Bölüm 9

367 7 2
                                    

Hastanenin bahçesinde elinde kitapla bankta oturan Ayla, aradan geçen bir aydan sonra ağrı ve acıları yok denecek kadar azalmıştı. Taburcu olmasına bir kaç gün kalmıştı, zor günleri atlatmış olmanın huzuru vardı içinde.
Elinde Uraz'ın getirmiş olduğu kitabın son sayfasini okuyarak kapatti. Kitabı okşayarak göğüsüne bastırdı, başını kaldirip etrafı seyre daldı.
Hastanenin bahcesi yemyeşil ağaçlar, rengarenk çiçeklerle doluydu. Hasta yakınları kalplerindeki ağırlığı biraz olsun hafifletmek için banklarda oturmuş kara kara düşünüyorlardı. Susuyorlardı ama gözleri acılarını anlatmaya yetiyordu, Anne ve babası geldi gözünün önüne onlarda haftalarca perişan,gözleri yaşlı hastane köşelerinde sabırla Ayla'nın iyileşmesini beklediler hala da bekliyorlardı. Tam bu sırada hastaneden bir feryat yükseldi göğü dercesine kimbilir kimin yüreği paramparça olmuştu hayat hangi acı gerçeği çarpmıştı suratına. Bunlar kelimelere dökülünce kolaydı ama onu yaşamak nefesinin defalarca kez kesildigini hissetmek gibi bir şeydi sanirim yaşamayanda bilemezdi. Dolan gözlerini kapattı belkide kaçmak istedi ama yapamazdı.
Gözlerini açtığında yanında oturan birini farketti, hafifçe kafasını çevirerek onu süzdü. Üstünde hastane önlüğü olan bu adam bakışları donuk şekilde oturuyordu, ama hiçte hasta birine benzemiyordu daha dikkatli baktığında beyaz tenli, mavi gözlü bir erkekti. Yirmili yaşlarda olduğu anlaşılıyordu. 
Ayla gitmeye hazırlanırken yanında oturan adamın sesini duydu ve ona doğru çevirdi kafasını gözleri buluştu, gözleri dolu dolu olan adam yutkunarak konusmaya başladı.
"Şu an en çok ne yapmak istiyorsun"?
Soru karşısında afallayan Ayla ne diyeceğini bilemedi.
Öylece bakişiyorlardı sözü tekrar adam aldı.
"Bu hastaneden kaçmak ister misin"?
Ayla şok geçirdi nasil bilmişti kısa bir süre içinde olsa kaçmak istediğini, gözleri şaşkınlığını belli ederek farkina varmadan kafasını onaylar şeklinde salladı. Bunu neden niçin yaptı ama karşısında ağlamaklı olan adamın acı içinde olduğunu gözlerinden anladı.
Bu beklenmedik cevap karşısında adaminda şaşırdığı belliydi.
Hızla ayağa kalkarak Ayla'yı kolundan tutarak cekiştirmeye başladı. Elindeki kitap yere düşen Ayla kolunu çeken adam tarafindan hastanenin çıkışında buldu kendini, içinden de kendini sorguluyordu adını bile bilmediği birinin peşinden gitmek ne kadar doğruydu? Aklina daha nice şeyler geldi ama o akıntıya kapılmış bir gemi gibi sürükleniyordu.
Sadece "nereye gidiyoruz"? Sözleri döküldü dilinden ama yanıtsız kaldı.
Apar topar bir taksiye atladılar, şoför ikisinide baştan aşağı süzdü.
"Nereye gideceksiniz"?
Ayla'nın hiç bilmediği bir adres verdi.
Arabaya sanki hüzün çökmüştü, Ayla ara ara adama bakıyordu ama bakışları donuktu hala camdan dışarıyı seyretmeye başladı. Uzun zaman sonra ilk defa disardaydı yanlarından hızla geçtikleri evler azalmaya gittikleri yer ıssızlaşmaya başlamıştı içten içe pişmandı belki ama bir tarafi da umursamiyordu.
Taksicinin sözleriyle kendine geldi.
"Geldik istediğiniz yere".
Arabadan inerek yürümeye başladılar daha doğrusu Ayla adamı takip ediyordu arada etrafına bakarak çok güzel yerdi gözünün aldığı her yer yemyeşildi, kuş sesleri etrafta yankilaniyordu, gökyüzü bütün maviliğiyle parliyordu, yer yer oturma bankaları mevcuttu. Hayatinda bu kadar güzel yer görmeyen Ayla'nın yüzünde tabiri yerinde ise güller açmaya başladı.
Deli gibi koşmak bu güzel yerin tadini cikarmak istedi ama önünde yürüyen adamın üzüntüsü buna engel oldu.
Adam Ayla'ya dönerek "bugün hayatimda belkide ilk defa eğlenmek istiyorum, hayatta her zaman yaşamanın yollarını aradım ama ama şimdi bak"! Bu son sözleri bağırarak söyledi ve cümlesini tamamlayamadi.
Ayla sebepsizce ağlamaya başlamıştı kendi de inanamiyordu buna.
Adam tekrar konuşmaya başladı " en son babamla gelmiştim buraya o kadar sene geçti ve ben ilk defa şimdi geliyorum hiç fırsatım olmamıştı ama bak her şey bizim elimizdeymiş" derken gözyaşları sel olup akiyordu akmıyor çağliyordu sanki!!
Içini dökene kadar ağladı, sakinleşince ayağa kalktı gözyaşlarını elinin tersiyle silip derin bir nefes aldı Ayla'ya dönerek "burdan nereye gitmek istersin"?  Dedi ve devam etti. "Bugün eğlendikten sonra hastaneye yatmak istiyorum eğer tek başıma gelmiş olsaydım kendime zarar verebilirdim benimle geldiğin için teşekkür ederim"!
Ayla bu adamın hayat hikayesini ve hastalığını merak etti ama dilinin ucuna gelen soruları bir kenara birakip
"Lunaparka gidelim en son lisede gitmiştim bende orada eğlenebiliriz bence."
Adam Ayla ile olan mesafeyi kapatarak elini uzattı "ben Emre"
İlk başta böyle olmasi lazımdı ama..."
Ayla hafif gulumseyip " bende Ayla memnun oldum"
Biraz önce ağlayan bu adam şimdi gülüyordu buruk bir gülüştü bu hayata tutunmak isteyen bir adamin çırpınışları vardı gözlerinde!
Geldikleri yoldan ilerlemeye başladılar.

Hastaneye gelen Burak ablasını aramasına rağmen bulamadı, her tarafa bahçeye odasin aklina gelen her yere bakti ama yoktu!
Başına bir şey geldiğini düşünerek hemen anne ve babasına haber verdi, bu arada hemşirelere ablasını sordu kimse bilmiyordu, sadece bir tanesi "en son bahçede kitap okuyordu" dedi. Kisa sürede gelen anne baba kazaya sebep verenlerin tekrar bir şey yapmasindan korkuyorlardı, kızlarına ulaşacak bir telefonu bile yoktu. Soluğu karakolda aldılar ama kayıp sayılması için belli bir sürenin geçmesi gerekiyordu, elleri boş dönen aile caresizce hastanede beklemeye başladı. Biliyorlardı ki Ayla habersiz gitmezdi asla!
...
Lunaparkta çocuklar gibi eğlenen bu iki genç her şeyi arkalarında bırakmış umursamaz bir halde günün tadını çıkarırken Ayla hızla Emre'ye dönerek elini ağzına götürüp gözlerini kocaman yaparak
" annemler annemlere haber vermedim kesin merak etmişlerdir nasil unuttum ben bunu"?
"Ne yapmalıyız benim telefonum yok senin var mı Emre"?
"Malesef benim de yok ama dur birinden isteyelim" diyerek yanlarindan gecen birine durumu anlattı.
Telefonun tuşlarına hızla basarak annesini aradı ama ne diyecekti annesine kafasini toplamaya çalıştı ama beyni durmuştu. Telefonu açan annesinin sesi kötü geliyordu Ayla suçluluk dolu bir sesle "anne"!
Sesi duyan Aynur Hanim "Ayla Ayla sen misin kızım nerdesin nasılsın"? gibi sorulari ard arda sıraladı.
Boğazını temizleyen Ayla "iyiyim anne dur sakin ol, sadece dışarıya çıktım gelince anlatırım ama izin ver biraz daha kalayım"?
Sakin olmaya çalışan Aynur hanim
" kızım biz öldük meraktan nasil böyle sorumsuzluk yaparsın, hemen gel yeteri kadar kaldin hem dışarda" diyerek kapattı telefonu.
Yüzünü buluşturan Ayla Emre'ye dönerek " hemen gelmemi söyledi"
Emre mahçup olmuştu bu durum karşısında sözlerine" kusura bakma benim yüzümden oldu."
Ayla pişman değildi ki tersine ilk defa böyle çılgınlık yapmıştı hiç olmadığı kadar da heyecanliydi ama buraya kadarmış diye geçirdi içinden.
" ben teşekkür ederim içimde saklı olan duyguları açığa çıkardın."
...
Bugün bütün tabular yıkılmış Emre senelerin acısını çıkarmıştı bir nevi. Ayla ise sorumlu bir kız olmanın verdiği yükü bugünlükte olsa bir kenara bırakmıştı, mutluluk bir insanin yüzünden okunurdu ama bu mutluluğu paylaşmak insanın hayatina da yüreğinide dokunurdu.
...
Saatler sonra yine hastane kapısından içeriye giriş yaptılar yan yana Ayla vereceği hesabı düşünürken Emre'yi ise yine düşüncelere dalmıştı Ayla'nın ona seslenmesiyle kendine geldi.
"İstersen ayrilalim bizimkiler baya kızgındır şimdi"
Emre " olmaz beraber anlatalım suçlu benim ne de olsa"
Ayla odasına doğru ilerleyip kapıyı açtı karşısında annesi, babası, kardeşleri ve Uraz vardı. Yavaşça içeri süzüldü bütün gözler Ayla da iken daha sonra iceriye giren Emre'ye çevrildi, kimse bir anlam veremiyordu tabii.
Ayla ve Emre yan yana bir suçlu gibi kenarda öylece bekliyorlardı bu arada Ayla'nın gözleri Uraz''daydı.
Uraz bir Emre'ye bir Ayla'ya baktı ama bu garip ve bir o kadar da soğuk olan ortami baba Yunus Bey bozdu.
"Ayla senden açıklama bekliyoruz bizi endişelendirdin farkindasin demi"?
Herkes kulak kesilmiş Ayla'nın açıklamasını bekliyordu ki araya Emre girdi.
" efendim benim suçum ben istedim benimle gelmesini" dedi.
Emre'nin sözlerini Ayla kesti babasının ters bir tepki vereceğini biliyordu çünkü.
"Hayir baba ben istediğim için gittim  çok sıkılmıştım" dedi.
Umduğu açıklamayı alamayan Yunus Bey "neyse şimdilik kapatalım yalnız olduğumuz zaman konusalim" dedi sonrada Emre'ye dönerek "seninle de sonra görüşeceğiz"
.... Emre gitmek için kapıdan çıkarken peşinden Ayla da çıktı "beni tekrar gormeye geleceksin demi"?
"Evet artik buradayim" diyerek uzaklaştı.
İçeri tekrar girdiğinde Uraz hala oturuyordu ....

Devam edecek :)

ZAMANSIZ MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin