Yangınlardan kaçarken başka bir yangına yakalanmak. Peki iki yangının arasında kalmak?
Sırtıma patlayan araçların sıcaklığı vururken kalbimde bana sarılan adamın yangını...Gözlerimi Mert'e çevirdim. Bana yeşil yeşil bakarken gözlerini güven verircesine yumup tekrar açtı. Beni yerden kaldırdı ve beraber arkamızdaki cehennemden kaçmak için koştuk. Eli elimdeydi ve nefesimiz kesilene kadar koşmaya devam ediyorduk. Sadece ana yola ulaşıp bizi bekleyen çocukların yanına ulaşmamız lazımdı.
Bi ara kalbim tekler gibi oldu hızlı koştuğum için nefeslerim başımı döndürmüştü. Ilerdeki arabaları gördüğümüzde canımdan can azalıyordu. Mert durumumu anlayınca elimi daha sıkı tuttu ve biraz daha yavaş adımlarla koşmaya devam ettik. Arabaların yanına ulaştığımızda Tuna'nın kullandığı arabaya bindik. Ikimizde arkaya oturduktan sonra Mert kapıyı kapattı ve Tuna gaza bastı.
Mert kafasını geri yaslarken "abi çok iyidi ya" dedi bütün gülüşünü bana bahşettiğinde bende ona güldüm. Ve aniden beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Onu itmedim ve ya geri çekilmek için bir çabam olmadı, bende ona sarıldım.
Nefes alışverişlerimiz yavaşlarken birbirimizden ayrıldık. Ellerimi ondan uzaklaştırdığımda, koltukta eski yerimi aldım. O bana bakmaya devam ederken ben gözlerimi dışarı çevirdim.
Planımız tıkır tıkır işlemişti. Artık Yılmazerler'in Deniz'e olan güveni azalacaktı. Ama Deniz rahat durmayacaktır kendine alternatifler aramaya devam edecektir.
Ben düşünceler içindeyken gözlerim ağırlaşmaya ve kafam yana doğru düşmeye başladı. Başım Mert'in omzundaki yerini bulurken gözlerim çoktan kapanmıştı.
---
"Duru. Hadi kalk güzelim"
Mert'in şefkat dolu sesiyle gözlerimi araladım. Başım hâla Mert'in omzundaydı. Kafamı kaldırıp görüşüm netleşmesi için bikaç defa gozlerimi kapayıp açtım. Camdan dışarı baktığımda grinin hakim olduğu kocaman bir villanın bahçesinde olduğumuzu fark ettim.
Kapımı açım dışarı çıktım ve çocukların gittiği yöne doğru ilerlemeye başladım. Hayal kapıyı tıkladığında bende etrafıma bakındım. Bahçe koruma doluydu. Heryerde silahli adamlar nöbet tutuyordu.
Mekâna geri dönmemiştik ki zaten orası kısa süreli kalmak içindi. Bursa'ya Hayal'in dayısının yanına geldik. Adam beraber olursak daha güçlü olacağımızı söylemiş.
Kapı açıldığında bakışlarımı o yöne çevirdim. Mavi lavicert kareli süveterli tahminen 45 yaşlarında beyaz saçlı uzun boylu bir adam kapıyı açtı. Gözleri Hayal'i bulur bulmaz heyecanla "kızım" dedi.
"Dayıcığım"
Hayal dayısına sıkı sıkı sarıldıktan sonra içeri geçti. Mert adamın elini sıkarken "Asım Bey" dedi saygı içinde. Ve oda içeri geçti. Asım Bey herkesle tek tek tokalaştıktan sonra sıra bana geldi. Adam iki kolunuda yana açıp
"Hoşgeldin kızım" dedi ve bana sımsıkı sarıldı. Ne olduğunu anlayamadım ama bende karşılık verdim "hoşbulduk Asım Bey" dedim. Adam geri çekilirken iki elinide omzuma koyup beni incelemeye başladı.
"Tıpkı annene benziyorsun"
Bu adam annemi nerden tanıyor olabilirdi ki? Arkamdan ablamın "Asım amca?" Demesiyle irkildim.Adam beni bırakıp ablama yöneldi
"Nurr. Nasıl özlemişim" dedi ablama sıkıca sarılırken. Neler olduğunu anlayamıyordum"No-noluyor ya?" Dedim.
Asım Bey, ablamdan uzaklaştığı zaman bana kocaman gülümsemesini göndermeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ActionBenim hikayem yeni şehire taşınmamızla başladı. Buralar bana yabancı, buralar bana karışık ve benim rehbere ihtiyacım var. Hayatım bu şehirde darmadağın oldu. Kendimi tanıyamaz hâldeyim. En büyük arzum intikam almak. Ben Duru. Benim hikayeme hogel...