BÖLÜM 11

54 16 8
                                    

Aksiyonda #78.'yiz.. gururla 😂😂🌟🌟

Yerimizi alırken deponun kapısı açılmıştı. Kalbim çok hızlı atıyordu. Çok hafif eğilip gelenlere baktığımda siyah takım elbiseli adamlar depodan içeriye giriyorlardı. En son bağlı bir şekilde içeriye ablamı tutmuş adamlar girince yumruğumu sıktım. Ablam debelenmiyor, sanki kaderine razıymış gibiydi.

Diğerlerine emir veren uzun boylu bir adam vardı. Onun telefonu çalmıştı

"Efendim ağabey?" Dedi. Bu sırada ablamı bir sandalyeye bağlamışlardı.

"Geldiklerinde kızı vermiyecek miyiz?" Diye sordu. Karşısında ki konuşmayı bitirdiğinde telefonu kapattı.

"Kızı alın. Gidiyoruz" dedi. Bunun üzerine hızla Mert'e baktım. Telefonunu çıkartıp bir kaç tuşa bastı.

Depoda 5 tane adam kalmıştı. Diğerleri dışarıya çıktığında silah sesleri patladı. Deponun içindekiler dışarıya çıkacaklardı ki enselerindeki silah namlusuyla durmak zorunda kaldılar. Bir adamı ben tutmuş, diğerlerini Mert ve Uğur etkisiz hâle getirmişti.

Mert bana bakarak "dışarıya git onu biz hallederiz. " dedi. Adam öldüremezdim. Onun için kafamı sallayıp dışarı çıktığımda silah sesleri patladı.

Dışarıda bizimkiler çoktan işlerini halletmiş, ablam bir köşede elleri ve ağızı bağlı ağlıyordu. Ama bizden farklı başka adamlarda vardı. Onların bize yardım ettiğini düşümüştüm. Adamlardan biri, Mete'yle el sıkışıp oradan ayrıldılar. Sanırım bu adam Hayal'in dayısıydı. Hemen ablama doğru yöneldim. yanına koşacağım zaman bir el beni kendine çekti ve boğazımı sıkmaya başladı. Nefessiz kalırken Mert'e bağırmaya çalışıyordum.

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken boğazımı tutan kol gevşemiş hatta beni bırakmıştı. Kendimi ileri attığımda yere düştüm ve öksürmeye başladım. Benim boğazımı sıkan adama baktığımda kanlar içinde yerde yatıyordu.

Bir el uzatıldı bana. Kimin uzattığına bakınca Hayal'i gördüm. Elini tutup ayağa kalktığımda bu sefer ablam koşarak yanıma gelip bana sarıldı.

"Tekrar saklanmamız lazım. Adamlardan hicbiri kimseye haber gönderemedi. Bu itlerin sahibi birazdan burada olurlar. Kim olduklarını öğrenmemiz lazım" dedi Mert. Ona kafamı sallarken etrafıma bakındım.

Tuna yoktu.

"Tuna nerde?" Diye sorduğumda Hayal, 'bilmiyorum' anlamında omzunu silkti.

"Burdayım burdayım!" Diye bağırdı Tuna depodan çıkarken. Hepimiz ona döndüğümüzde gözlerim kocaman açılmıştı.

"Tuna bu ne hâl lan?" Diye sordu Mete.

Tuna'nın yanağında bir cizik vardı. Oradan ince ince kan sızıyordu ama bizi şaşırtan bütün kıyafetlerinin kana bulanmasıydı.

Tuna yanımıza gelip "siz bide diğer adamı görün." Dedi. Yüzünü göstererek "bunun 10 katını onun yüzüne yaptım. Ibreti alem için deponun girişine asacağım onu" dedi sinirle. Biz onu dinlerken Mert'in telefonu çalmıştı. Karşıdakini dinleyip telefonu kapattı.

"Geliyorlar. Yerlerinizi alın dedi." Herkes kafasını sallayıp yerine geçti bende Nur'u almak için geri döndüğümde onun çoktan silahlanıp Mert'in peşinde gittiğini gördüğümde gülümsedim. Depoya tekrar girmemiştik çünkü sadece kim olduklarına bakıp gidecektik.

Çalıların arkasına sakladığımızda araç sesleri duyuldu. Yaklaşık 4 araba vardı. Butun arabalardan siyah takım elbiseli adamlar çıktı. Arabalardan çıkan adamlar yerde yatan ölü adamlara şaşkınca bakıp silahlarını çıkardılar. En arkadaki arabadan bir adam ve bir kadın çıktı. Kadına daha dikkatli baktığımda bu...

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin