28. Konaktan ayrılık

15.2K 369 73
                                    

Esin 4 gündür hastendedeydi ve Bedir her gün yanına geliyordu. Esin ona küs olup konuşmasada karısını merak ediyordu.

Derin bey Bedirin isteklerini yerine getirmişti.

Bedir 4 gündür eve gitmemişti ama artık daha çok kacamazdi. Eve giren genç Ağa avluda oturan ilk karısını gördü. Yanına yaklaştı ve derin derin nefes aldı. Yüzüne bakamıyorum​.

"Beidr, neredeydin kaç gündür. Hastanede de değildin merak ettim seni" diyen genç kadın kocasına sarılmak istedi.

"İşlerim vardı"

Ona sarılmak isteyen karısını kendinden sıyırıp geriye bir adım attı.

"Bitti" dedi Bedir monoton ve duygusuz bir şekilde.

"Ney bitti"

Seher şaşkındı. Kocası ne söylüyordu.

"Denge sağlayamadım, seçmek zorunda kaldım, çünkü böyle devam yaşayamiyorum"

Seher korkuyordu. Kocası 4 gün ortalıkta yokken neler düşünmüş ve planlamıştı. Onu asla kaybetmek istemiyordu. O kadar acılar yaşamışlardı beraber ve bunun da üstesinden gelebiliriz diye düşünen genç kadın bu konuşmanın geleceği noktadan korkuyordu.

"Boşanıryorum senden. Adana'daki evi sana bıraktım ve sana para da vereceğim"

Seher duyduğu şeyi idrak etmekte zorlanıyordu.

"Bedir niye ama ben"

Gözleri dolmaya başlamıştı. Bacakları titriyordu ve aklı durmuştu.

"Kağıtları imzala Seher. Çocuklarımı seçmeliydim"

O da böyle olsun istemezdi ama artık ne yapacağını bilmiyordu.

"İnan bana Bedir Taşkıran, beni yolluyorum ya. Allah sana bana yaşadığım acıyı yaşatsın"

Çok sinirlenmişti Seher. Koşarak odasına gitti. Esin gelip onun hayatını maf etmişti. İki bavula bulduğunu atıp odaya son kez baktı.

18 yaşındaydı bu odaya ilk girdiğinde. Lisede tanışmıştı Bedirle ve ilk günden beri ona çok aşıktı. Ailesine karşı gelmişti sırf Bedirle evlenmek için. Bu odada ne sevinçli ve hüzünlü günler geçmişti oysa ki. Şimdi, 10 sene sonra Seher zorla ayrılıyordu.

Akşam oldu ve Seher konaktakilerle vedalaştı.

"Seni Adana'ya bırakayım" diye bir teklifte bulundu Bedir.

"Beni kapıya attın unuttun mu Ağa! Kendim giderim" dedi Seher ve ilk defa Bedirle nefretle, öfkeyle baktı.

Bedir üzülüyordu karısına ama bir seçenek yapmalıydı ve Esin ile bebekleri daha ağır basıyordu. Seher yüzünü dönüp arkasına dahi bakmadan siyah arabaya bindi. Oysaki evlenirken ne hayallerle evlenmişlerdi.

Bedirin içinde tuhaf bir his vardı ve kötü birşey olmasın istiyordu. Artık Esine ve bebeklerine konsantre olup hayatını onlara adamak istiyordu.

Seher girdikten sonra hastaneye giden genç Ağa her gün gibi genç karısını ziyaret etti. Esin ona küs olsa da o vazgeçmek istemiyordu.

Bedir karsini izliyordu. Esin uyanıkti ama Bedire sırtını dönmüştü. Bedir elini Esin'in sırtına koyup onu okşuyordu. Esin sinirlenip biraz daha diğer tarafa kaydı.
Bedir yatağın diğer tarafına geçip karısının önünde dikelip yüzüne bakabildi.

Esin farkındaydı, Bedirden kurtuluş yoktu. Gözleriyle nefret dolu baktı.

"Niye böylesin" diye sordu Bedir sadece.

"Ya gitsene, ya git başımdan, senden nefret ediyorum! Hayatımı maf ettin" dedi Esin ve yatakta oturdu.

Esin'in bu kadar sınırlı olduğunu bilmiyordu.

"Ya hadi diyelim zorla evlendik, niye beni hamile bıraktıktan sonra bırakmadın! Hadi sevdin diyelim o zaman beni hamile bırakıp Seherle nasıl tatile giderisin"

Bunu söylerken gözü dolmuştu genç kadının. Artık güçlü kalmak istiyordu kimseye boyun eğmek istemiyordu.

"O kadar salağım ki. Onu kalbimden zar zor söktüm. Mecbur bıraktım! Keşke sana karşı hiç sevgi beslemeseydim"

"O dediğin... Ölmedi mi" diye sordu Bedir.

Aklı karıştı. Karısı o adamı unutamamış miydi. O kişi ölmemiş miydi.

"Sen öldün Bedir sen! Sana güvenemiyorum artık. Bir burda bir orda! Ağa olmuşsun tebrikler ama gönlün kimde bilmiyorsun. 30 yaşındasın, bunu ben sana öğretmemeliyim aslinda"

Çok kızmıştı genç kadın bu adama.
Babası kardeşi yanında olmadığı için o kadar bağlanmaya başlamıştı ki kocasına. Ona kalbini açtı ama yine ondan en büyük acıyı tattı.

"Seherle boşanıryorum. Adana'ya yolladım onu"

Esin ne duyduğuna inanamıyordu. Herşeyi bekliyordu, fakat böyle birşeyi asla düşünmemişti.

"Beni de yolla" diye bağırdı.

Odaya giren hemşire sesiz olmalarını söyledi. Aksi halde güvenliği çağıracağını söyleyip çıktı odadan.

Esin'in gözünden ateşler fışkırıyordu. Kocasına tahammülü yoktu artık.

Bedir pişmandı. Hep hata yapiyordu ve nedense ne Esini ne Seheri mutlu edemiyordu.

****

Emirhan Dilani izliyordu. Bugün o genç kızın doğum günüydü.

"Dilan seninle bugün gezmek istiyorum ne dersin"

Genç kız sevindi. İstanbul'a geleli gezmemişti ve burayı merak ediyordu.
Sevinerek hazırlanan genç kız, ilk defa süslendi. Artık İstanbuldaydı ve burda yaşamak istiyordu.

Denizi hiç görmeyen genç kız, ilk defa denizi görüyordu. Burası çok hoşuna gidiyordu. Emirhan kolunu Dilanin omuzuna atıp beraber sahilde dolaşıyordu. İlk bahar olsada hava güzeldi ve beraber yemek yemeğe karar verdiler. Sahilde güzel bir lokantaya oturan çift manzaranin tadını çıkartıyordu.

"Emirhan" dedi Dilan.

Emirhan karsina baktı ve ne söyleyeceğini bekledi.

" İlkelerimi hep seninle yaşadım. İlk uçağa binmek, ilk defa denizi görmek. İlk defa yemek yemeğe gitmek"

Bu kız hiç lokantaya gitmemiş miydi diye düşünen Emirhan, Dilan acaba çok mu fakirlik çekti diye düşündü.

"Biliyor musun böyle şeyler için paramız yoktu. Düşünmek için de sebebimiz yoktu"

Genç kız kocasına gülümsedi.

"Keşke ablami..."

Bunu söylerken üzülen genç kız ellerine baktı. Emirhan anlıyordu ve Dilanin elini eline aldı.

"Ben ablanı sevmiyorum. Dilan benim hayatımda sen varsin. Karim da sensin. Belki kader böyle istedi ve ben artık daha evli ve hamile bir kadını düşünemem. Artık Mardini bırak ve hayatini yaşa"

Belki Emirhan haklıydı, fakat Dilan duygularıyla hata yapmaktan korkuyordu. Aci çekmekten yada sonunda hüsranla biten bir hikayenin içinde olmak istemiyordu.

Yemekler geldi ve ikiside susuyordu.
Tatilari yedikten sonra Emirhan bir kutu çıkarttı.

"Doğum günün kutlu olsun Dilan"

Kutuyu açtı. Dilanin beğenmesini umuyordu.

Kutuda beyaz altından köleye vardi. Ortasinda zümrüt renginde taşlarla süslüydü.

"Gözlerine yakışır diye düşündüm" dedi Emirhan ve eliyle ensesini kaşıdı.

Dilanin gözleri parlıyordu. Emirhan onun doğum gününü biliyordu, ona güzel bir gün geçirmişti ve ona çok güzel bir hediye verdi.
Dilan ayağa kalktı. Kocasına yaklaştı ve ona sarıldı. İçi yanıyordu. Fakat bu yangın nefret ve öfke değildi. Bu yangın icindeki sevgiydi ve Emirhana olan hisseleri daha da büyüyordü.

"Teşekkürler ederim Emirhan" sevinerek kocasının yanağına bir öpücük yerleştirdi genç kiz.

Ağanın karısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin