18. Bölüm

4.7K 286 43
                                        

''Ezan sesi duyunca, müezzinin dediğini siz de söyleyin.''

Hz. Muhammed (s.a.v)*

______________ _ _ _


''Karanfil'im, az kaldı, hadi.''

Rumeysa, feracesinin eteğini takıldığı daldan kurtardı. Kocasının uzattığı eli tuttu. Vücudunda hissettiği sıcacık his, sonunda oturmaya uygun dala vardıklarında çoğalmaya başlamıştı. Ilık rüzgâr yüzlerini okşuyordu. Sevdiği adamın omzuna başını koymuş, ayaklarını daldan aşağı sarkıtmıştı. Gömleğin omuz kısmına buse kondurdu, başını ormana çevirdi. Sık ağaçlarla kaplı yerde, hayvanların kendilerine has konuşması dışında ses seda yoktu. Sonbahar tüm renklerini ortaya sermişti. Lekeli yapraklar, kopup düşeceklerini bildikleri halde dallara tutunmayı bırakmamışlardı.

Birkaç aileyle birlikte büyük piknik yapacaklardı. Mehmed'ler çok erkenden vardıklarından, diğerlerini beklemek zorunda kalmışlardı. Arif'in diğer damadı Kenan'ın, çeyiz dükkânı sahibi Enes'in ve birkaç tanıdığın ailesi de gelecekti. Fadime, dünürü Hatice'yle birlikte piknik alanında hoş sohbete dalmıştı. Arif, şahsi arabaları olmayanları almaya gitmişti.

Beş yıllık evli çift ise, beraber vakit geçirmek istediklerinden, çıkmaya ve oturmaya en müsait ağaca tırmanmışlardı. Mehmed, omzundaki karısına başını çevirdi. Öylece ormanı izliyordu. Babası gelmeden önce mesaj yazacağından, onlar alana ulaşana kadar feracesiyle duruyordu. Sevdası, kimseler olmasa bile tedbiri elden bırakmak istememişti.

Onunla birlikte geçirdiği yılları düşündü. Şu an, sevdiği kadının huzurla başını omzuna koymuş olması öyle nasipli durumdu ki... Birbirlerine karşı kırgınlıkları yoktu. Düşmemek için koluna girmiş elin parmaklarını nazikçe kavradı. Başı yukarı kalkan Rumeysa, kocasının gözlerine merakla baktı. Normalde de yalnız kaldıklarında hep elini tutardı ama sessiz durmasından, durumun farklı olduğunu anlamıştı. Korktuğu gibi olmamış, eşinin gözlerinde mutsuzluk kırıntıları yakalamamıştı.

''Karanfil'im... Biz evleneli beş yıl oldu... Yirmi sekiz yaşına geldim... Benimle evlendiğine hiç pişman oldun mu?''

''O nasıl soru Karanfil'im? Ben sana bu soruyu sorsam, üzülmez misin? Acaba sevgimi mi gösteremedim demez misin?''

Adam başını utançla yere eğdi. Sadece... Sadece karısı tarafından şımartılmak istemişti... Çoğu vakit ''Rumeysa'yı hak etmiyorum,''  tarzında konuşurdu, bu yüzden karısı soruş amacını anlayamamıştı. Eskiden olsaydı susardı ya da başka konu açardı. Artık Rumeysa'nın Karanfil'i olduğuna çok emindi. İçindekileri dile getirmekten çekinmedi.

''Yanlış anladın, sadece senden güzel şeyler duymak istediğim için sordum...''

Sakallı yanakları kıpkırmızı oldu. Güzelin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Rumeysa utançla yutkundu, başını aşağı çevirdi. İçi bi' hoş olmuştu. Mehmed'in nadir ilk adım attığı anlardan birindeydi. Yeniden yüzünü yakışıklı çehresine kaldırdı. Gözlerindeki yoğun sevdayı, onun kahverengilerine aktarmak istedi. Elbette kelimelere de döktü. Düşme tehlikesi olmasa sıkıca sarılır ya da sevgiyle yanağını okşardı.

''Karanfil'im... Çocukluğumdan beri seninle evlenmeyi düşledim ben... Karın olmayı, gözlerine günah işlemeden doyasıya bakabilmeyi, çehrenin her yerini incelemenin hayalini kurdum. Sevdam oldun sen benim, hiç sevdasına kavuşan pişman olur mu? Yaradan'a her vakit namazından sonra binlerce kez şükrediyorum. Hâlâ daha. Sevdiğimsin sen benim. Beni seviyorsun, Allah katında evliyiz, beraber kızmadan, kırgın olmadan günlerimizi geçiriyoruz. Her yattığımızda hakkını helal ediyorsun. Çekinmeden saçlarını sevebiliyorum. Kollarında güven buluyorum. Gözlerindeki sevdada kayboluyorum. Evimin reisisin sen. Senden razıyım. Eve geldiğinde çok mutlu oluyorum. Sadece saatlerdir görüşmemiş olsak da özlüyorum seni. Kapıda sarıldığımız o anlarda içimdeki boşluk tamamlanıyor. Beni her öpüşünde huzur buluyorum ben. Elimi her tuttuğunda sıcacık oluyor içim. Parmaklarımız birbirine dolandığında gözlerimin içine bakıyorsun ya. İşte, orada kendini görmenden ve dudaklarında gülümseme oluşmasından mest oluyorum. Seni seviyorum, yakışıklı Karanfil'im... Rabbim, kendisinden, peygamber efendimiz (s.a.v)'ten sonra senin sevgin kalbimdeyken ölmemi nasip etsin... Hayırlısıyla ömrümüz ve ahiretimiz bir olsun. Cennetin en güzel yerinde beraber peygamber efendimiz (s.a.v)'e komşu olalım... Evliliğimiz ve yaşantımız Allah'ın razı olduğu yuvalardan olsun... Güzel gözlerin hiç üzülmesin, Karanfil'im... Çünkü senin canın yandığında en çok ben acı çekiyorum. Yakışıklı çehrene hüzün düştüğünde ben boğuluyorum. Mutluluğumsun sen benim. Rabbim'den, peygamberim (s.a.v)'den sonra en sevdiğimsin... Ömrümün sonuna kadar beraber olmak istediğimsin... Hep senin Karanfil'in olmak istiyorum.''

RumeysaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin