3. Bölüm (Rumeysa)

8.6K 413 37
                                        

''Gerçekten sen, Kitap ehli olan bir kavme gidiyorsun.¹ Buna göre onları; Allah'tan başka ilah olmadığına, benim de Allah'ın resulü olduğuma şahadet getirmeye davet eyle. Eğer buna itaat edecek olurlarsa, o zaman onlara, her gün ve her gecede beş vakit namazın farz olduğunu bildir. Buna itaat edecek olurlarsa, o zaman onlara, Allah'ın, kendilerine, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek olan zekatı farz kıldığını bildir. Eğer buna da itaat edecek olurlarsa, o zaman sakın mallarının en kıymetlilerini alma!² Mazlumun bedduasından da sakın! Çünkü mazlumun yaptığı dua ile Allah arasında perde yoktur.''

Hz. Muhammed (s.a.v)*

______________ _ _ _


''Uyudum uyandım, elhamdülillah~ 

Geceyi gündüze çeviren Allah~

Her şeyde her yerde görürüz adını~

Haydi şimdi sayalım Esma'larını~''

Soğuk olduğu için fazla kişinin olmadığı parkta, en uç köşede oturuyoruz. Hatice, önündeki simidi kemirirken bir yandan da çocuklar için yazılmış Esma'ül Hüsna ilahisini seslendiriyor. Gülümsemeden edemiyorum.

''Allah, Er-Rahman, Er-Rahim, El-Melik, El-Guddûs, Es-Selam.''

Devamını bilmediği için susuyor. Kısacık kıkırdıyorum. Namahrem duydu mu korkusuyla etrafıma bakınıyorum. Yakınlarda kimsenin olmamasıyla rahatlıyorum. Neşeli şekilde soruyorum.

''Devamı nerede?''

''Telefondan açayım da dinle istersen? MaşaAllah, okuyan çocuğun mahreci de tam mahreç.''

Kaşlarını kaldırıp oyunuma eşlik ediyor. Sonra dayanamayıp gülüyor. Simidinden büyük lokma alırken konuşmadan edemiyor.

''Öğreneceğim hepsini de, işte, vakit olmadı. Geçen başlıyordum, 30. cuzu ezberleme işi çıktı. Bitsin, yapacağım.''

''İnşaAllah. Allah izin verirse,  demeyi unutmasak daha güzel olmaz mı, Hatice Hanım? Hem yaparsın, biliyorum. Ama anlamlarıyla yap ki, Rabbimizin isimlerini her söylediğinde anlamını bilerek içinden zikredesin. Hayatına da geçirebilesin.''

''Sen biliyordun değil mi anlamlarını?''

''Evet, yarışma olmuştu, Allah razı olsun yapandan, o zaman öğrenmiştim.''

''Birincilik hediyen neydi peki?''

Bakışlarını etrafta gezdiriyor. Sanki birini arıyor gibi. Bu konu hakkında konuşmuyorum, sorusunu cevaplıyorum.

''Birinci olmadım. Ezberim iyi değil benim. Senin öğleden önce ezberleyebileceğin bir sayfa Kur'an-ı Kerim'i, ben üç günde -eğer tek işim o olursa- anca ezberleyebiliyorum. Hem önemli olan yarışma değildi, bu konu hakkındaki ayetler ve rivayet edilen hadis-i şerifti. 'Kim Rabbim'izin doksan dokuz ismini ezberlerse, cennete gireceği,'³  buyruluyor. A'râf suresi gibi birkaç surede daha geçiyor. 'En güzel isimler Allah'ındır; bu güzel isimlerle O'na dua edin,' ³ diye.''

Başını önüne indiriyor. Tahta masanın üzerindeki parmaklarını birbirine geçiriyor. Sıktığı için boğumları beyazlıyor. Üzgün tonda mırıldanıyor.

''Özür dilerim, Rumeysa ya. Genç kızlarımızın halleri için tek suçlu olarak seni ve senin gibileri göstermemeliydim. Bu kadar ağır konuşmamalıydım. Ama bu konuda canım çok yanıyor ve çok öfkeleniyorum ya. Ben anlayamıyorum ve korkuyorum da. Yeni 'dindar' nesil böyle geliyorsa, onlardan gelecek nesilin hali nice olur, bi' söylesene ya?

RumeysaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin