BÖLÜM 26

18 0 0
                                    

Yaklaşıyordu. Karnıma ağrılar girmeye başlamıştı ve bu beni yavaşlatıyordu.

Durursam ölürüm.

Koşmaya devam ederken nefesimi düzenlemeye çalıştım.

Tabi ne kadar mümkünse.

Arkana bakma, arkana bakma, arkana bakma...

Dayanamadım. Omzumun üzerinden arkama baktım.

Yoktu.

Bir aslandan kaçıyordum. Kaçma şansım %2 iken şuan arkamda aslanı göremiyordum. Adımlarımı yavaşlattım. Başım dönüyor, bacaklarımı hissetmiyordum. En sonunda kendimi yere bıraktım. Sırtım terden sırılsıklam olmuştu.

Nefeslerim yavaş yavaş düzene girmeye başladı.

"Geliyor Duru git artık" dedi telaşlı bir ses. Doğrulup etrafıma baktım. Bu sesin sahibi ablamdı ama onu göremiyordum. Düz ve bomboş araziden başka hiçbir şey yoktu.

"Nur?"

"Duru kaç!"

Babam...

"Baba neredesiniz?!" Korkuyordum. Ablam ve babamın sesini duydum ama onları göremiyordum.

"Duru geliyor!"

Annem.

"Ann,"

Vücudum büyük bir acıyla kavruluyordu. Belimden ısıran aslana baktım. Görüntüsü silikleşmeye başladığında aslan konuşmaya başladı

"Duru kalk güzelim hadi kalk"

Gözlerimi şiddetle açıp hızla doğruldum. Karşımda Mert'i görüyordum. Ellerini yüzümde hissettim.

"Iyisin?" Dedi

Hızla ellerini yüzümden çekip yan taraftaki komodinin üzerinden içi su dolu bardağı alıp bana içirmeye başladı. Suyu içtikten sonra nefesim düzene girmişti.

"Iyiyim" dedim.

"Iyisin" dedi. Gözlerini sıkıca kapatıp açtı.
"Bu kabusların daha ne kadar sürecek?"

Soru sormuyordu. Cevabını bilmediğimi biliyordu. Yavaşca omzumu silktim.

Bilmiyordum.

Tam bir ay geçmişti, koskoca bir ay. Ablamı kaybedeli bir ay...
O zamandan beri kabuslar peşimi bırakmıyordu ve neredeyse her gece beni uyandıran Mert oluyordu. Ara sıra Hayal geliyordu yanıma. Odamdam çok nadir çıkıyordum. Çocuklar bazen Istanbul'a gidiyorlardı ama ben Asım Amca'nın yanında kalıyordum. Koray ile aramız çok iyidi. Bazen sırf beni neşelendirmek için camdan bakıp adamların dedikodularını yapıyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp Mert'e baktım.

"Hadi git artık sende uykundan kalma" dedim.

Kendini yatağa atıp sırtını başlığa dayadı. Onun için biraz daha kaydım ve onunla aynı pozisyona geldim.

"Artık odandan çıkma zamanı geldi Duru."

Yanımdaki pencereye kafamı çevirip dışarıyı seyrettim.

"Istemiyor,"

"Duru çıkman lazım" dedi Mert sözümü keserek.
"Hamladın kızım silah tutmayı unuttun. Almamız gereken bir intikam ve önüne geçmemiz gereken Deniz felaketi var."

Haklıydı. Artık kendime gelmem lazım. Kafamı ona çevirdim

"Haklısın"

"Ne yani artık çıkacak mısın odandan?"

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin