Sevcan abla kapıyı geriye kadar açıp girmemizi bekledi. Ben hâlâ şoku üstümden atamadan Mert benden önce davranıp eve girdi. Annesinin yanaklarını öptükten sonra holün en sonundaki odaya girip kapıyı kapattı
"Duru kızım ne bekliyorsun girsene içeri." Sevcan abla tüm sevecenliğiyle bana gülümsedi. Ayakkabılarımı çıkartıp kenara koydum. İçeri girdiğimde gözlerim holün sonundaki kapısı kapıyı süzdü.İçeriden çok güzel patates kızartması kokusu geliyordu. Kokuyu takip ederek mutfağa girdim. Karşımda ki sofrayı görmemle gözlerim kocaman açıldı. Sanırım cennetteyim. Sofrada yok yok.
"Sevcan abla ne yaptın sen böyle yaa. Içimi mi okudun? Midemle mi konuştun bu ne güzel sofra böyle." Hemen sofrada annemin yanına oturup patates kızartmasını gömmeye başladım. Sevcan abla başını hafif öne eymiş gülümsedi. Annem gözlerini bana dikmiş 'ben seni böyle mi eğittim yavaş ye aç köpek' bakışı attı. Annemin bana yolladığı mesajı alır almaz yavaş yemeye özen gösterdim. O sırada mutfak kapısındaki siyah silüeti yeni farketmiştim.Üzerini değiştirmiş tüm ihtişamlığıyla karşımda dikiliyordu.
Ve evet beni izliyordu.
"Duru kızım benim oğlumla tanıştı mı? Aynı okuldaymışsınız" oğluna dönüp devam etti." Duru'ya sahip çıkarsın oğlum. Sizin okulda birazcık serseri tipler var." Son cümlesini sesini kısarak söylemişti.
Kimsenin duymayacağı bir ses tonuyla: "sanki kendi oğlu çok normalde. Okulda kendisinden belalı bir tip yoktur heralde."Annemle ablam sadece konuşmaları dinliyorlardı. Mert gözlerini kısarak bana baktı " bende kendini okulda ki SERSERILERE karşı koruyabilir anne. Ben onda o potansiyeli gördum" sofraya yaklaşıp bir patates kızartmasını ağzına attı çok kısa bir an bana baktıktan sonra kapıdan çıktı, Dış kapının kapanma sesi duyuldu.
Annemle sevcan abla sohbet ettiler, ben onları Mert'i düşünmekten duyamıyordum. Ne kadar değişik çocuk bu Mert. Ondan nefret etmekle ona hayran kalmak arasında kalıyorum.
yemeklerimi yedikten sonra annem
"Biz artık kalkalım Sevcancığım. Başka bi zaman tekrar geliriz. Ellerine sağlık her şey çok güzel olmuştu."dedi. "Aynen sevcan abla efsane yapmışsın." Dedim.
Yine o başını hafif eğerek gülümsedi. "Yine beklerim kızım. herzaman gelebilirsiniz."Kapıdan çıkıp sevcan ablaya el salladıktan sonra kendi evimize girdik. Ayakkabılarımı fırlatarak çıkartıp kendimi yatağıma attım. Telefonumu elime alıp biraz göz gezdirdim. Yatakta doğrulduktan sonra perdeyi hafif aralayıp dışarıyı seyrettim. Yalnız o sırada birisini görmemle gözlerim kocaman açıldı. Mert, yürümekte zorlanan teyzenin elindeki poşetleri almış, ona yardım ediyordu. Elindeki torabaları teyzenin evi olduğunu düşündüğüm kapının önüne koydu. Daha sonra teyzeye doğdu dönüp eyildi ve yanaklarını sıkıp elini öptü. Yaşlı teyze kapısından içeri girerken Mert'e el salladı.
Aslında kötü bir zaman da tanıştığımızı düşünüyorüm ve aslında Mert'in kötü biri olmadığını sadece etrafa oyle bir imaj vermeye çalıştığını düşünüyorum. Aslında onun kocaman kalbi var.
Gözlerim hala onu izlerken birden kafasını kaldırdı ve benim pencereme baktı. Gözlerimiz buluşur buluşmaz kafamı içeri sokup perdeyi kapattım. Kalbim inanılmaz hızlı atıyordu. Tekrar geri pencereye döndüğümde yolun ortasında durmuş elinde iki kağıt tuttuğunu ve kafasını karıştırdığını gördüm. Sinirden kendi alnına bi kere yapıştırmıştı. Bu beni güldürürken hızla binaya girdi. Perdemi kapatıp yatağıma tekrar uzandım. Günlüğümü alıp Mert'i anlatıcaktım ki ablam odama daldı
"Abla mahremiyetime saygı duyduğun ve kapı tıklayıp içeri girdiğin için teşekkür ederim"
Ablam oflayıp" sus şimdi birak kibarlığı şu Sevcan ablanın oglu kapıda sana birşeyler sorması gerekiyormuş."
Yerimden kalktım. Yavaş adımlarla aynanın karşısına geçip saçlarımı düzelttim. Dünden razıymışım sanmaması için çok yavaş hareket ediyordum. Odamdan çıkıp dış kapıda beni bekleyen Mert'e doğru yaklaştım.
"Biraz daha bekletseydin gidicektim." Dedi. Ona hâlâ sinirliyim.
Gözlerimi devirip "Neden geldin?" Diye sordum. Çok mu kabayım? Hakediyor.Elini ensesine koydu. Konuşmak için hazırlanır gibi bir hâli vardı.
"Annem sanırım seninle iyi geçinmemi istiyor ve bana bunları getirmiş" elindeki kağıtlara baktım ve bunların bilet olduğunu gördüm. Annem mutfaktan çıkıp yanıma geldiğinde "Sevcan'la ikimiz sizin iyi geçineceğinizi düşünüyoruz. Ikiniz için ne yapsak diye düşündük ve sinemanın size çok iyi geliceğine karar verdik. Kuzumun yeni arkadaşlar edinmesin ve bu arkadaşlarının temiz insanlar olmasını istiyorum. Bence Mert sen Duru'ya çok iyi bir arkadaş olucasın. Iyi eğlenceler çocuklar" diyip Mert'e göz kırptı. Annem bazen çok garip olabiliyor. Hayır yani gerçekten çok garip olabiliyor.Mert "yarın gidiyomuşuz sanırım güzel film dediler çocuklar." Suratı asıktı. Yuzünde tek bir mimik yoktu ve bu onu anlamamı zorluyor.
"Bana o öğretmen olmasaydı yapıcaklarını hayal dahi edemezken şimdi seninle beraber sinemayamı gidiceğiz? Cidden şaka gibi" kollarımı bağlayarak kapıya yaslandım.
"Ben o parkta olmasaydım ayvayı yiyordun Duru. Bende çok meraklı değilim sana ama annemi kıramıyorum." Yüzünde düşünceli hal vardı. Bu çocuk ciddi anlamda annesini çok seviyor. Ellerimi salıp pes ettim. "Peki saat kaçta?"
"Yarın akşam 7'de seni alırım."
"Tamam",
"Tamam"
"Hoşçakal"
Bir kaç saniye yüzüme baktıktan arkasını dönüp gitti. Bende arkasından kapıyı kapattım. Kapının arkasına yaslandım. Ve az önce olanları düşündüm. Ablam elinde bir aynayla karşıma geçip bana kendi halimi gösterdi. Ne zaman sırıttığımı bilmiyorum ama hemen yüzümdeki bu hâli silip ablamın yanından geçtim. Ablamın kahkası bütün evi dolduruyordu. Onu duymamak için odama girip kapıyı kapattım. Masama doğru giderken gözüm aynaya takıldı. Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Yüzümde tekrar bir gülümseme belirdi ve hemen gidip günlüğümün başına oturup yazmaya başladım. Yarın gerçekten neler olacak çok merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ActionBenim hikayem yeni şehire taşınmamızla başladı. Buralar bana yabancı, buralar bana karışık ve benim rehbere ihtiyacım var. Hayatım bu şehirde darmadağın oldu. Kendimi tanıyamaz hâldeyim. En büyük arzum intikam almak. Ben Duru. Benim hikayeme hogel...