuz bir kız neyden ilham alacaktı da güzel sözler düşecekti kalemine. Hem ben enayi miyim diğer iki kişi bir bok yapmayıp beleşe puan kazanacaktı. Ece' ye baktım elleri dizlerinin üstünde öylece durmuş bir şeyler dememi bekliyordu. Ayağa kalktım sorarcasına baktı "Ben içecek getireyim konuşuruz." dedim. Mutfakta iki bardağa meyve suyu, derin tabaklara cips bisküvi falan koyup oturmaya yöneldim. Ece bıraktığım gibi oturuyordu. Getirdiklerimi masanın üstüne bıraktım.

Ece meyve suyundan bir yudum alırken konuştum "Bu ödev sadece ikimizin değil yarın okulda diğer iki kişiyi bulup onlarla da konuşuruz eğer bulamazsak edebiyatçı ile ben görüşürüm." Dedim. Kafasıyla onayladı. Ece gözleri üzerimde bana bir şey sormak istiyor da çekiniyor gibi hali vardı. Dudakları aralanınca anladım konuşacağını "Mira sen gerçekten hiçbir şey hissetmiyor musun? Bak ben seni kaçırırlarken gördüm ne yapacağımı bilemedim ve hemen polisi aradım. Sen iyi misin yani orada ne yaşandı?" Dedi.

Sustum bir şey diyemedim önce. Ece ise merakla gözlerimin içine bakıyordu. Ama şunu bilmiyordu ki, ben artık bu soruları cevaplamaktan bıkmıştım. İnsan her şeye alışıyor dedikleri doğruymuş bu sorulara alışmıştım ama cevaplamaktan yorulmuştum. Ece ise ısrarla bana bakıyordu. Bunu bilmeye hakkı var onun sayesinde o serserilerden kurtulmuştum.

Ece'ye döndüm "Ece bak ben, bu olanlar biraz saçma ve karışık. O gece kötü şeyler yaşandı ve bitti bir daha hatırlamak istemiyorum. Hastalığım ise öyle göründüğü gibi değil. Benim sinirlerim zayıf yani acıyı, sıcağı, soğuğu öyle şeyleri hissetmem. Birde ağlayamama durumum var ne olursa olsun bir kere bile ağlayamıyorum. Böyle işte benim hayatım acayip neyse artık dinlenmeye ihtiyacım var beni yalnız bırakır mısın? Ödev işini yarın konuşuruz." dedim sakince. Ece ise kafasıyla onaylandı. Ayağa kalktık aynı anda ve ona kapıya kadar eşlik ettim. Sonra yatağıma gidip gözlerimi yumdum.

Gözlerimi açtığımda siyah ve beyazın yoğun olduğu bir oradaydım. Ama bir dakika benim odam değildi burası hatta bizim eve ait bir oda bile değildi ben yanlış yerdeydim. Ben, ben neredeydim böyle dışarıdan gelen inleme ve bağırış sesleri. Benim ellerim yatağa mı bağlı ayaklarım zincirli mi yoksa ben mi yanlış görüyorum. Kalkmaya çalıştım ama kalkamadım. Doğru görmüştüm ben bir yatağa bağlıyım. Bağırdım çağırdım kurtulmak için çırpındım ama nafile. Sinirle gözlerimi yumdum, aniden kapı açıldı ve gördüğüm kişi yabancı değildi.

Bir dahaki bölüm beklentileriniz?

Bölüm bittikten sonra yüz ifadeniz?

En başında demiştim bu kitap benim umudum ve evet aynen öyle oldu şimdi yazarken mutluyum umutluyum bu sizler sayesinde. Desteklerinizi bekliyorum. Birdahaki bölümde görüşmek üzere.

Sizi seven anddesperate 🤍

HİSSİZ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin