Hastanenin lavabosunda kendine çeki düzen veren Uraz'ın yüzü bembeyaz olmuştu, tekrar tekrar mesajı okuduktan sonra telefonu cebine koyup kafasındaki düşüncelere bir dur diyerek acılı ailenin yanına geldi.
Nasıl durabilirdi ki yanlarında kızları onun yüzünden bu haldeydi suçluluk duygusuyla baş edemeyerek aile ile vedalaşarak tekrar gelecegini belirtip ayrildi. Dışarıya zor attı kendini sanki icerde nefesi kesilmiş elini kolunu koyacak yeri şaşırmıştı. Etraflica düşünüp harekete geçmeye karar verdi. Öncelikle telefonu cebinden çıkarıp rehberden bir numaraya mesaj attı.
"Hemen buluşmamız lazım göndereceğim adrese gel."
Telefonu cebine koyup arabasina atlayarak buluşma yerine gitmek için yola koyuldu.
Hastanede ise hala durum ayniydi Ayla hala yoğun bakimda ailesi ise duaları ile onun yanındaydı. Haberi alan yakınlar telefonla aramaya başlamışlardı bile biri susuyor diğeri çalıyordu. Bazıları ise hastaneye gelmeye başlamıştı. İlk olarak Ayla'nın yakın arkadaşları haberi duyar duymaz soluğu hastanede almışlardı. Gözlerde korku, yürekleri yangın yeri bir şekilde Ayla'ya gelmişlerdi. Hepsinde ayni soru aynı korku mevcuttu.
Ameliyatin iyi geçtiğini duyunca derin nefes alıp Aynur Hanim ve Yunus Beye teselli verdiler, ellerinden de başka bir şey gelmiyordu zaten.
....
Uraz ne kadar sakin görünmeye çalışsada sinirliydi, masada oturmuş kendisine doğru gelen kişiye sert bakışlarını gönderdi.
Masaya yaklaşan sarışın kız cok sakin ve yüzünde gülümseme ile Uraz'ın karşısına oturdu.
İsmi Selin olan bu kız sanki zafer kazanmış edayla " sevgilin nasıl iyi mi?diye sordu".
Uraz sesini yükselterek "ne sevgilisi nereden çıkarttın bunu" sadece ortağimizin kızı o kadar!"
Selin sesi biraz titreyerek " ama sizi yemek yerken gördüm hem sen ben defalarca kez sevgilin mi diye sorduğum da sende evet dedin!"
Şimdi anlamıştı Uraz o an kurtulmak için söylediği yalan hiç suçu olmayan bir insana zarar vermişti.
Derin nefes aldi ve " ben sadece senden kurtulmak için yalan söyledim tamam mi? Ama sen her şeyi mahvettin, nasil bir insanın canına kıyabilirsin?"
Uraz'ın bu sözleri karşısında yaptığı yanlış kafasına dank etmişti. Kız da şaşkındı hayatında yapmadığı bir şey yapmıştı amacı öldürmek degildi zaten ama aptal adam olaylarin buyumesine sebep olmuştu.
İçini korku kapladı gözlerinden okunuyordu karşısındaki adamın canını yakmak istemişti oysaki. Bu sefer titreyen bir ses tonuyla
Yaşıyor demi? Dedi.
Uraz selin'in açığını yakaladığına sevindi bu onun için bir artiydi onu bu şekilde durdurabilirdi.
Ses tonunu ciddileştirerek
"Başın büyük belada istesem seni şimdi polise şikayet edebilirim ister misin" ?
Bu olaya sebep olan Selin nedense Uraz'ın önünde süt dökmüş kediye dönmüştü kısa süre yaşadığı kıskançlık ona pahaliya mal olacaktı.
"Bak Uraz biliyorsun benden ayrildin ama ben hala seviyorum seni, kimseylede görmeye tahammül edemiyorum ama bir daha böyle bir şey yapmayacağım" Uraz amacına ulaşmıştı selin avucunun içindeydi, ağır sözlerini söylemeye devam etti.
"Seni hiç sevmedim zaten anliyor musun? ama sen hala peşimdesin bunun aşk olmadığını sende biliyorsun diretme artik! "
Selin defalarca kez duysada bir kez daha duymak kalbini paramparça etmişti, gözünden bir damla yaş düştü. Karşısında oturan adam bütün duygularını öldürmüştü, bir zamanlar sevdiği adama karşı belki aşk değildi bu ama onun da mutsuz olmasını istiyordu; ayni duygulari tatmasini, kalbi ve duygulari olmayan bu adamın çaresizlik içinde kıvranışını görmek istiyordu.
Oturduğu masadan şiddetle kalkan Uraz "sakın bir daha işime burnunu sokma!? Diyerek uzaklaştı.
Masada öylece kalmıştı Selin bir insanın canını almak düşüncesi onu kahretti yoksa "babam gibi acimasiz bir insan mı oluyorum?" dedi.
...
Kazadan sonra üç dört gün geçmişti Uraz ara ara hastaneye uğradı ama suçlu hissediyordu kendini. Neyse ki kimse onun yüzünden olduğunu bilmiyordu ve olay büyümeden kapanacakti.
....
Hastane koridorunda otururken bir haber geldi "Ayla kendine geldi, gözlerini açtı." Herkesin yüzünde güller açtı, yorgun olan bedenlerine inat ayağa kalkarak Ayla'yı görmek için harekete geçtiler.
Doktor sadece bir kişi görebilir dediğinde: Yunus Bey ve Aynur hanim bakistilar. İkiside istiyordu görmeyi ama Yunus Bey " sen gör bir dahakine ben girerim" diyerek kafasını salladi.
Yüzü gülen Aynur anne sabırsızdı kızını görmek için. Hazırlıklar yapıldı ve içeriye girdi. Yanaklarindan süzülen yaşlar mutluluktandi bu sefer, yavaş yavaş yaklaştı yavrusuna usulca elini tuttu, yüzüne bakti.
Kısa bir an için gözünü açan Ayla tekrar kapadı. Dışarı çıktığında Aynur Hanim eşine sarılarak mutluluğunu göstermiş oldu.
Kötü haberin tez yayıldığı gibi iyi haberde aynı hızda yayıldı, haberi alan Uraz da derin bir nefes aldı yükü birazda olsa hafiflemiş hissetti, kocaman bir gül buketi yaptirarak hastaneye gitmeli ve sevinclerini paylasmaliyim dedi.
Hastanede bayram havasi vardı, Ayla'nın arkadaşları bazı akrabaları hepsi Ayla için gelmişti. Doktorda guzel haberler vermişti kısa sürede sağlığına kavuşacaktı Ayla.
...
Ayla gözlerini açmıştı etrafa dikkatlice bakmaya çalıştı ama vücudunun her yeri ağrıyordu. Nerede olduğunu anlamaya çalıştı hastanedeydi evet ama bir an tereddüt etti neden burada olduğunu düşündü biraz sonra yaşadıkları geldi gözünün önüne; kalbi hızlı atmaya başladı ağrıyan başı daha da ağrımaya başladı. Düşünmek bile aci veriyordu arabanın carpma ani içini ürpertiyordu, kendini tekrardan uykunun kollarina bıraktı bedeni yorgundu, olanlari tekrar düşünmek ona Ayla'ya iyi gelmedi.
....Günler geçti Ayla yavaş yavaş topladı kendini, herkes ziyarete geliyordu en çok arkadaşları geldiğinde ortam şenleniyordu ve Ayla her gün daha da iyi hissediyordu kendini.
Sadece gözü hep bir kişiyi ariyordu "Uraz" uyandığından beri görmemişti acaba hiç gelmemiş miydi?
Kimseye de soramiyordu!
Annesi bir an olsun yanindan ayrilmiyordu, babasi da ayni şekilde. Kardeşleri ara ara eve gidip tekrar geliyorlardi. Ayla yaşadığına ve böyle bir aileye sahip olduğu için şükretti ailesinin kiymetini birkez daha anladi telefon sesiyle kendine geldi.
Sandalyede oturan babasinin telefonu çalyordu, eline aldığı telefonu " efendim Uraz " diyerek cevap verdi. Kisa bir konusma sonrasi kapatti. "Ayla'ya dönerek sen yogun bakimdayken sürekli geldi, şimdi şirkette işler karışık gelemiyor ama her gün arayip soruyor seni" dedi. Ve ekledi cok efendi bir çocuk bizi hic yalnız bırakmadı.
Günlerdir duymak istediği cevabi almıştı yüzü hafif kızarmış bakışlarını önüne cevirerek dudaklarini ısırdı. Ayla'nın yüzü daha bir gülüyordu, onu görmek istiyordu eğer ölseydi onu bir daha göremeyecekti ama "O" yaşıyordu ve artık harekete gecmeliydi. Ama nasıl?
Sorusu yine cevapsız kalmıştı her zaman ki gibi... Derin bir sessizliğe gömüldü içinden şunları geçirdi"Hani bazen sevdiğimizi anlamamiz için önce kaybetmemiz gerekir ya iste bu da öyleydi. Ne kadar seversek sevelim hayatin telaşı içinde değer verdiklerimizi bile unutabiliyoruz. Oysa ki bilsek ki ölüm bizlere şah damarımızdan bile daha yakin yine de böyle davranir miyiz acaba? Sevgi emek istediği gibi büyümekte ister dallanmak budaklanmak her bir yana dagilmak ister. Velhasili kelam bizler kaybetmeden degerini bilelim bazi şeylerin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ MUTLULUK
RomanceKadın, bütün içtenliğiyle teşekkür etti, elinden sadece bu kadarı geliyordu. Şuan o kadar minnettardı ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Yalnız değildi "O" kişi onunla birlikteydi. Acılarını olmasa bile yalnızlığını paylaşıyordu.Başka bir şey istemi...