Hesap

340 30 61
                                    


    Genç adam kulağına dolan ses ile masasının üzerinde duran telefona doğru uzandı. Ekrana doğru kısa bir bakış atıp kendi kendine göz devirdi. Elindeki kalemle oynamaya devam ederken telefonu kıvrak bir hareketle kulağına doğru götürüp çenesini gererek konuşmaya başladı.

-Kısa kes...Vaktim yok...

    Maral kendi kendine derin bir nefes alıp konuya girdi.

-Senin şu ardı boş egonu bir nebze olsun anlayamıyorum... Rahatsız mı ettim?
Ah... Pardon ben de tam karınla ilgili mühim bir mevzu açmak üzereydim..
Ama eğer zamanım yok diyorsan...

   Azat bikkinlikla bir nefes ufleyip elinde evirip çevirdiği kalemi masanın üzerine bıraktı.

-Zırvalama Maral... Karın bölümünden sonrasını anlat... Anlatırken düşünerek anlat... Olaki o ağzından yanlış bir kelime çıkarsa Baturayin yattığı hastaneden sana da bir tane yer ayirtirim...

   Maral gözlerini yumup birkaç saniye sakinlesmeye çalıştı. Ardından bir zamanlar Deli gibi aşık olduğu şimdilerde ise hayallerinin katili olan bu adam ona aşk fikrinden çok nefret duygusunu fısıldıyordu.

-Pekala...
Seninle uzatmak istediğim bir mevzu yok...  Sadece...
Boşanmanı istiyorum Azat Sayer...

       Azat oturduğu yerde anlık bir duygu değişimi yaşayarak kahkahalarla gülmeye başladı. Sandalyesinde geriye doğru yaslanıp telefonun diğer ucundaki kadınla alelade dalga geçiyordu.

-Maral yemin ederim hiç güleceğim yoktu be güzelim... Hahahaha...
Bak birazdan gülmekten ağlayacağım...

   Genç kadın hırsla tekrar konuşmaya başladı.

-Gül sen gül... Eğer boşanmazsan o geceyi karına bizzat kendim izletirim... Böylece herkes senin nasıl bir yalancı olduğunu anlamış olur...

    Azat'ın gülen yüzü aniden düşerken oturduğu yerde yutkunarak telefona kilitlendi.

-Amcam'ın bundan haberi var mı? Bekaretini aldığım geceden...

   Maral kendi kendine yutkunarak tekrar konuştu.

-Hala anlayamadın mı? O benim gerçek kocam değil... İlk kez seninle yaşadım Azat... Ve eğer... Eğer karının görmesini istemiyorsan...
Bu işi bitireceksin...

  Azat düşünceli bir hale bürünürken koltuğunda geriye doğru yaslandı.

-İki cihan bir olsa bile... O dediğin olmaz güzelim... Hâlâ benle alakalı planların varsa hepsinin üstüne bir küfür çek... Sonra da amcamla devam et... Elinde o geceye dair her ne varsa kolunla beraber kırar eline veririm...
Vakit doldu...

   Telefonu kapatıp masanın üzerine bırakarak sandalyesinden doğruldu.  Ceketini üzerine geçirip telefonunu tekrar eline aldıktan sonra kapıya doğru yürüdü. Şirketin kapısına geldiginde güneş gözlüklerini takıp arabasına doğru keyifle ilerledi. Kendi kendine ıslık çalarken arayacağı numarayı çevirip kulağına doğru götürdü. Birkaç çalış sonrası açılan telefon ile yüzüne yayılan geniş gülüş eşliğinde gaza köklendi.

-Sevgilim?

Genç kadının kulaklarına dolan sesi ile oturduğu koltukta sabirsizlandi.

-Issırıcam şu dilini... Telefonda kullanma şöyle kelimeler yavrum...

   Nazenin camın kenarından mışıl mışıl uyuyan Arslan ve Devrin'e sıcacık bir şekilde gülümseyerek telefonun diğer ucunda kendisine kilitlenen kocasına dönüp kıkırdadı.

-Sen söyleyebilirsin ama... Benim böyle bir kısıtlamam yok biliyorsun...
Hm... Mesela sevgilim diyebilirsin... Ya da...

-Aşkım...

    Nazenin koltuğa yayılıp gözlerini yumdu. Kocasının ağzından dökülen bu kelime dünyanın en güzel sözcüğü gibiydi onun için...
   Ona keza Azat da gülümsüyordu. Dünyada bu kelimeyi en çok hakeden... En çok taşıyabilen kadın...
O kadın Nazenin'di Azat Sayer için...

-Bayiliyorum şu lafı senin sesinden duymaya be... Erkeğimsin ulan diye bağırasım geliyor...

    Azat şaşkınlıkla dinleyerek hafifçe kıkırdadı.

-Yavrum sen iyisin dimi? Hayır yani erkeğim falan... Yatak odası dışında duymayı özlediğimiz bir kelime...

Nazenin içten bir kahkaha ile karşılık vererek tekrar konuştu.

-Nerdesin sen? Eve gel de doya doya söyleyeyim yiğidim... Hahahaha...

    Azat direksiyonu sıkıca tutarken bir yandan da erkeksi bir kikirdayis sonrası tekrar konuştu.

-Sevdim...Yiğidim falan... Cilvelesmeyi öğreniyorsun yavaş yavaş... Aferin yavrum... Çocukları uyut... Akşam hazır ol. Şimdi bir işim var evden almaya gelicem birkac saate...

    Nazenin dudaklarını buzerek tekrar konuştu.

-Ben de şimdi gelirsin sanmıştım... Neyse artık akşamı bekleyeceğiz...

   Azat dudaklarını ıslatıp çarpık bir gülüş eşliğinde tekrar konuşamaya başladı.

-Hmm... Yatak kıralım diyorsan... Şimdi geleyim... Sen erkeğini baya özlemişsin...

    Nazenin oturduğu yerde göz devirip sıkıntıyla nefes verdi.

-Aklın fikrin orda zaten... Biraz romantik olsan ölürsün... Neyse kapatıyorum tamam... Akşam için saati mesaj atarsın...

-Sabirsizlikla bekliyorum... Aşkım...

    Genç kadın yüzünde istemsizce oluşan gülüşle birlikte telefonu istemeyerek kapattı. Yukarı çıkıp bebeklerine bakmak üzereyken kapının çalan zili ile olduğu yerde durup kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açarak gözlerini karşısına dikilen kadının siluetine çevirdiginde ansızın tüm vücuduna yayılan şaşkınlık , nefret , hırs ve öfke kalp ritmini bozmuş gibiydi.

-Ne istiyorsun?

  Sertçe yutkunarak sorduğu soruya karşın Maral hafif bir gülüş eşliğinde konuştu.

-İçeri davet etmeyecek misin?

    Nazenin göz devirip kapıyı kapatmak için elini uzattığında genç kadın onu durdurup can alıcı cümlesini ortaya döktü.

-Leo ve Maria'nın bitmeyen hesabını kapatmaya geldim...

   

     Arkadaşlar biliyorum uzun zamandır buralarda değilim hepinizin kalp ısıtan o güzel yorumlarını okudum... Cevap veremediklerim hemen bölüm yazmak için geçmek zorunda kaldım... Kusrum varsa affola...
Sizleri çok seviyorum...
Sınav haftamdayim...
O nedenle bir sonraki hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz... Bu hafta bu bölümle idare edelim...
Hepinizi seviyorum kocaman öpüyor ve keyifli okumalar diliyorum 😘😘😘

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin