BÖLÜM 4

70 25 0
                                    

Alarmımın sesiyle gözlerimi açtım. Yatakta doğrulup 1 dakika boyunca karşıdaki duvarı izledim. Bugün Mert ile sinemaya gideceğimiz aklıma gelince birden banyoya gitmek için harekete geçmiştim ki yerdeki terliğime takılıp yere düştüm.
'siktir'
Ayağımı tutup yerde sürünerek ışığı açmaya gittim.
Işık yanınca gözlerimin alışması için bekledim. Bu sürede ayağımın acısıda geçmişti. Ayağa kalkıcaktım yanımdaki sehpadan destek almak için kalkmaya çalışırken sehpanın üzerindekileri devirdim
'Lanet olsun lanet olsunn'
Sonunda ayağa kalkmayı başardığımda arkamda bıraktığım enkaza hüzünle baktım. Odamın kapısını açıp dışarı çıktım. Karanlık olduğu için ve ışığı yakmaya üşendiğim için el yordamıyla banyonun kapısını açıp içeri girdim. Ihtiyaçlarımı karşıladiktan sonra giyinmek için odamın yolunu tuttum.
Kapımı açtığımda karşımda birini beklemediğimden çığlığı bastım.
"Abla ne işin var napiyorsun burada ödümü koparttın!" Ablam esneyerek benim yatağıma yattı. Baygın gözlerini bana çevirip
"Bi kaç kırılma sesi eşliğinde küfür duyunca merak ettim geldim. Ama neden olduğunu anladım sanırım." Yüzünde muzip gülümseme olunca onu anlamayan bakışlarımla deştim.
"Diyorum ki hani bugün birileriyle sinemaya gidicektin ya, hani heycanlanmış ola..." cümlesini bitiremeden elime gecen ilk yastığı ona fırlattım. Kocaman bir kahkaha patlattı.

"Sussana kızım ya annemle babam gelecek şimdi"
Kollarını göğsünde buluşturup "yalansa yalan de." Bana meydan okuyan bir bakış attığında ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdım
"Tamam ablacım sabah sabah seninle uğraşmak istemiyorum. Şimdi odamdan çıkarmısın giyineceğim."
Başını tamam anlamında sallayıp odamdan çıkacağı sırada arkasını döndü, aklına bişey gelmiş gibi işaret parmağını kaldırdı.

"Bu arada bugün okula seni ben götürüyorum. Emir büyük yerden" dedi ve odadan çıktı. Odadan çıktıktan sonra hemen toparlanıp okul formalarımı giymeye başladım. Saçlarımı toparlayıp çantamı hazırladıktan ve telefonumu aldıktan sonra odadan çıktım. Ablam kapınin önünde arabanın anahtarını sallayarak beni bekliyordu.
"Hadi gidelim." Dedim.

Dış kapıyı açtığım sırada bizimle aynı anda Mert'te çıktı. Sevcan abla hemen arkasında duruyordu.
"Duru kızım Nasılsın?" Kafasını kapının arasından çıkartıp benimle konuşuyordu.
"Iyiyim Sevcan abla sen nasılsın?"
"Bende iyiyim kızım. Hadi Allah zihin açıklığı versin" oğlunun yanaklarından öpüp içeri girdi ve kapıyı kapattı.
Mert ablama bakarak
"Bayanlar isterseniz sizi götürebilirim."dedi hemen itiraz ettim.
"Gerek yok Nur'un arabası var zaten. Hem o sadece beni götürü..."
"Aslında iyi olur hem benimde işim vardı. Sen Mert'le git zaten ayni yere gidiyosunuz. Bende çağrı'nın yanına gidicem. Sevgilimi bekletmiyim."
Ablama dönüp ona sinirli bir bakış atıp yandan cimdirdim.
"Ah!"
O sırada asansör çoktan aşağı inmişti.
"Tamam o zaman hadi Duru gidelim" Dedi Mert. Bende kaderime boyun eğip Mert'le gittim. Ablam kendi arabasına binerken bana göz kırptı. Mert'in arabasına binip kemerimi bağladım. Arabası gri renkliydi. Koltukta geriye yaslanıp yolu seyrettim. Ve yol boyunca hiç konuşmadık.

---

Okula geldiğimizde arabayı park etti.
Başımı hafif öne eyip"Teşekkür ederim" dedim. Kafasını sallayıp arabadan indi. Onunla beraber bende indim ve sınıfın yolunu tuttum. Hava güneşli ve aşırı güzeldi. Okulun binasına girdiğinizde sizi ilk kantin karşılar. Kantinin masalarına göz gezdirdiğimde beni geçen gün sıkıştıran Mert'in arkadaşlarının oturduğunu gördüm. Adının Semih olduğunu ögrendiğim çocukta orada oturuyordu ve beni görünce kaşları çatıldı. Kafamı sağa doğru çevirdiğimde semih'e bakan gözlüklüyü gördüm.

Yanına gittiğimi göremişti elimi gözünün önünde salladığımda kendine gelebilmişti.
"Günaydın Duru"
Dedi tüm sevecenliğiyle. Ama niyeyse bana bu yaptığı yalan gibi geldi.
"Neyin var Mümine?" Diye sordum. Ve birden bana sarılıp ağlamaya başladı. Kantinde birkaç gözler bize dönmüştü. "Ştt gel bahçeye çıkalım."

Onu bahçeye çıkardığımda anlatmaya başladı.
"Semih'e hayran olduğumu söylemiştim sana. Benim ona karşı bes-beslediğim şey se..sevgiden daha büyük!" Gözlüğünü çıkarttı. Bende onu dikkatle izliyordum. "Çocukluğumdan beri ondan başkasını sevmedim ben derin. O hangi okula gidiyorsa bende o okula gitmek için elimden geleni yaptım. Kendimi onun gözüne sokmaya çalıştım ama o bir türlü benim tarafıma bakmadı. Hayal'i varmış onun. Benim onu beklediğim gibi hayal'ini bekliyormuş. Bugün çocuklarla konuşurken duydum. Hayal'i varmış du..duru ha..ha..hayaliii"dediklerinden bir şey anlayamamıştım. Hayali varsa nolmuş yani insanın hayali olması kötü bir şey mi?
Ona anlamayan bakışlarla bakmaya devam ederken o anlamadığımı anlamış olacak ki "Duru bana öyle bakma. Hayal diye bir kız var. Allah bir güzellik vermiş insan ona bakınca kendinden tiksiniyor. Duru inanabiliyor musun? Semih o kıza aşıkmış ya" olayı şimdi daha iyi anlatmıştım. Mümine'ye yaklaşıp kocaman sarıldım. O benim omzumda ağlamaya devam ederken zil çalmıştı.

"Hadi kendini toparla artık. Gerekirse o Semih'in karşısına ben çıkıp seni görmesini sağlayacağım. Üzülme sen. " hafif bir gülumsemeyle başını salladı. Onun koluna girerek önce lavaboda yüzünü yıkamasına yardımcı oldum. Daha sonra sınıfa girdik. Gözlerim Mert'in gözleriyle buluştu. Bana ve Mümine' ye şaşkın bakıyordu. 'Noldu' der gibi göz kırptığında omuz silktim.

Sırama oturmaya giderken sınıfta ki diğer kızların bana baktığını, kiminin şaşkın kiminin sinirli olduğunu gördüm. Sanırım Mert'le az önce yaptığımız diyaloğu yanlış anlamışlardı.

---

Okulda Hayal'i gördüm. Semih'in Hayal'e bakışını izledim. Derslere girdim. Mert'le sadece bakışmaktan(2 saniye süren bakışmalar) başka bir şey yapmadım. Eve geri yürüyerek döndüm. Ben binanın önüne geldiğimde Mert'in arabasını park ettiğini gördüm. Binanın kapısını açıp kibarlık olsun diye Mert'inde girmesini bekledim. Girerken bana baktı. Sonra içeri girip asansörü çağırdı. Beraber kata çıktığımızda tam kapıya tıklayacaktim ki içeri girmek üzere olan Mert'e dönüp
"Görüşmek üzere Mert" dedim
Oda bana dönüp "7'de görüşürüz" dedi ve kapıyı kapattı. Bende eve girdiğimde beni ablam karşıladı.
"Heyecan var mı heyecan?"

Ona göz devirip odama girmemle odama şok içinde bakmam bir oldu.
"Ablaa! Bu odanın hâli ne?"
Ablam sırıtarak yanıma geldi ve kapının girişindeki pervaza yaslandı.
"Kardeşim senin için dolabını karıştırdım ve sana giyeceklerini hazırladım" heyecanla söylediği bu sözden sonra yatağımın üstündeki kıyafet yığınının en üstünde ki siyah kot pantolon ve kendisinin olduğunu tahmin ettiğim çok hoş siyah ve kırmızı çizgileri olan gömlek gösterdi. Bunlar çok hoşuma gitti ve hemen duşa girip saçlarımı kurulayıp giyinmeye başladım.

Hazırladıktan sonra saate baktım. Tam 7ydi. Hemen ayakkabılarımı giyip ablamı öptükten sonra kapıyı açtım ve Mert'i zile basmak üzereyken buldum. Ona gülümsedim. Oda bana gülümsedi.
Bana
Gülümsedi
Mert bana
Gülumsedi...

Ben hâlâ bunun etkisindeyken o asansöre çoktan binmiş ve benim de gelmemi bekliyordu.
"Duru gelmeyecek misin?"
"Ha? Haa geliyorum tamam" asansöre bindiğimde aşağı inmiştik. Beraber arabasına bindik. Yolda hem ona kaçamak bakışlar atıp hemde yola bakıyordum. Benim ona baktığım bir anda bana bakıp gülümsedi.

Yola baktığımda bize doğru hızla yaklaşan tırı görmemle bağırdım.
"Meertttt!"

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin