Ben seni neden mi sevdim?

283 31 101
                                    

    Buram buram deniz kokusu burun deliklerimi doldururken tenime değen ılık ve bir o kadar uysal dalgalardan esen rüzgarlar hafifçe okşayıp savruluyordu ordan oraya...

   Gözlerimi açtığımda bir limandaydım. kaybolmuş ıssız ve çevresinin aksine hoyrat bir limandı bu...

    Parmaklarımın arasında tuttuğum parmaklar ruhumu her an daha da gevşetip ferahlatıyordu.Ve her ne kadar sormak istemesem de sormam gereken soruyu sordum.

- Neden burdayız?

   Gözlerinin içine kilitlenip vereceği cevabı beklerken içim içime sığmıyordu. Onun bu romantik yanını belki de yıllardır ilk kez keşfediyordum. Yüzündeki yumuşak tavır içinde biyerlerde var olduğunu bildiğim o adama aitti yine de yıllar sonra bana bu adamı şimdi göstermesine şaşırıyordum. Sağ yanağımı avcunun içine alıp hafifçe okşadı. 

- Bana vereceğin son şans için burdayız...

O an yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamıyordum. Benden son bir kez şans istediği gün zaten hiç aklımdan çıkmıyordu. Gerçekten...

Gerçekten bu adamı ne ara bu hallere getirebilmiştim...

Hiçbir fikrim yoktu...

Onu ilk gördüğüm gün şu sıralar çok sık yad ettiğim bir anı haline gelmişti. Çünkü o günle bugün arasındaki farkı düşündükçe içimden kocaman kahkahalar atasım geliyordu. O zamanlar bana bu adamın bir gün bu hale geleceğini söylemiş olsalar yarılana kadar gülerdim biliyorum.

Oysa şimdi bu adam...

Bu adam ne güzel bir adamdı böyle..

Üzerindeki siyah deri kaban dalgalı saçları ve koyu karanlık gözleriyle şık bir uyuma imza atmıştı. Birkaç hafta önce bıraktığı kirli sakalına içten içe bir dokunma isteği duysam da kendimi durdurup sorumu sordum.

- Hmm... Peki son şansınızı nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz Azat Bey?

Gülümseyerek bileğime uzandığında burnuma farklı kokular gelmeye başlamıştı. Yine de keyifle beni yönlendirdiği tarafa doğru ilerledim.

Biraz ilerde gördüğüm büyük kapalı alana doğru yürüdüğümüzü anlayınca içimdeki merak daha da fazla büyüyordu.Sonunda bu kısmın tersane olduğunu anlayınca ne yapmak istediği konusunda kendi kendime düşünmeye koyulmuştum ki büyük tersane kapısının önünde duruvermiştik.

 Gözlerini gözlerime diktiğinde ona bu kapının ardında ne olduğunu sorarcasına bakıyordum.

- Şimdi sen bana burası neresi diye soracaksın biliyorum... Ama önce ben sana bir soru soracağım... Bana sadece bir hafta verir misin? Beraber geçirebileceğimiz kocaman bir hafta... Eğer bu şansı iyi değerlendiremezsem o zaman.... Ah ya da boşver... Çünkü sonunda zaten kabul etmiş olacaksın... Ama önce bir haftalık teklifimi kabul etmen gerekecek...

   Bir an için düşüncelere daldım. Ne yapmalıydım ben?

Gitmeli miydim?

Yoksa sonsuza dek kalmalı mı?

Onsuz yaşamak ne demek biliyorsun artık...

dedi önce içimde yaşayan kayıp kadın...

Ve sonra her nedense gözlerimi hoyratça savrulan dalgalara dikmek geldi içimden...

Ya onun son şansı sonum olursa?

O zaman ne yapacaktım?

Bir an için yüreğimin götürdüğü yere gitmek geldi içimden... Sonra aklım ateşli bir mantık taraftarı kesiliverdi hiç vakit kaybetmeden...

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin