Her şey normaldi evde kimse yokluğunu fark etmemişti herkes Uraz'la birlikte olduğunu sanıyordu, tek sorun Uraz'a yapması gereken açıklamaydı onuda bugün halletmesi lazımdı o yüzden çok bekletmemek adına hazırlanıp evden çıktı.
Her zamankinden daha güleç yüzle kapıyı çaldı, ama ne yapsa da Uraz'ın yüzünü güldüremedi.
Dün yaşanan olayı nasıl o hale geldiklerini anlatmaya başladı, pür dikkat dinleyen Uraz ""evet bekliyorum!!!" diyen yüz ifadesiyle dinledi.
Yaptıkları kazadan dolayı tekrardan bir araya geldiklerini sonrasında kendisini kötü hissedince kucağına aldığını söyledi. Anlatınca çok basitmiş gibi görünüyordu ama Uraz birazcık farklı düşünüyordu. Bazı ayrıntılara takılıp soru sordu Ayla sorunsuzca cevapladı hepsini sonrasında kendi aklına takılan soruyu sordu "peki beni kim takip ediyor da sana resimleri gönderdi hemde telefonuna!!!"dedi.
Bu ayrıntıyı kendide yeni fark etmişti kimseye zararı yoktu kim ondan ne isterdi ki? bunun gibi ve dahası korkmasına neden olurken Uraz'a sokulup sarıldı.
Sorunun cevabı vardı aslında ama bunu sadece Uraz biliyordu şimdilik gizli kalması gerekiyordu, ne de olsa Selin kolayca pes etmeyen birisiydi ve onun tuzağına düşmesine ramak kalmıştı.
...
Geçmeyen kızgınlığı tırnaklarını yemeye başlamasıyla devam etti, yolunda gitmeyen planları canını sıkmaya yetiyorken bir de Demir çıkmıştı. Sabah ki duygusallığı ve nemli gözleri ilk tanıştıkları zamanı hatırlatmıştı. Kendisini terk eden annesini bekleyen o hüzünlü çocuktu, zayıf tarafı ağır basmasına rağmen büyüdükçe eline silah aldıkça değiştiğini sanmıştı. Ama yine kendisini şaşırtmayı başardı. Seneler önce korkup uzaklaştığı Demir, bu sefer kötü diye Selin'den kaçıyordu.
İkinci planı devreye soktu yeni resimler göndererek huzurlarını biraz daha bozmak istedi, istedi ki Uraz kuşku içerisinde kalsın.
...
Issız, sessiz ve bir o kadar da karanlık olan odasında medet umduğu kadını getirdi aklına gerçi uzun zaman önce hep aklındaydı ama artık onun yerini boşluk almıştı, o an istedi ki biri olsa da içini döksün ya da sessizliğinde boğulsun... Akşam olmak üzere kendini dışarı attı. Derman olmayan yaralarını gecenin çığlıklarında bastırmayı denedi. Kuytu sokakta kendine miyavlayan bir kedi takıldı gözüne, belli ki açtı bacaklarına sürünen kediyi elleri arasına aldı ama ona verebilecek bir şeyi yoktu.
Kucağına alıp götürmeye karar verdiğinde, bir elinde çöp poşeti diğer elinde ise bir kase süt vardı, Demir'e yaklaşırken gözü kedide idi. Mesafesini koruyarak kaseyi yere bıraktı Demir'in kucağında olan kedi atlayıp sütü içmeye başlamıştı bile...
Başıyla selam veren kadın zarif ellere sahipti ilk dikkatini çeken onlar olmuştu, sonrasında çehresine yayılan tebessümü gördü, yanından uzaklaşıp elindeki poşeti konteynere attı. Kediyi seyreden Demir'e seslendi "yoksa onu götürecek misin?"
Konuşmayan Demir kafasını hayır anlamında salladı, ikisi de kediye bakıyordu ve nihayet kasedeki süt bitmişti kadın hareketlenip kaseyi eline aldı asık suratlı Demir'e "iyi akşamlar" dedi ve geldiği yoldan tekrar gitti.
Bir süre oturdu kedi kucağında rahat gözüküyordu karanlık çöken bu sokakta devam eden hayatı hatırladı. Üzüntü duymasına rağmen acıkan karnı bunun kanıtıydı, ne olursa olsun insani yönü onu ayakta tutuyordu. Kediyi kenara bırakıp karnını doyurmaya gitti. Bir kaç saat öncesine kadar daha iyiydi.
"Bugün kelimelerden yana değildi, mutsuzluğunu sükutun da gizlemişti."
...
Uzun ve yorucu hastane hayatı Emre için artık son bulmuştu, savaştığı hastalığını yenerek hastaneden taburcu oluyordu. Bir kaç parça önemli eşyalarını çantasına yerleştirirken kendine burasını hatırlatacak hiçbir şeyi yanına almamayı tercih etti. son kez baktığı odasının penceresinden bütün ihtişamıyla parlayan güneşe baktı, geçirdiği son gecede heyecandan uyuyamamıştı Emre o yüzden hafiften yanan gözlerini ufaladı.
Yalnız geldiği bu hastaneden tekrardan yalnız gidiyordu geçirdiği her gün gözlerinin önünden geçerken anılarında ki Ayla'ya takılı kaldı aklı...
Doktoru kontrollerini aksatmaması için sıkı sıkıya tembihledi ve gurur duyduğu Emre'ye sarıldı. Sonuçta ikinci bir şansı hak etmişti giderken arkasından yüksek sesle "unutma ilkinden daha güzel bir hayat yaşamalısın!!!!"dedi.
Bahçe kapısından çıkınca omuzlarındaki ağır yükleri de arkasında bırakmıştı nihayet, gülen gözleri daha bi' kısıldı. Aheste aheste adımladığı yolların nereye götürdüğünü bilmiyordu. İlk günden fazla yüklendiği vücudu ona durması gerektiğini söylüyordu. Soluklanmak için girdiği bir kafede hararetini alacak bir şey içti. Kapalı olan telefonunu açıp kenara bıraktı, üst üste gelen bildirimleri kontrol etmeye başladı. Çoğu annesi ve kardeşinden gelen mesaj yada arama kaydıydı.
Burnunda tüten annesini ve kardeşini gönül rahatlığıyla arayabilirdi ne de olsa onları artık yalnızlığa terk etmeyecekti. Yeni yeni büyümeye başlayan saçlarında gezdirdi ellerini sonrasında annesini arayıp hal hatır sordu. Annesi gönül koymuştu Emre'ye hayırsızlığından dem vurdu bir süre ama ana yüreği işte kıyamazdı ki evladına.. İlk göz ağrısına...
Konuşma bittikten sonra ne yapması gerektiğini düşünmeye koyuldu kendine bir yol çizmeliydi kendisini toparlayıp annesinin karşısına öyle çıkmalıydı. Hesabındaki para suyunu çekmek üzereydi öncelikle iş bulup çalışması lazımdı. Hayatın bu telaşesini bile özlediğini fark etti hafif tebessümle simasını taçlandırdı.
...
Uraz'ın odasına girip dolabından üstüne bir şey geçirdi o sırada üst raftaki kutu ilişti gözüne, anlık ettiği tereddüdü bir kenara bırakıp elini yere indirdi. İçeri giren Uraz biraz tedirgin şekilde yanına geldi. Ayla ,üstündekini göstererek "üşüdüm"dedi. Rahatlayan Uraz elinden tuttuğu Aylayı diğer odaya götürdü, sıcak çay ile birlikte eskilere daldılar.
Çantasın da getirdiği kalın defteri utanarak çıkardı Ayla, göğsüne bastırdığı defterin rast gele bir tanesini açtı. Karaladığı yazıyı bir çırpıda okudu, ne kadar utanç verici olduğunu düşündü.
Sayfaları çevirmeye devam ederken bir kaç mektup eline geldi ve Uraz'a uzattı, tek hamlede alan Uraz okumak için sabırsızlanıyordu. Önce gözüne tarih çarptı çok önce yazılmıştı, kafasını kaldırıp Ayla'ya baktı elleriyle gözlerini kapatan Ayla okumasını bekliyordu.
Daha fazla dayanamadı ve "okulda sana yazdığım mektuplardan bir kaçı, sana yazdığım ama veremediğim mektuplar..." dedi.
Kısa süren sessizlikte gözleri birbirleriyle buluştu, ve Uraz konuşmaya başladı.
"Sanırım bir tanesini okumuştum!"dedi.
"Nasıl olur bu" diye hafifçe yerinden kımıldadı Ayla.
Geçen senelerden sonra bile hala hatırlıyordu yazılanları, yerde bulduğu kağıt parçasını aldığında ismini görünce okuyuvermişti. Uzun süre kimin yazdığını bulmaya çalıştıktan sonra umudunu yitirmişti.
Devam edecek :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ MUTLULUK
RomanceKadın, bütün içtenliğiyle teşekkür etti, elinden sadece bu kadarı geliyordu. Şuan o kadar minnettardı ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Yalnız değildi "O" kişi onunla birlikteydi. Acılarını olmasa bile yalnızlığını paylaşıyordu.Başka bir şey istemi...