Karşımda, çardakta oturanların yüzü gerilmişti. Mert'in arkadaşlarından olan 3 ismini bilmediğim izbandut görünümlü çocuklar her an bana saldıracaklarmış gibi görünüyorlardı. Hayal bana anlamaz bakışlarla bakarken Semih gayet rahat görünüyordu ayni Mert gibi.
"Duru?" Dedi Mert. "Ne oldu?"
Düşünmeden, gözlüklüyü dinlemeden karşılarına dikildin. Şimdi ne yapacaksın Duru?
Düşün düşün..."Mümine proje ödevini yapıyordu da sanırım benim de seçmem gerekiyormuş şey sizi de burada görünce hangi dersten ödev almalıyım diye sorucaktım da bence çok saçma oldu bu konuşma yanlış yerden girdim galiba..." derin nefes alıp "Ben buraya hiç gelmemişim gibi davransanız olur mu?" Dedim.
Semih sesli bir kahkaha patlattı. Mert'in gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum ve masadakilerde gevşemiş bazıları bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Yanaklarıma alevlerin çıktığını hissedebiliyordum. Başımı hafifçe öne eyip arkama dönücektim ki Semih'in
"Ben bu kızı sevdim abicim" demesiyle ona baktım."Gelsene komşu kızı" dedi Mert. Eliyle yanındaki yeri gosterdi. Ona gülümseyerek Semih'le arasında kalan boşluğa çardağın arkasından zıplayarak oturdum.
"Semih" dedi Semih elini uzatarak. Ona uyup elini sıktım. "Duru" dedim.
Mert karşımda oturanları eliyle göstererek
"Bu Uğur" dedi. Az önce beni dövecekmiş gibi bakan çocuk şuan bana gülümseyip elini uzattı. Elini sıktım.Mete ve Tuna ile tanıştıktan sonra göz ucuyla Hayal'e baktım. Ben orada yokmuşum gibi davranıyordu. Elinde çakısıyla çardağın masasını kazıyordu. Bende onun yaptığı gibi onu takmayip çocuklara döndüm.
"Alışabildin mi buralara Duru?" Dedi Semih. Masanın üzerine kollarını dolamış kafasınıda kollarının üzerine koymuş bana bakıyordu. Yüzünü incelediğimde gerçekten hoş çocuktu. Mümine'nin bu çocuğa aşık olmasına şaşırmamak gerek.
"Alışmaya çalışıyorum. Şimdiye kadar çok az yerini dolaştım İstanbul'un ama yakında dolaşmayı planlıyorum. " dedim. Aniden arkasına yaslandı ve heyecanla
"Aaa tek başına olmaz. Benim de burada 3. Yılım ve Mert saolsun çabucak alıştım. Senide gezdirmeliyiz bir gün Istanbul turu yapalım Duru." dedi. Bende onun gibi geriye yaslanıp ona döndüm.
"Ciddi misin? Yani gezdirir misiniz beni?" Dedim. Mert'e baktım. Başını olumlu anlamda salladığında el çırptım. Bu hareketim üzerine Hayal beni daha rahay görebilmek için öne eyilip Semih'in üzerinden bana 'Sen kaç yaşındasın?' Bakışı attı. Ardından arkasına yaslanıp işine kaldığı yerden devam etti.Uğur ve Tuna telefonda bir şeylere bakarken Mete bizi dinliyordu. Aklıma birden Mümine'yi tek başına bıraktığım gelince
"Istanbul turu sırasında yanıma arkadaşımıda almak istiyorum. Sizin için bir problem olur mu?" Diye sordum. Mert bana bakıp tek kaşını kaldırdı"Şu diş telleri olan tuhaf kızı mı diyorsun?" Diye sordu. Evet anlamında başımı salladım. Omuz silkti
"Sorun yok gelsin." Dedi ve bana göz kırptı."Ben gitsem iyi olacak. Daha sonra görüşürüz" dedim. Kalktım ve Mert'ten geçmek için müsade istediğimde yol vermedi. Güldüğünü yukardan görebiliyordum. Semih'e döndüğümde oda hemen başını Hayal'e çevirdi ama titrediğinden güldüğü çok belli oluyordu. Gülerek ofladığımda oturduğum yere basıp çardağın arkasından atladım.
Gözlüklüyü en son bıraktığım çardakta bulamayınca onu parkta aramaya karar verdim. Parkın içinde biraz yürüyünce ilerde oyun parkında bir salıncağın içinde oturduğunu gördüm. Ona ne diyeceğimi bilemiyordum. Onu yalnız bırakıp gitmiştim. Yanına yaklaşırken parmaklarımla oynuyordum. Hâla ne diyeceğimi düşünüyorum.
Yanına geldiğimde "Önemli değil Duru. Benim senelerce yapmak istediğim şeyi sen yaptın ve bunun için seni suçlamıyacağım" dedi. Kafasını yerden kaldırıp bana gülümsedi. Gerçekten samimi bir gülümsemeydi. Arkasına geçip salıncağı ittirmeye başladım
"Hey Duru ne yapıyorsun?"diye bağırdı.
Kahkaha atarak "seni sallıyorum." Dedim. O da neşe içinde benim kahkahalarıma katıldığında ilerden Semih'in sesini duydum. "Mert seninle bi yarışa girelim. Kızları en çok havaya uçarabilen kazansın?" Dedi. Onlara döndüğümde sadece Semih ve Mert vardı.
Mert "iyi olan kazansın kardeşim" dedi. Ben daha ne olduğunu anlayamadan
"Diğer salıncağa geç komşu kızı diye bağırdı." Gözlüklüye baktığımda çok heyecanlanmıştı. Onun bu hâline gülüp hemen yanındaki salıncakta yerimi aldım. Mert hemen arkama geçmişti bu arada gözlüklü çoktam kendini durdurmuştu. Semih Mümine'nin arkasında ki yerini aldığında gözlüklüyle aynı anda itildik. Mert nerdeyse beni bir kerede havaya uçuracaktı. Kafamı yana çevirdiğimde gözlüklü gözlerini sımsıkı kapatmış çığlık atıyordu."Yukarı!" Diye bağırdım. Mert gülerek
"Emriniz olur hanım efendi" dedi ve daha hızlı salladı. Mümine yanımda "durun lütfen!" Diye hem bağırdı hem de hâla kahkaha atıyordu. Tam o sırada bir öksürük sesi geldi. Sesin geldiği yöne baktığımızda Hayal'in geldiğini gördük. Semih gözlüklüyü durdurmuş, bende halâ sallanmakta olan salıncaktan atlamıştım. Benim yaptığım harekete Mert kaşlarını kaldırarak şaşkın şaşkın bakarken birbirimize bakıp gülmeye başladık."Semih işiniz bittiyse artık gidelim mi?" Dedi Hayal. Semih başını sallayarak onun arkasından gitti. Arkasını dönüp bana ve Mümine'ye el salladı sonra Hayal'in yanına koşup kolunu omzuna attı. Gözlüklü'ye baktığımda başını öne eğmişti.
"Saatte geç olmaya başladı. Sizi eve bırakmamı ister misiniz bayanlar?" Dedi Mert. Mümine "Saol Mert. Benim evim yakın zaten ben giderim sen Duruyla git" dedi. Benim yanıma yaklaşıp beni öptüğünde "görüşürüz Duru" dedi ve arkasını döndü. "Görüşürüz gözlüklü" dediğimde bana dönüp gülümsedi daha sonra evine doğru yürümeye başladı.
Bizde parkın dışındaki Mert'in arabasına doğru yürümeye başladık.
Arabanın yanına geldiğimizde ön kapıyı açıp içeri oturdum. Mert ise arabayı çalıştırıp yola odaklandı.
"Annem seninle iyi anlaştığımı görünce eminim ki mutluluktan havalara uçacak" dedi.
"Sanırım benimkide" dediğimde güldük. Gökyüzüne halâ karanlık çökmemişti. Hava aydınlıktı ve benim canım eve gitmek istemiyordu. Sanki içimi okumuş gibi
"Gündüz gözüyle görmek ister misin Istanbul'u?" Diye sordu.
"Ciddi misin sen?" Dedim heyecanla. Başını evet anlamda salladı.
"Isterim tabiki"dedim ve arkama yaslandım.----
1 saatlik yolculuğun ardından yine o tepeye gelmiştik ve ben yine büyülenmiştim. Arabadan inip uçurumun kenarına geldiğimde şaşkınlık ve heyecan içerisinde karşımdaki güzelliği seyrediyordum. Arkamdan fotoğraf çekilme sesi geldiğimde arkamı döndüm. Mert elinde fotoğraf makinesiyle ya beni çekiyordu ya da manzarayı.
"Sen beni mi çekiyorsun?" Dedim
Makineyi bana verip çektiği fotoğrafı gösterdiğinde gerçekten çok mutlu olmuştum.
"Çok güzel çekmissin" dedim. Fotoğrafta Rüzgardan saçlarım uçuşurken Istanbul'u izliyordum. Gerçekten çok güzel bir fotoğraf.
"Çok hoş görüntüydü dayanamadım çektim." Dedi.
"Fotoğraf çekmeyi sever misin?" Dedim. Arabanın kaputuna yaslanıp"Makina elinde istersen bakabilirsin" dedi. Elimdeki makinanın ileri tuşuna basarak çektiği fotoğraflara baktım. Efsane resimler çekmişti.
"Sanırım cevabımı aldım" dedim gülümseyerek. Makinasını ona geri verdiğimde Mert'in telefonu çalmıştı. Telefonu cebinden çıkartırken ekranda yazan isime baktım.
'Hayal'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ActionBenim hikayem yeni şehire taşınmamızla başladı. Buralar bana yabancı, buralar bana karışık ve benim rehbere ihtiyacım var. Hayatım bu şehirde darmadağın oldu. Kendimi tanıyamaz hâldeyim. En büyük arzum intikam almak. Ben Duru. Benim hikayeme hogel...