Bölüm 5

478 14 3
                                    

Ayla, arkasında bıraktığı Uraz'ı düşünüyordu, bakmaya bile kıyamadığı, düşünmeye bile çekindiği Uraz'ı; karşısında bir kadınla görmüştü ne düşünebilirdi bu durumda nasıl bir tepki verebilirdi ki ne hakkı vardı onun üzerinde, yüzü asıldı ya kalbi kalbi ne durumdaydı coktan kırılmıştı. Güne mutlu bir şekilde başlamıştı ama sonu   karanlık bir geceye dönüşmüştü. Nihayetinde evdeydi ama hiç keyfi yoktu odasinda kafasını dağıtmak icin eline bir kitap alip okumaya başladı tabii buna okumak denirse gözü satırda takilmis öylece bakiyordu aklı başka yerde, başka birindeydi dikkatini kitaba veremiyordu umrunda da değildi zaten.
......
Kendine defalarca kez kızdı belki; duygularini biraz olsun belli etseydi her sey farkli olabilirdi ama susmayı seçtiği icin bu haldeydi.

Uzaktan bakarak içindeki sevgiyi yeşertip bir fidana daha sonra da ağaca cevirdi farkina varmadan.
Nerden bilebilirdi ki bu sevginin onun canını bu kadar yakabileceğini.
Pişmanlığın vermiş olduğu acı ile gozlerinden yaşlar süzülmeye başladı, durduramiyordu kendini bir süre sessizce ağlayarak uykuya daldi.
....
Çalan telefonunu eline aldi Ayla biraz sonra çığlıklarıyla kapattı telefonu annesi sesine gelmisti " ne oldu kizim hayirdir"
"Anne bizim kizlar yani lisedeki arkadaslarim buluşmak için aradılar" uzun zaman olmuştu çok özledim onlari hemen hazirlanmam lazim yoksa geç kalirim.
Mutluluklar çeşit çeşitti tıpkı acılar gibi dün Uraz için ağlayan Ayla bugün yine gülüyordu çünkü hayat buydu!
Geçici olan bu dünya da hangi dertler kaliciydi ki her zaman biri gider biri gelirdi.
Ama Uraz'ın hic gitmemesini hep bir adım daha yaklaşmasını istiyordu.
Kısa sürede hazirlanip yola cikti kizlarla sadece yaz tatilinde görüşme fırsatı oluyordu çünkü herkesin kendi hayati kendi uğraşları olmuştu. Lisede ki gibi her gün görüşmek, gezmek, eglenmek artik yoktu.
......
Arabadan iner inmez karşısında ona bakan dört kişi vardı kısa bir bakışmadan sonra deli gibi koşarak birbirlerine sarıldılar senelerin özlemini çıkartırcasına.
Hafiften dolan gözler ağlama ile karisik gülmeler birbirine karışmıştı.
Hasret ve özlem ne kadar ağırdı ama zaman onada alistiriyordu insanı!!

Bir kafeye geçip oturdular hepsinin gözlerinin içi gülüyordu, konuşacak dertleşecek o kadar şey vardi ki nerden başlayacaklarını bilemediler. Ayla hepsinin süzdü ne gibi değişiklik vardi kızlarda ilk önce
"Yasemine dikkat kesildi.
İcimizdeki en calisakan kişidir kendisi. Ama kopya vermekten hiç hoşlanmazdi bilgilerini kendine saklardi, her daim dobra kendini iyi ifade edebilen ama bir o kadar dağınık!!  kendisi kabul etmesede tabi ki."
Tam bir cadiydi ama tatli ve neşeli bir cadi :)
"Kübra naif, narin, ince düşünceli, kalp kırmaktan korkan hanim efendimizdir."
"Sevde nami değer kara civciv tez canli, hayat dolu, ani duygu değişimleri ile ünlüdür."
Gelelim "Elif'e hani her ortamda olgun, anlayışlı, sakin ortalığı toplayan iste tam boyle birisi birde hepimizin akil hocasi."
"Bizler iyi günlerinizde kötü günlerinizde hep birlikte olup göğüs gerdik, hayata karşı dimdik durarak hayitimizin en güzel lise yıllarını yaşadık.
Hayat onlari farklı yerlere savursa da her zaman hayatlarinda birbirlerine yer verdiler, belki mesafeler vardi ama birbirlerinin gönüllerinde olduktan sonra sorun yoktu.
Arkadaslarindan ikisi evli diğer ikisi de Ayla gibi ogretmenlik yapiyorlardi.
Herhalde Ayla'nın geçirmiş olduğu en güzel günlerden biriydi gözlerinin içine baktığı arkadaşları yanındaydı,
Bol bol sahbet edilip lise yıllarından söz ettiler nasil oldu ama birden Ayla Uraz'ı gördüğünü ağzından kaçırdı.
Eeee kızlar merakli tabii dururlar mi?

Yasemin imali bakislariyla " oooo Aylaa ne oluyor bizden bir sey mi sakliyorsun yoksa".
Ayla hafif yüzü kızarmış şekilde
"Hayir canim sadece babamlarla ortaklar o kadar iki üç kere gördüm.
Kizlar Aylayla alay etmeye başlamışlardı kahkahalar ise havada uçuşuyordu. Bu kadar güzel vakit geçirirken saatten de haberleri yoktu ama hava kararmişti çoktan, kalkmanın vakti geldi çattı.
Birbirlerine sarilarak vedalastirlar içlerinde buruk bir hüzün nemli gözler bir ayrilikta olabilecek her şey vardi.Ayrılmak zor geliyordu  ayrılıklar neden vardı ki zaten. Tekrar buluşmak için sözleştiler.
....

Ayla da arabasına binerek eve yol almaya başladı genelde hiç akşama kalmazdı biraz daha temkinliydi, eve de az kalmıştı zaten.
Bugün hiç Uraz'ı düşünmediğini hatırladı içi burkuldu, radyoda çalan sarkiya eşlik etmeye başladı ama kısa sürede evlerinin önündeydi çantasını aldi ve arabanin kapisini kilitlerken bir anda eliyle ağzının kapandığını gördü dehşetler içinde kendini kurtarmak istedi ama gücü yetmiyordu.
Yüzünü bile görmediği kim olduğunu bilmediği biri onu sürüklemeye başlamıştı.
O kadar cok korkuyordu ki dona kalmıştı ne yapabilirdi ki zaten kimdi bu ve ne istiyordu?
Bunları düşünecek zamanı bile yoktu.
Artik hareket emiyordu sadece ne yapabilirim diye kendini zorladi elindeki çantası geldi aklina adamin yalpalamasindan faydalanarak karın boşluğuna vurdu. Bir an için bile olsa sarsilan adam kollarının arasinda olan kızı bırakır gibi oldu iste tam zamaniydi; koşuyordu Ayla nefes nefes nereye koştuğunu bile görmüyordu arkasına bakmayada korkuyordu çünkü ya yakalarsa tekrar diye. Kalbinin deli gibi atisini duyabiliyordu, bacaklari ya bacaklari dermani kalmamıştı korkudan. Son çırpınışlarıydi bunlar Ayla da farkindaydi tükenmisti çünkü... Derken yol ortasina fırlamasiyla hızla gelen bir arabanın ona carpmasi bir oldu...

Havaya fırlayan Ayla şiddetli bir şekilde yere çakıldı ortalik kan gölü olmuştu artik kosmuyordu Ayla!!! Yerde öylece yatiyordu sanki biraz önce var gücüyle koşan Ayla değildi!!
Şimdi ise yasiyor mu? onu bile bilmiyorduk. Zaman durmuştu Ayla da tekrar ne zaman akmaya başlayacaktı kimsenin de bir fikri yoktu.

Hayat üç buçukla dört arasındadır;
Ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın Neyzen Tevfik

ZAMANSIZ MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin