Külkedisi...

756 52 13
                                    

    
       ...Köşkün merdivenlerinden aşşağı doğru yürüyordum. Adımlarım beni bahçeye doğru götürdü.Sayer köşkü ilk kez olduğundan daha canlı görünüyordu,
Ve bahçesi kesinlikle daha yeşil...
    Sonra...
Sonra tam karşımda onu gördüm. İlk kez beyazlar içindeydi. İlk kez mutlu görünüyordu.
Ve ilk kez gülümsüyordu sıcacık...
    Mükemmeldi.
   Onu tanidigimdan beri ilk defa bu denli  canlı görünmüştü gözlerime...
Daha da iyisi bana doğru yürüyordu.
Bana doğru gülümsüyordu.
Bu kez o gülüş benim içindi...
   Yaklaşıp bir adım kadar ötede durduğunda doymak istercesine gözlerini yineledim hafızamda...
   Olurda bir daha göremem diye...
Gülüşünü silinmemek üzere kazıdım aklıma...
      Belki bir kez daha böyle güzel gülmez diye...
    
-Baba?

   O kusursuz gözleri aniden gözlerimden cekiliverdi. Sonra arkamdan gelen sese doğru döndüm.
Pespembe bir elbise vardı üzerinde...
   Ne çok isterdim böyle bir elbisem olmasını...
   Başına çiçeklerle bezeli bir taç takılmıştı.
      Oysa benim taçlarım hep sararmış yapraklardandı...

    Gözlerimi kurdalelerle bezenmiş ihtişamlı bu elbiseden yukarı doğru kaldırdığımda küçük kızın yüzünü seçer olmuştum.
     Ama...
Bu imkansız...
   Bu kız...
         Bu kız benim...

Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken küçükken hayallerimi süsleyen fakat hiç sahip olamadığım o güzel elbiseye baktım. Ne de yakışmıştı bu küçük ve en az kendisi kadar narin kalbine mutluluk...
      Evet bu kız bendim...
Fakat bu kız ile küçük Derin arasındaki en büyük fark mutluluktu....
    Ne yazık ki hayatımda hiç karşımdaki kız olamamıştım ben...

-Derin! Gel bakalım benim küçük kirazım...

    Arkamdan gelen ses de neyin nesiydi böyle?
         Aniden başımı cevirdigimde Azatı bekliyorken yabancı bir yüzle karşı karşıya kalmıştım şimdi...
    
   Necla Annem de bana kirazım derdi...
Ama bu adamı ömrü hayatımda bir kez olsun görmemiştim.

-Geliyorum Baba!!

     Sesini tekrar işittiğim küçük Derin bu adama baba diyordu.

    Baba!!

Bu kelime benim için ne ifade
ediyordu ki?
 
    Aniden yankılanan Azatın sesiyle olduğum yerde çakılıp kaldım.

-Derin!!!
  
     Azat?
Nerdesin?
   Sesini duyuyorum fakat nerdesin?

-Derin!!!

- Derin uyan..

   Gözlerimi yavaşça araladigimda içeriye doğru süzülen ışık demeti hamlamış görme yetimi belirtiyordu.
    
     Sırtımda hissettiğim ağrı geceyi salondaki rahatsız edici düzeyde minik koltukta gecirdigimi gösteriyordu.
    Azat Sayer çoktan uyanmış her zamanki gibi baştan çıkarıcı kombinlerinden birini giymiş ve insanın aklını çeldiren delici parfümü ile başımda dikilip ellerini cebine atmıştı. Bana sorarsanız ona has Leylak kokusu kesinlikle ilk tercihim olup dünyanın en güzel kokusuna bedeldi. Fakat bu koku onun karşısında hiçbir kadının kaçmakta başarılı olamayacağını kanıtlıyordu sanki...

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin