Bölüm 10

402 14 12
                                    

Ayla'ya sinirlenen anne ve babası odadan dışarı çıktılar, sandalyede oturan Uraz ve yatakta oturan kardeşleri kalmıştı sadece; yavaşça boş olan sandalyeye oturdu. Gelecek soruları bekliyordu artik; derken kardeşleri kantine gitmek için odadan çıktılar. Şimdi ise oda da sadece Uraz ve Ayla vardı.
Aslında Ayla Uraz'ın onu yanlış anlaşmasından korktu sonuçta hiç bilmediği bir erkekle görmüştü bu yetmezmiş gibi onu babasına karşıda savunmuştu.
Uraz her zaman ki ciddi ses tonuyla açıklama gereği duymuş gibi anlattı.
"Ben seni görmek için gelmiştim yeni kitaplar getirmiştim ama senin olmadığını öğrenince ailenle seni bekledim. Aslinda Uraz da kendi içinde korktu çünkü Selin tekrar bir şey yaptı sandı neyse ki sağ saglim karşısındaydı hemde haftalardır yüzünde olmayan bir işiltiyla. Tabi birde bilinmeyen bir şahıs vardı ama soramazdi hakkı yoktu yanlış anlaşilabilirdi.
Ayla " nereden başlayacağımı bilmiyorum ama benim için unutulmazdı" sözlerini bitirmeden Uraz sözünü kesti "bana açıklama yapmak zorunda degilsin."
Bu söz karşısında Ayla kelimelerin ne denli insanı yaraladığını bir kez daha hatirladi Uraz sayesinde neden bu kadar mesafeliydi ki oysaki haftalardır geliyordu ziyaretine.
Elindeki kitaplari yatağın üstüne koyan Uraz gitmek için kapıya yöneldi, Ayla sus pus olmuş arkası dönük olan Uraz'a bakıyordu; biran da tekrar yüzünü Ayla'ya dönen Uraz
"O adami nerden taniyorsun? Bütün gün ne yaptınız ki unutulmaz bir gün oldu senin için" beklenmedik bu çıkış karşısında Ayla şaşkın bakakaldı, sorulan sorularına yanıt almak gibi bir derdi yoktu Uraz'ın kapıyı çekerek çıktı odadan. Arkasinda bıraktığı Ayla sertçe çekilen kapıya bakiyordu, bu sözlere bir anlam veremedi aslında.
Bütün gün gezmekle vücudu bitap düşmüştü kendini yatağına bıraktı, sağ tarafına döndü aklına Emre geldi bugün birlikte yaşadıkları, burukta olsa mutlu oldukları gün.
Sol tarafına döndü bu sefer aklına Uraz geldi odaya girdiğinde ki yüz ifadesi ve giderken soyledikleri; soylediklerine nasil bir anlam yükleyebilirdi. Düşünmekten vazgeçip sırt üstü tavanı izlemeye devam etti bir süre sonra da gözleri yavaşça kapandı.
...
Sabah odasındaki sesler uyanmasina neden olmuştu annesi telefonda konuşuyordu, Ayla yatağında doğrularak annesinin telefon konuşmasının bitmesini bekledi.
Telefonu kapatan annesi hala kızgın olduğu belli olan yüz hatlariyla yatağın yaninda ki sandalyeye oturdu.
"Sana hala kızgınım bana dün neler olduğunu anlat bakalim"
Ayla olan biten her şeyi olduğu gibi anlattı tabii biraz değiştirerek. Annesi tatmin olmuşa benzemesede
" kesinlikle bir daha böyle bir şey yapmak yok" derken ses tonu biraz yüksek çıkmıştı.
Başını önüne eğen Ayla üzgündü ve "özür dilerim suçluyum ama bir daha olmayacak" dedi. Annesi kızına sarılarak arada ki kırgınlık son buldu.
...
Biran önce bahçeye çıkmak için sabırsızdı sebebi tabi ki de Emre'ydi, dün anlatmadığı hastalığını belki bugün anlatabilirdi. Anlatmasa bile ona destek olmak istiyordu, geçici olan bu dünya da insanların bir umuda ihtiyacı vardı; yaralarina derman olanasa bile acısını paylasmak istedi. Hastane koridorunda bahçeye cikmak için yol alırken masanın üstünde dünkü okuyup bitirdiği kitabı gördü, giderken düşürmüştü hatirladi; gözü gibi baktığı kitap orada öylece duruyordu tuhaf bir duygu hissetti sanki onu terkedip gitmiş gibi bir duyguydu. Alıp bağrına bastı ve geçip her zaman ki oturduğu banka yerleşti, gözü birini ariyordu dün hangi katta hangi odada olduğunu bile sormadigi için üzüldü. Karşıdan gelen adam yüzünde gülümseme oluşturdu, Emre dünkü halinden daha iyi durumdaydı emin adimlarla Ayla'ya yaklaşıp yanına oturdu. Gözlerini kaçırıyordu Ayla'dan sonuçta dün gözlerinin önünde ağlamıştı o hallerine gören kişi karşısındaydı, nereden başlayacağını nasil açıklayacağını bilmiyordu kesin bir açıklama bekliyordu Ayla!
Onun bu halini anlayan Ayla " bana açıklama yapmak zorunda degilsin ne zaman anlatmak istersen dinlerim ama seni" dedi.
Duyduğu bu sözler birazda olsa Emre'nin rahatlamasini sağlamıştı sakin bir sesle" teşekkür ederim"diyebildi. Koyu bir sohbet başladı aralarinda.
...

Hastanede gecmek bilmeyen haftalar Ayla'nın Emre ile tanışmasiyla hızla akar olmuştu, Emre hakkinda bir çok şey öğrenmişti Ayla; aralarinda ki muhabbet ilerledikçe Emre'nin anlatmaya çekindikleri ortaya çıkmıştı.
Emre küçük yaşta babasini kaybetmiş, annesi ve bir kiz kardeşinin sorumluluğunu üstüne almış hem çalışıp hem okumuş hayatta bütün zorluklara göğüs germiş. Her zaman yaşamın ona getirdiği acılara rağmen ayakta kalmıştı ama hastanede yapılan tetkikler sonucu kanser olduğunu öğrenmişti. Hastalığı erken teşhis olduğu için tedavisi mümkündü onu daha da zorlu bir süreç bekliyordu tabii.
Annesinden ve kardeşinden hastalığını gizleyerek tedavi olmaya gelmişti, ilk hastalığını duyduğunda dünyası başına yıkılmış çaresizlik içinde yaşama tutunmak için annesi ve kardeşi için buradaydı. Bu duydukları karşısında Ayla onu ziyerete neden kimsenin gelmediğini anladı bu hayat hikayesi onu cok etkiledi kimsesi olmayan bu adama elinden geldiği kadar yardımcı olmaya gönüllüdü. Hayat dolu olan Emre onu ilk gördüğü gün öğrenmiş hastalığını; onun şoku ve korkusu içinde yaninda Ayla ile babası ile küçükken gittikleri yeri görmek istemişti belki acılarım hafifler diye.
İkisini ortak yanida öğretmen olmalarıydı. Tedavisine hemen başlanan Emre Ayla'nın da desteği ile bitip tükenen umudu tekrardan yeşermişti.
...
Bugün Ayla'nın Emre'ye bir surprizi vardı, yarin taburcu oluyordu hastaneden gitmeden Emre'yi mutlu edebilmek için hazırlıkları yapıp onu hastane bahçesinde beklemeye başladı. Merdivenlerden inen Emre'nin yüzü tedavisinin vermiş olduğu yorgunlukla solgundu, kurumuş dudaklari, giden yanaklarinin alliğı, göz alti morluklari vardı ama yaşamak isteyen bir Emre de bütün bunlara meydan okuyordu. Görüntüsünün aksine neşeli olmaya çalışarak Ayla'nın elindeki malzemelere baktı.
"Bunlar ne"? Dedi.
"Ayla" uçurtma yapalım istedim, uçar mı bilmiyorum ama denmekte fayda var demi"? Sozleriyle karşılık verdi.
Tebessüm eden Emre 'nin çehresi daha da açıldı dişleri göründü.
İstediği cevabı almıştı Ayla hemen yapmaya başladılar, çevredekiler onları seyrediyorlardı onlar ise kendilerini kaptırmış kimseyi görmüyordu gözleri.
Bir süre sonra biten uçurtma uçurmak için hazırdı, Ayla bir kağıt Emre'ye bir kağıtta kendine alarak
"Buna istediğin her şeyi yazabilirsin uçurtmaya asacağiz"
Ikiside bir şeyler karaladi, bu sırada hastane bahçesin daha da kalabaliklaşmıştı. Göklere çıkan uçurtma halinden memnun şekilde süzülüyordu, bu an bu mutluluk paha biçilemezdi bütün hastane uçurtmayı izlerken yüzlerinde oluşan gülücükler hayatta hala güzel şeyler olduğunun kanıtıydı...
Emre'nin gülen gözlerine baktı amacına ulaşmış olmanın verdiği mutlulukla uçurtma gibi havalara açabilirdi şu an o bunları düşünürken kalabalıkta gördüğü tanıdık bir yüz dikkatini çekti, olan biteni izleyen Uraz gözlerini ayırmadan Ayla'ya bakıyordu.
Suç üstü yakalanmış gibi emre'den biraz uzaklaştı Ayla, kalabalikta yavas yavaş dağiliyordu eline uçurtmayı alan Emre Ayla'ya yaklaşarak " bu cok guzeldi" dedi sesinden sevinci anlaşılıyordu. Ayla'nın bir yöne baktığını farkedince oda o tarafa baktı, gördü ki geçen Ayla'nın odasında ki adamdı kim olduğunu bilmiyordu ama ortamdan dolayı garip hissetti. Ayla Emre'ye dönerek " uçurtma sende kalsın senin içindi zaten benim şimdi gitmem lazım, senin yanina uğrarım ben"dedi.
Emre onaylar şeklinde kafasını salladi giden Ayla'nın arkasından bakarken Uraz ile göz göze geldi.
"Ne kadar soğuk birisi "diye gecirdi.
...
Şimdi koridorda Uraz ve Ayla odasina yol alırken bu ara sık sık ziyaret gelen Uraz çoğu zaman odasinda bulmadığı Ayla'nın kiminle vakit geçirdiğini öğrenmişti neden bilmiyordu ama kötü hissetti kendini bir boşlukta gibi odanin kapısından içeri girerken, ve ona daha önce sorduğu sorular geldi aklina yüzü kızardı. Nasil sormuştu biran da sandalyeye oturdu kafasını ellerine indirdi.
Ayla ise Uraz'ı izliyordu acaba yanlış mi anladi diye Emre ile beni öyle görünce, nasil anlatabilirdi sadece arkadaş olduklarını.
İkiside düşünce içinde bakışları buluştu Uraz oturduğu yerden kalkarak Ayla'ya yaklaşıp dağınık olan saçlarını düzeltti. Ayla'nın kalbi o kadar hızlı atiyordu ki Uraz bile duyabilirdi.
O kadar yakınlardı ki ve Uraz uzaklaşacağa da benzemiyordu. İkisinin de biraz önce düşündükleri uçup gitmişti tıpkı uçurtma gibi hic biri umurlarında değildi. İlk defa bu kadar yakın ve mesafesizlerdi ve bu yakınlık Uraz sayesinde olmuştu.
Belki de bu Uraz'ın Ayla'ya attığı ilk adımdı....

Devam edecek :)

ZAMANSIZ MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin