Benim değilsin

228 22 84
                                    

   Kapının çınlayan zili kulaklarına ulaştığında Bensu Nazenin'e yemek yedirmekle meşguldü. Kimseyi beklemediginden önce ufak bir şaşkınlık yaşadı. Sonra yerinden kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladı. Topuzunu açıp saçlarını dağıttı.Kapiyi actigindaysa şaşkınlıktan olduğu yerde kalıp sessizce kocasına doğru baktı. Sonunda konuşmaya basladigindaysa kekeliyordu.

-Azat n-ne işin var senin burda? Y-yani... Yani şey hani en son sen mahkeme bitene kadar aynı evde kalmayalim deyin-

-Boşanmaktan vazgeçtim.

    Bensu olduğu yerde sessizce kalırken Azat hızla yanından geçip içeriye girdi. Nazenin'e doğru yürüyüp küçük kızı kucağına aldı. Önce yanağına bir öpücük kondurdu. Sonra Bensu'ya bakıp konuşmaya başladı.

-Ne düşündüğünü biliyorum... Ben de çok düşündüm...
Herkes mutluydu Bensu...
Sonra kendi aileme baktım...
Herkes mutluyken benim kendi karımı... Kendi kızımı mutsuz etmeye hakkım yoktu...
İşte ben de şimdi burdayım...
Ve eğer bu sefer de soracaksan...
Evet ben bu kez gerçek bir aile olmak için geldim...
  Ben çocuğuma baba olmak için...
Sana... Sana eş olabilmek için geldim...

    Bensu kocasının gözlerinin içine doğru inanmaz gözlerle baktı önce...
   Sonra gözleri doldu.
Belki yıllardır bu adamdan duymayı beklediği sözler çarpmıştı kulağına...
   Ama gözlerinden akan yaşlar mutluluktan mıydı hüzünden mi?
   Bilmiyordu bu kısmını...
Derin bir nefes alıp bakışlarını kendisine sabitleyen kocasına doğru ağır adımlarını sergiledi Bensu...
Onun yanından geçip kızına doğru uzandı. Nazenin'e minik bir buse verip yaşlı gözleriyle kocasına doğru döndü. Ellerini ürkekçe onun yüzüne doğru uzattı. Bunu daha önce hiç yapmamıştı. Azat da karısının bu hareketi karşısında oldukça şaşkındı.  Kısa bir an sonra şaşkınlığını üzerinden atarak ona ufak bir gülümseme bahsetti. İşte o an herşeyin kırılma anıydı.
O gülüş Bensu için herşey demekti...
Azat içinse zorakiydi...
Kocasının kulağına doğru fısıldadı sessizce...

     Seni seviyorum...

Sonra dudaklarına uzandı...
   Ve belki ilk kez bu kadar mutluydu...
İlk kez kocasının da istediğini bilerek opuyordu dudaklarından...
   İlk kez görevvari değildi bir öpücük...
  Bunu hissedebiliyordu...
Ya da öyle zannediyordu...
   Azat ise yeminini bozmustu...
    İlk kez isteyerek opmustu ondan başka bir kadını...
   Mutlu olsun istemişti...
Mutlu olmak için...
    Ömrü boyunca tek bir kadını sevmişti...
   Tek bir kadının dudaklarını opmustu...
    Tek bir kadına izin vermişti...
Tek bir kadına mühürlenmişti...
   Önceden olsa...
Herşey ondan ibaretti...

     Ama sonra...
Sonra Bensu...
   Onu sevmişti...
Cehennemin dibinden çekip bir insana çevirmişti onu...
   Ve bunu yaparken kendi benliğini yitirmişti.
    Doktordu, güzeldi , zengindi...
Onun için sıraya girmiş onlarca talibi varken...
   O Azati seçmişti...
Nazenin gittiğinde uyuşturucu batağının içinde bulmuştu kendini...
   Gözü başka hicbirseyi görmezken onu tedavi eden...
    Ona yeni bir hayat veren Bensuydu...
   Mutlu olmayı en çok hak eden de oydu şimdi...
   Ona bir evlat vermişti...
Sevdiği kadının ismini bile bile kendi kızına koymuştu o ismi...
   Ne içindi peki?
Azat mutlu olsun diyeydi...

    Herşey o mutlu olsun diye olmuştu...
    Ve şimdi onun mutlu olma zamanı gelmişti...
     Bu yüzden onu incitmeden...
Nazikce , sıcacık öptü Azat...
   Bu kadın bundan daha iyisini hak edecek değere sahipti...
    Dudakları ayrıldığında kocaman gülümsedi karısının parıldayan gozlerine...
    Sonra kızını kucağına alıp tekrar gülümsedi.
    İçi ise kan ağlıyordu.
Sevmek buydu işte...
   Karşısındaki kadının gözleri kocaman olsun istiyordu...
   Rengi siyaha çalsın...
Bal rengi saçları düşsün önüne...
Sonra elleriyle onları birer birer toplasın...
     Kocaman gulumsesin güzel dudaklarıyla...
  Ve öpsün onu Azat...
     Doyasıya...

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin