Her yeni başlangıç bir umuttur,
Birini sevmek, sevilmek ve
birine güvenmek için...
Uraz'ın kollarından ayrıldığında aklı telefonuna gelen mesajda idi ama ne yeri nede zamanıydı şuan, masanın üstünde duran telefonu yok sayıp Uraz'la birlikte içeriye girdi.
Yan yana oturan ikili biraz önce mutfakta sorulan soruları unutup ellerini birbirlerine iyice kenetlediler. Gecenin ilerleyen saatlerinde Uraz, Yunus Beyden izin istedi Ayla'yı dışarıya çıkarmak için. Sevecen baba "tabi ki de kızımda istiyorsa ama"dedi.
Başını onaylar şekilde sallayan Ayla "hemen geliriz baba"deyip üstüne montunu geçirdi, kapıdan el ele çıktılar. Bu soğuk havada tek sıcak olan Uraz'ın elleriydi, bırakmak istemediği bozulacak diye korktuğu mutluluktu; liseden beri tanıdığı bu adamın sonraki yılları hakkında pek bildiği yoktu, aslında hiç bahsetmemişti. Yol boyunca dalgın olan Ayla Uraz'ın açtığı konulara yarım ağızla karşılık verdi.
Bu tavırları Uraz'ın da dikkatinden kaçmamıştı, yan koltuğa uzanıp Ayla'nın elini tuttu; "neyin var? akşamdan beri dalgınsın"dedi.
"Senin hakkında bilmediğim çok şey var diye düşünüyorum"diye cevap verdi Ayla
Uraz rahat şekilde "o zaman sor ne bilmek istiyorsun?"dedi.Böyle ufak tefek şeylerin aralarını bozmasını istemiyordu. Ne de olsa beraber yaşlanmak istediği kadındı.
O gece Ayla sordu Uraz yanıtladı soruları ama bir soru vardı ki Ayla'nın dilinin ucuna gelip giden.. sıcak içeceklerini yudumlarken "peki sevgilin oldu mu?"dedi. Bu da soru muydu? şimdi tabi ki olmuştur ama merak ediyordu işte, kendinden önce nasıl biriyle birlikte olduğunu.
Uraz elindeki bardağı masaya yavaşça bıraktı, "Evet oldu, üniversite birde tanıdım ama uzun sürmedi"..dedi.. sonrasında pencereden uzakları seyretmeye başladı, belkide "O" kadını düşündü o kısa zamanda...
....
Kapıyı şiddetle vurdu bu ikinci vuruşuydu ama açılmayacak gibiydi, oysa evde olduğuna da emindi kapıda arabası duruyordu çünkü. Siyah takımlı adamlarda etrafta gözükmüyordu. son çare telefonundan aradı. Son buluşmalarında sil dese de silmemişti numarasını. Defalarca çalan telefona cevap veren yoktu yani sonuç yine hüsrandı.
Dayanamadı eline kocaman bir taş parçası aldı, var gücüyle camlardan birine fırlattı, anında tuzla buz olan camın sesleri işitildi biraz sonra. Geriye çekilip beklemeye koyuldu.Kırık camdan başını uzatan adam ona bakıyordu. İşte yanılmıyordu..Orada öylece dikiliyordu. Demir Alsancak...
Perdeleri kapalı odasında günleri geçiyordu, herkesle bağını koparmış adamlarının işine son vermişti, Saç sakal birbirine girmiş vaziyette yalnızlığa gömülmüştü.
Önceleri sık sık kapısına gelen Selin sonraları aralıklarla bu gelişlerini sürdürmüş olsa da, Sonuçsuz kalan çabasından vazgeçmişti. Her kapı çaldığında kendiyle dövüşen Demir ise sonuna kadar direnerek gardını indirmemişti.
Ulaşmak isteyen her yolu denerdi, Ayla gibi!! ama Selin Ayla değildi!!! Aşağıdan kendine bakan kadın amacına ulaşmıştı.
Yüksek sesle "Seninle konuşmam lazım aç kapıyı"diye bağırdı.
Demir "konuşacak ne kaldı, bence gitsen iyi olur"dedi.
"peki o zaman sen açana kadar bütün camlarını kırarım bende "diye kaşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ MUTLULUK
RomantizmKadın, bütün içtenliğiyle teşekkür etti, elinden sadece bu kadarı geliyordu. Şuan o kadar minnettardı ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Yalnız değildi "O" kişi onunla birlikteydi. Acılarını olmasa bile yalnızlığını paylaşıyordu.Başka bir şey istemi...