"Sana teslim olmak benim özgürlüğümdür.
Bendeki AŞK anlayışı işte budur...
Gözlerini açtığında hastanede olduğunu fark edince panikledi ilk işi saate bakmak oldu, sandalyeden ayağa kalktı Emre yoktu etrafa göz gezdirmeye başladı. Banyoya baktı orada da yoktu içinden "nereye gider ki bu saatte" derken bahçe aklına geldi, bahçeye yöneltti adımlarını geçtiği koridorlarda derin sessizlik mevcuttu ama arada duyduğu iniltiler çekilen acının ne denli büyük olduğunun kanıtıydı.
Geçerken kafasını uzatıp baktığı odalarda hasta yatağında, yakını diye tahmin ettiği kişi ise başucunda büyük fedakarlıkla sevgiyi göstermenin başka yolunu dile getiriyorlardı.
Koridordaki loş ışık yanıp sönen bazı lambalarda dahil olmaz üzere olduğundan fazla karanlık ve kasvetli hale getiriyordu hastaneyi, bilerek yavaşlattığı yürüyüşünü sesin geldiği odaya verdi dikkatini girip girmemekte yaşadığı kısa tereddüdü kenara bırakarak içeriye girdi.
Yatağında yatan tahmini elli elli beş yaşında olan bir teyzeydi, oda da teyzeden başka kimse yoktu görünüşe göre; giren kıza şaşkın şekilde bakan teyze dikkatlice baktıktan sonra konuşmaya başladı " kızım neden hiç gelmiyorsun özledim seni " dedi.
Ayla etrafına bakındı acaba başka birisine mi diyor diye ama kimseler yoktu, bir iki adım daha yaklaştı teyzeye "pardon ben kızınız değilim yanılıyorsunuz sanırım"derken gülümsedi.
Duyduğu sözler hoşuna gitmediği belli olan teyze kaşlarını çatarak " geldin ya önemli olan o" dedi.
Aklı karışan Ayla bir şeyin yanlış olduğunun farkına vardı sesini çıkarmamaya karar verdi. O sırada elinde ilaçlarla içeriye hemşire girdi. Yaşlı teyze hemşireye Aylayı işaret ederek "bak kızım geldi "dedi. Bakışlarını Aylaya çeviren hemşire doğru mu der gibi baktı Aylaya.
Açıklama gereği duyan Ayla "Ben ses duyduğum için girdim içeriye ama kızı olduğumu söyledi" dedi.
Durumu anlayan hemşire teyzenin alzheimer hastası olduğunu yavaş yavaş herkesi her şeyi unuttuğunu anlattı, tek kız çocuğuna sahipti, kızının onu hastaneye yatırdığını önceden ara ara gelse de son zamanlarda gelmediğini söyledi hemşire.
Duyduklarından sonra üzüntüye kapıldı, hastane odasında tek başına anılarını yavaş yavaş unutarak günlerini dolduruyordu. Akan göz yaşlarını silip Teyzenin elini tuttu "merak etme daha sık geleceğim yanına "dedi. Asık suratı gülmeye başlayan teyze başını sallayarak onayladı.
Hastane girişinde öylece oturan Emre dışarıyı seyrediyordu, yanına oturana kadar fark etmedi Aylayı, "uyandın demek baya yorgundun sanırım" dedi.
Haylazca gülen Ayla "gerçekten iyi uyumuşum" göz göze geldiği Emre ile gülmeye başladılar,
Elinde tuttuğu hırkayı Emre'nin omuzlarına bıraktı "neden kendine dikkat etmiyorsun, biliyorsun her zaman yanında olamam"dedi.
Omuzundaki hırkaya baktı Emre ancak bir kadın bu kadar ince düşünebilir diye geçirdi aklından, adını koyamadığı duygular yine hücum etmişti kalbine Aylaya bakarken kısık sesle"teşekkür ederim beni düşündüğün için"dedi.
Emreyi fazla yorduğunu düşünen Ayla "odana gidelim istersen dinlen sende" dedi ayağa kalktığı sırada elini tutan Emre kendine çekerek "biliyorum geç oldu ama biraz daha kalsan olmaz mı?" sorusunu sordu.
İstemsizce eline kaydı gözü diğer eliyle saçını düzelterek tekrardan oturdu.
Biraz önce yaptığı hareket Emre içinde beklenmedikti, bugün yeterince çelişki yaşamıştı zaten içinde birde elini tutmaya ne gerek vardı; hem ritmi değişen kalbi, titreyen sesi ele veriyordu kendisini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ MUTLULUK
RomansaKadın, bütün içtenliğiyle teşekkür etti, elinden sadece bu kadarı geliyordu. Şuan o kadar minnettardı ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Yalnız değildi "O" kişi onunla birlikteydi. Acılarını olmasa bile yalnızlığını paylaşıyordu.Başka bir şey istemi...