BÖLÜM 10

42 14 4
                                    

Aksiyonda 85. Olmuşuz. Bunun için uzun bölüm atmaya karar verdim 😀😀. Hade yavrularım iyi okumalar❤

Gülümseyip Mert'e döndüğümde bana göz kırpmıştı. Tezgaha yaklaşıp silahlara dokunduğumda Tuna yaklaşıp iki elini omzuma koyarak 'cıss' yaptı. Ödüm patladığı için havaya zıplamıştım. Hepsi benim hâlime gülerken ben kaşlarımı çatmış, Tuna'ya bakıyordum.

"Senin derslerine başlayalım mı artık Duru?" Dedi Hayal. Kafamı salladığımda yanıma gelip tezgahtan bir tane tabanca aldı ve banada uzattı.

"Takip et beni" dedi.

Beraber bir kapıdan içeri girdik ve yukarı çıkan merdiveni tırmandık. Hayal önümde gidiyordu.

En sonunda tavana ulaştığımızda Hayal tavandaki kolu çevirdi ve geriye itti. O dışarı çıkarken bende dışarıya çıkmıştım. O arkamdan kapağı kapatırken buranında gizli bir geçit olduğunu gördüm. Ormanda biraz ilerledikten sonra durduk.

Onun ağaçlardan kozalak topladığını görünce aynı işi bende yaptım. Daha sonra onlardan bazılarını tek sıra hâlinde yere dizip bazılarını kütüklerin üzerine, bazılarını da dallara koyduk. Işimiz bittiğinde yanıma geldi.

Tabancasını çıkartıp nasıl tutulacağını, ateş etmeyi ve her şeyi öğretti.

----

Yaklaşık 2 saat sonra yorulmuştuk. Ve ben her şeyi gayet iyi anlamıştım. Son kez beraber mekâna gireceğimiz zaman arkamı dönüp ağaçtaki bir kaç kozalağı vurdum. Hayal bana şaşkınlıkla bakarken

"Çabuk öğrendin." Dedi. Ve kapağı açıp aşağı inmeye başladı. Onu takip edip kapağı kapattım ve Hayal'in açarken yaptığı gibi kolu çevirdim.

Garaja girdiğimizde kimse yoktu. Tezgaha baktığımda silahları görememiştim. Mekâna çıkacağımız merdivenleri çıkarken koşarak çıkmıştım çünkü hemen kavradığımı Mert'e söylemek istiyordum.

Nefes nefese kalmış merdivenlerde dinlenirken Hayal beni geçip kapıyı açtı ve geçmem için bekledi. Onu fazla bekletmeyip içeriye girdiğimde bütün çocuklar beni alkışlamaya başladı. Onlara gülümseyip anlamayan bakışlarla baktığımda Semih kafasıyla televizyonu işaret etti. Televizyon, bizim çalıştığımız yeri gösteriyordu.

"Yaaa ama ben size söyliyecektim süprizi kaçtı." Dedim dudağımı büzüp. Koltuklara atladığımda Mert yanıma oturdu.

"Merak etme sen orada vurduğun her kozalak için biz 'oooow' yaptık" dedi Semih gülerek.

Uğur kendini dikleştirip devam etti
"Kızım o sondaki hareket neydi öyle bak burda Mert heyecan yaptı" diyince Mert onun kafasına yastık fırlattı.

Uğur gülerek "yalansa yalan diyin" dedi. Bu sefer Tuna, Semih, Hayal, Mete ve ben kahkahalara boğulmuştuk.

Mert benim arkamdaki yastığıda alıp Uğur'a fırlattığında tekrar yastığı geri alıp arkama koydu. Ona gülümserken birden aklıma gelen kişilerle yüzüm düştü.

Ailem.

Hepsi bana ne olduğunu anlamak için susup ciddiyetle yüzüme baktılar. Ablamın fotoğraftaki yüzü aklıma gelince göz yaşlarıma engel olamadım.

"Obaa. Kızım noldu?" Dedi Semih.

Ona dönüp "Ablamı kurtaracağız dimi?" Dedim.

Hepsi "tabikide" dedi. Mert beni kollarının arasına alırken "Nur'u onlara bırakmayacağız" dedi. Kafamı kaldırıp ona baktım

"Peki ya ailem şuan ne durumda?" Dedim.

Semih yanıma geçip oturdu.

"Aileni takip ediyorum Duru. Onlar şuanda güvende. En yakın zamanda Istanbul'u terk edecekler. Onları ikna etmesi kolay olmadı ama böyle daha güvende olacaklar." Dedi. Bir hıçkırık ağzımdan kaçarken gözüm yaşlı, Semih'e kafa salladım. Destek verircesine omzumu sıkıp Hayal'in yanındaki yerini aldı.

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin