H3 |O İğrenç Ses|

878 251 84
                                    

# Alan Walker - Faded

Özet...

Gözlerimi açtığımda siyah ve beyazın yoğun olduğu bir oradaydım. Ama bir dakika benim odam değildi burası hatta bizim eve ait bir oda bile değildi ben, ben neredeydim böyle dışarıdan gelen inleme ve bağırış sesleri. Benim ellerim yatağa mı bağlı ayaklarım zincirli mi yoksa ben mi yanlış görüyorum. Kalkmaya çalıştım ama kalkamadım. Doğru görmüştüm ben bir yatağa bağlıyım. Bağırdım çağırdım kurtulmak için çırpındım ama nafile. Sinirle gözlerimi yumdum, aniden kapı açıldı ve gördüğüm kişi yabancı değildi.

H3

Bana o gece ki gibi piç sırıtışını attı "Seni sürtük o hücreden çıkamayacağımı mı sandın? Biliyor musun bazı insanlara çok çabuk güvenip içini açıyorsun evine girdiğimde mışıl mışıl uyuyordun aslında seni oracıkta becermeliydim ama surat ifadeni çok merak ettiğimden bu fikri erteledim tatlım, şimdi uslu bir kız ol ve beni bekle." deyip odadan çıktı.

Şimdi ne yapacaktım. O korkunç herifin tekiydi. Peki ya annem beni merak etmiş midir, etmiştir tabi. Ben nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Yani ruhsal olarak korkuyorum ama o acıyı o şerefsizi içimde hisseder miyim bilmiyorum.

Anne, annem keşke şu an burada olsan bana sarılsan saçlarımı öpüp her şey geçecek desen. Buna o kadar çok ihtiyacım var ki. Anne keşke, her şeyi öğrettiğin kızına ağlamayı da öğrete bilseydin. Korkuyorum anne hiçbir şeyden korkmayan kızın, korkuyor canım yanmayacak belki ama kalbimi eritecek anne o şerefsiz. Ben bununla nasıl başa çıkarım bilmiyorum anne. Belki Tanrı bana kızmıştır da bu şekilde cezalandırıyordur.

Siyah kapı tekrar açıldı. Yine o şerefsiz geldi. pis pis sırıtıp "Çok bekletmedim ya? Umarım sıkılmamışsındır zaten bunu birazdan telafi ederim çok eğleneceğiz tatlım." dedi. Yatağa doğru yaklaştı. Üstüme doğru eğildi. Çırpındım çırpındım ama nafile. Ellerim ve ayaklarım yatak başlığında bağlı tamamen köşeye sıkışmıştım. Dudakları boynundan aşağı doğru kaymaya başlamıştı bu iğrençti ama tek bir göz yaşı akmadı gözlerimden. Bağırdım "Bırak beni, dokunma lanet olsun ki bana dokunma bak ben hiçbir bok hissedemeyen aciz bir kızın tekiyim, BIRAK" ama anlamıyordu piç herif.

Aniden gömleğimin önünü açıp "Az sonra göreceğiz hissedip hissetmediğini sakin ol seni vahşi sürtük." dedi. Bense çığlıklar atıp engel olmaya çalışıyordum. Üstümden kalkınca vazgeçtiğini düşündüm ama tam aksine ellerini kemerine götürdü ve pantolonunu çıkarıp bir köşeye fırlattı. Üstüme doğru yaklaştı "İşte şimdi çok eğleneceğiz." deyip pantolon düğmelerimi açtı tam aşağıya indirecekken aklıma gelen ilk planı uyguladım. "Bak bu böyle olmaz madem başka şansım yok beni çöz sana dokunmak istiyorum." dedim doğruca. Önce şüpheyle baktı sonra sanırım bana inandı ve çözmeye başladı.

Beni çözdükten sonra biraz daha yanaşıp dudağımı öpecekken telefonu çaldı ve benden ayrıldı. Telefona baktığında kaşları çatıldı sanırım önemliydi. Ona "Sen konuş ama çok bekletme benim ilkim olacaksın." dedim elimden geldiğince samimi olmaya çalışarak. Bana baktı ve sırıttı. Olumlu anlamda kafasını sallayıp. Tuvalete gitti.

Vakit kaybetmeden pantolonumun düğmelerini düzeltip. Yatağın yanındaki komedinin üstündeki vazoyu aldım ve kapının arkasına sakladım. Konuşmayı bitirmiş olacaktı ki kapı sesi duydum. Kapıyı açmasıyla da vazoyu kafasına geçirmem bir oldu. Kafasını tutup yere yığıldığında "Allah senin belanı versin piç herif." deyip yüzüne tükürdüm. Koşarak kapıya yöneldim. Çıkışı bulmaya çalıştım ve Tanrı benim yanımda olmalıydı ki sağda ki ilk kapı çıkıştı. Koştum ve çıkışa ulaştım.

Kendimi dışarı attığımda fazla karanlık bir yerdi küçük bir ışığın aydınlattığı bir sokak vardı karşımda birde birkaç villa tarzı ev ormanlık bir yere benziyordu merkezden uzakta olmalıydım. Siteden oluşan villalarda güvenlik olabileceğini düşünüp oraya doğru yürüdüm. Villa kapısını gördüğümde arkamdan bir ses "Bunu ödeyeceksin seni sürtük." diye bağırıyordu. Bu o şerefsizden başkası değildi. Koşarak villanın içine girdim ve herhangi bir kapıyı yumrukladım "Açın lütfen, açın peşimde adam var açın, lanet olsun geliyor açın şu kapıyı." diye bağırıp duruyordum tam başka kapıya yönelecekken kapı açıldı kim ve nasıl biri bakmadan içeri daldım. Kapıyı hızla kapatıp. Bağırdım "Lanet olsun beni bulacak, ben evime gitmek istiyorum annem peki ya o nasıldır şimdi? Yeter bana bela vermeye bayılıyor musun Tanrım. Beni rahat bırak artık." diye.

Yüzüm kapıya dönük. Kafamı kapıya vuruyordum. Aniden omzumdan tutulmamla korktum. Sonra gördüğüm kişiyle dondum kaldım adeta, bu yeşil gözlü çocuktu. "Kendine gel bu halin ne? Peşinde kim var?" diye bağırıp omuzlarımdan sarstı beni. Emin olmak istercesine gözlerimi kırpıştırdım ve gerçekti karşımdaydı beni korurdu değil mi?

Beni kolumdan tutup koltuğa sürükledi. Çift kişilik koltuğa oturduğumda yanıma oturdu. Üstüme baktığımda gömleğin yırtılmış sutyenim belli oluyordu. Göğsümün üstünde morluklar vardı. onunda bana baktığını gördüğümde anında ellerimi siper ettim ve başımı öne eğdim. Yeşil gözlü ise "Buda o günah saçmalıklarından mı yoksa?" dedi. Suratına bakmadım. Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde kafamı ona doğru çevirdim ve gördüğüm şeyle kaskatı kesildim. Yeşil gözlü siyah kazağını çıkarmış bana al dercesine bakıyordu.

Kaşları çatıldı "Al şu lanet kazağı, tabi yanımda yarı çıplak durmak istiyorsan ayrı." deyip kazağı geri giyecekken durdurdum "Tamam giyineceğim ama sende git kendinde bir şey giyin" dedim. Tebessüm etti ve kazağı bana uzattı. Ona sırtımı dönüp yırtık gömleği çıkarıp hızla kazağı giydim. Ona döndüğümde ise ifadesi donuktu. "Git ve üstüne bir şeyler giyin." dedim daha fazla dayanamayıp. Onu öyle görmek istemiyordum hatta şu an hiçbir erkeği. "Yoksa benden etkileniyor musun ha, karın kaslarıma dokunmana izin verebilirim tatlım." dedi pişkince. Ah tatlım mı? Nefret ediyorum o kelimeden, o şerefsiz bana söylemiş olduğundan beri. "Bana bir daha tatlım deme! sana dokunmak mı? Asla, değil sana hiçbir erkeğe dokunmak istemiyorum. Hepinizden nefret ediyorum tamam mı?" deyip bağırdım.

Ayağa kalktım bu evden gidecektim. Artık evime dönecektim ki kolumdan tuttu "Bu saatte peşinde biri varken nereye gitmeyi düşünüyorsun iceberg kendine gel! ve bir daha asla bana ses tonunu yükseltme. Şimdi şu lanet koltuğa oturup bana her şeyi anlatacaksın!" Dedi bağırarak. Çok kızgın görünüyordu sanki orman gibi gözleri alev almıştı. Kafamla onayladım ve kalktığım koltuğa geri oturup baştan sona utana sıkıla her şeyi anlattım.

Bir şey demedi hastalığımla dalga bile geçmedi. Tek yaptığı donuk gözlerle karşıya bakmaktı. Kapı yumruklama sesiyle irkildim. Korkuyla ayağa kalktım yeşil gözlü beni arkasına alıp korkmamam gerektiğini ve sessizce beklemem gerektiğini söyleyip gitti. Eğer gelen o şerefsizse onunla başa çıkabilecek mi? Ya ona da zarar verirse o şerefsiz. Oradan oraya adımlayıp durdum ama ses seda yoktu. Koltuğa oturdum. ellerimi başıma bastırdım. Başım ağrıyordu yorulmuştum bıkmıştım artık. Kafamı koltuğa yasladım. Bekledim bekledim...

Korkuyla açtım gözlerimi. Uyuya kalmıştım. etrafa baktım kimse yoktu ve bu beni daha çok korkutuyordu. Lanet olsun nasıl uyurdum. Alt katı turladım. Kimse yoktu. Yukarı doğru uzanan merdivenleri fark ettim. Sessizce tek tek çıktım merdivenlerden. Koridor çıktı karşıma. Aydınlıktı en azından. Koridorun sonuna geldiğimde açık olan kapıya yöneldim. İçeri girdim kimse yoktu. Etrafı incelerken arkamda kapı kapanma sesi duydum ve o iğrenç ses "Merhaba, tatlım." dedi.

Bir dahaki bölüm beklentileriniz?

Bölüm bittikten sonra yüz ifadeniz?

Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum atmadan, vote vermeden geçmeyin. Desteklerinizi esirgememeniz dileğiyle...

Sizi seven anddesperate 🤍

HİSSİZ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin