Tuna yol boyunca şebeklikler yapıp bizi güldürmüştü. Ona kahkalarla karşılık verirken sonunda gizli garaja giriyorduk.
"Tuna abicim o yüz derisini ne yapmayı planlıyorsun?" Dedi Semih.
"Çeyizime koyacağım" dedi Tuna. Ona gülmeye devam ederken Tuna'nın surat ifadesi birden ciddileşti
"Lan inanmıyor musunuz? Çeyizim var benim" dedi.
Şaşkınlıkla ona baktım. Hayal'le aynı anda "oha" dedik. Arabalardan indiğimizde sesimi Uğur duysun diye biraz yükselterek
"Ablamında çeyizi hazır ha!" Diye bağırdım. Uğur hızla başını bana çevirirken hep beraber gülmeye başladık. Mert yavaşça yanıma geldi
"Seninkide hazır mı?" Dedi.
Ona üstten üstten baktığımda omuzlarımı silktim "bilmem."
Kulağıma biraz daha yaklaştı ve fısıldadı "Olsun benim de yok beraber hazırlarız" dedi. Gülerek omuzlarından ittirdim.
Hayal bi o yana bi bu yana sallanıyordu "ay çok yoruldum gidem de yatam" dedi. Semih onun yanına gidip belinden sarıldı "aynen"
Çocuklarla beraber aşağı inmeye başladık. Koray yoktu o adamlarla beraberdi.
3 kat aşağı indikten sonra salona girdik. Kendimi koltuklara bıraktım. Tuna'da yanıma gelmeye kalkıştığında ona ellerimi kaldırdım
"Iyyy. Git Tuna yıkan Allah aşkına ya" dedim. Bana inat gülüp elindeki kurumuş kanı yüzüme sürdü. Yoğun demir kokusunu içime çektiğimde az daha kusuyordum.
"Iğrençsin ya" diye bağırdım.
Bana kötü kadın kahkası attı.
Hayal kendi odasından kafasını çıkardı
"Duru! Şampuanını alabilir miyim?" Diye bağırdı. Başımı hafif geriye atıp onunla göz göze geldim.
"Alabilirsin. Ablam odada ona sor verir sana" dedim. Tamam anlamında başını salladı ve kendi odasından çıktı. Mert önündeki sehpadan uzanıp kumandayı aldı ki ablamla benim odamdan bir çığlık koptu.
Hayal "Nur!" Diye bağırıyordu. Başımdan aşağı kaynar sular inmişti.
Kesin kötü bir şeyler oluyordu.
Hızla ayağa kalkıp odama doğru koşmaya başladım. Gözüm dönmüştü. Hiçbir şey göremiyordum. Odamın aralık duran kapısını açıp içeri girdiğimde, yerde ablamın başını kollarına almış ağlayan Hayal'i gördüm.
"Nur" dedim fısıltıyla. Bacaklarım beni taşımıyordu. Aniden yere düştüm. Ellerim iki yanıma düşmüştü. Hiçbir şey düşünemiyordum.
Bu olamazdı değil mi?
Yanımdaki silüet ablamın elini tutup iki parmağını bileğine, daha sonra boğazına götürüp nabzını ölçtü.
"Hayır ya" diye haykırdı.
Bu Uğur'dan başkası değildi.
"Hayır! Hayır! Hayır!"
Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Uğur ablamın başını ellerinin arasına aldı.
"Uyan" dedi. "Uyan lütfen uyan"
Alnını alnına bastırdı. Göz yaşları kendinden bağımsız hâlde akıyordu.
Ben...
Ben bu olanlara anlam veremiyordum. Sanki kalbimi birisi almış, iki eliyle sıkıyordu.
Yutkunamıyordum bile.
Sadece ablamın beyazlaşmış yüzüne bakıyordum. Morarmış dudakları ve çökmüş göz altlarıyla bile hâlâ güzeldi benim ablam. Kanımdan, canımdan kalan tek insan...
O... onun şuan cansız bedeni önümdeydi. Peki neden?
Neden?
Neden?
Bu kelime beynimi kurcalıyordu.
Gözlerimi ablamdan ayıramıyordum. Uğur, gözyaşları içinde ablamı kucakladı ve çıkışa doğru yürümeye başladı. Ben kalkamıyordum bacaklarım işlevini kaybetmişti. O uyuşukluk hatta bütün bedenimi sarmıştı. Hayal yaklaşıp kolumun altına girdi ve beni kaldırdı. Beraber çıkışa yürümeye başladık.
Mekândan uzaklaşmış, ambulansın gelmesini bekliyorduk. Issız ormanda ambulansın sirenleri duyulduğunda hazırda bekledik. Tuna gelmemişti çünkü o aranıyordu.
Ekipler ablamı araca yerleştirdikten sonra ormanda kayboldular. Hemen geri dönüp gizli kapıyı açtık. Garaja girip arabalara bindik. Şofor koltuğuna Mert oturmuştu.
Ambulansı takip ettik.
*
Saatler birbirini kovalıyordu. Yanaklarım kurumuyordu çünkü her yaşın arkasından yenisi süzülüyordu yanaklarımdan.
Yalnız kalmıştım artık bu hayatta. Şundan 2 saat önce ablamı defnetmiştik. Onu hiç yalnız bırakmak istemiyordum ama sorun şu ki ablam beni yalnız bırakmıştı.
Oturduğum koltukta bakışlarım Uğur'a kaydı. Başını Tuna'nın omzuna koymuş, duvara bakıyordu.
Uğur ablamı seviyordu.
Tuna'nın omzundan başını usul usul çekti. Bakışları hâla duvardaydı.
"Biliyor musunuz?" Dedi.
Herkes ona döndü. Yüzüne buruk tebessümünü yerleştirdiğinde gözlerinden iki damla yaş akmıştı.
"Bu işler bittiğinde..." sonlara doğru sesi kısılmıştı. Boğazını temizleyip devam etti "Bu işler bittiğinde ona evlilik teklifi edecektim." Dedi.
Ağlamam dahada şiddetlendiğinde elimle ağzımı kapadım. Hızla ayağa kalkıp Uğur'un yanına gittim. Beni farkettiğinde ayağa kalktı ve ona yaklaşıp sımsıkı sarıldım. Bedeni şiddetle titrerken benim de gözlerimdeki yaşlar durmuyordu. Sırtımın ıslandığını hissettim.
O sırada üstümüze bir kişi daha kapandı. Bu Hayal'di. Bir kolumu Uğur'dan çekip Hayal'e sardım. Ardından Semih ve Tuna geldi. Gözlerim Mert'i aradığında duvara yaslanmış, bizi izliyordu.
Gözleri gözlerimle buluştu. Gözlerimi sıkıca kapatıp tekrar açtım. Doğrulup yanımıza gelmeye başladı. Kollarını açıp oda sarıldı.
Yavaş yavaş ayrılmaya başladık. Herkes eski yerini almaya başladığında Mert kolumu tutup beni kendine çevirdi. Ensemden tutup beni kendine yapıştırdı. Kollarını boynuma doladığında bende belini sardım.
"Geçecek." Dedi titreyen sesiyle.
Geçmeyecekti. Aileden alınan yaralar kabuk bile bağlamazdı ki.
Canım acımıyordu benim, ciğerim yanıyordu.Nur'a özel bölüm olsun istedim. O yüzden bu bölüm kısa oldu.
Seni seviyoruz Nur ❤
Sizi seviyorum❤❤❤
Bölüm ithafları
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ActionBenim hikayem yeni şehire taşınmamızla başladı. Buralar bana yabancı, buralar bana karışık ve benim rehbere ihtiyacım var. Hayatım bu şehirde darmadağın oldu. Kendimi tanıyamaz hâldeyim. En büyük arzum intikam almak. Ben Duru. Benim hikayeme hogel...