Araf: Anlatacaklarımı dinlemek istediğine eminmisin?
Yusuf: En kötü ne olabilirki?
Araf: Öyleyse inandığın yada savunduğun hiçbir görüşle sözlerime karşı çıkmayacaksın.İmkansız, kendin uyduruyorsun yada sen delisinde demeyeceksin.Çünkü anlattığım herşey gerçek.Maalesef yaşandı.
Yusuf: Şimdi daha çok meraklandım.
Araf: "Ruhumda öyle demişti"
dedi kısık bir ses ve hafif gülümsemeyle.
Yusuf: Anlamadım, neye güldün
Araf: Hikayenin sonunda anlayacaksın.
Yusuf: Tamam öyleyse, anlatmaya başla
Araf: Peki, sana bir sorum var.Diyelimki; bir kereliğine, kötü olarak, istediğin herşeyi yapabilirsin.Günah yazılmayacak, kimse sana karşı çıkmayacak, hatta yaptığın şeyden sonra herkes bunu unutacak.Ne yapardın?
Yusuf biraz düşünerek : "Sanırım fiziği en güzel kadınla sevişirdim."
Araf: Kötüden kastım tecavüz gibi mesela, aklına gelebilecek en kötü düşünceyi söyle.
Yusuf: İşkence ederek tecavüz ederdim sanırım.
Araf: İşkence derken, aç onu biraz, nasıl işkence?
Yusuf: Kollarını ve ayaklarını yatağa bağlardım kırbaçlardım sürekli.
Araf: İşte senin nefsin ancak bu kadar kötü olabilir.
Yusuf: Daha ne yapayım kadına?
Araf: Derisini yüzebilirdin mesela, gözlerini oyup, kulağını kesebilirdin, dişlerini tek tek meyve bıçağıyla çıkarabilirdin, saçlarını kafatası soyulana kadar çekebilirdin.
Yusuf: Neden böyle birşey yapayım, bundan zevk almamki?
Araf: Bu saydıklarım sana ağır geliyor olabilir.Ama benim yaşadığım bu son 5 yıl için söyleyebilirim ki bunlar en hafif işkenceler.
Yusuf: Peki öyleyse 5 yıl öncesine gelelim.Nasıl ve nerden başladın?
Araf: Lise son sınıftım, o zamanlar nefsim aynı seninki gibi tertemizdi.Ama hep hayatı sorgulardım.Belirli bir inanca sahip değildim.Öyleki hiçbir dine mensup olmadım.Ateist bile demiyordum kendime.Dinimi soranlara "Özgürüm" diyordum.Onlarda dalga geçerlerdi zaten.Senenin başında her yıl olduğu gibi öğretmenlere ders işletmemek için bol bol geyik yapıyorduk.Sonra dersin ortasında, bir kız kapıyı çalmadan içeri girdi.Öğretmen hiçbir tepki vermedi, bağırmadı, kızmadı.Biz şaşkın bakışlarla kızı seyrediyorduk.Okulda kimseyle konuşmayan, hiçbir arkadaşı olmayan, mavi saçlı, alımlı fiziği olan bir kız olduğunu söylerlerdi.Nerdeyse yılda 5 yada 6 derse geliyordu ve biz onu hiç görmemiştik.Hatta tamamen bir söylenti zannediyorduk.Neyse sınıfta üstten kalan 4-5 kişi daha olduğu için boş bir yer yoktu.Benim yanım dışında tabi.Kız geldi ve yanıma oturdu.Ben ona hayranlıkla bakarken birden 2-3 saniye tuhaf bir biçimde gözlerimin içine baktı.Sonra birden gülümseyerek, "ben Su tanıştığımıza memnun oldum Araf" dedi ve elimi sıktı.Herkes bize bakıyordu.Daha önce kimseyle arkadaş olmayan ve hatta yüzünün güldüğünü bile göremeyen herkes şimdi şaşkın şaşkın bakıyordu.Sonra bir dakika duraksadım ve içimden "bir dakika ya bu benim adımı nerden biliyor?" dedim.Sanki benim ne dediğimi duymuş gibi cevap verdi "ders kitabının kapağında adın yazıyor, senin değilmi bu kitap?" dedi.Kendimi salak gibi hissetmiştim.Hiçbir cevap veremedim ve önüme döndüm.Aklımda milyonlarlarca soru uçuşuyordu.Bu kız kim? Neden kimseyle arkadaş olmamışken, bu kadar güzel ve zeki bir kız benimle tanıştı? Hepsinden önemlisi neden ben? Hiçbir dinim, inanışım olmadığı gibi, kaderede inanmıyordum.Yani bunun için mantıklı bir sebep olması gerekirdi.Sadece bir rastlantı olamaz.
Düşündükçe kendimi yoruyorum.Bir ders saati 40 dakika, kız zaten dersin yarısında geldi.20 dakika var, dışarı çıkıp bir nefes almak, yüzüme su vurmak, kızın yanından biran önce ayrılmak istiyordum.Kalan 20 dakika 20 sene gibi bir türlü geçmedi.Gözümün kenarıyla kıza bakıyorum.Acaba ne yapıyor diye.Elinde bir kalem, deftere bir şeyler karalayıp duruyor.Hiçbir şekilde gözünü ordan ayırmıyor.Sonra bir ara kağıda baktım ve donup kaldım.Kağıda benim çıplak halimi çizmiş.Utancımdan dönüp birdaha bakamadım.Ders dinliyormuş bahanesiyle gözüm sadece tahtadaydı.Dersin bitiş zili çaldı ve tam yerimden kalkarken, "Araf" diye seslendi kız.Dönüp efendim mi desem yoksa duymamış gibi yapıp çıkıp gitsemmi diye düşünürken, bunu senin için yaptım dedi ve o kağıdı katlayıp cebime koydu.Hiçbir şey diyemedim ve hızlı adımlarla lavoboya gittim.Yüzüme hızlı hızlı su çarpıp biraz önce yaşananların bir hayal olmasını umuyordum.Başımı kaldırıp aynaya bir bakayım dedim ve kız arkamda duruyordu.Neye uğradığımı şaşırdım.
"Senin erkekler tuvaletinde ne işin var?"
Su, gayet sakin bir tonla " Sen markete gittiğinde erkekler için bir bölümmü arıyorsun? Yemek yiyebilmek için birşeyler aldığın yerde cinsiyetin bir önemi yoksa boşaltım için neden var?" dedi.Ben hala şaşkın şaşkın kıza bakıyordum.Kem küm bile edemedim.
Su,"Bana alışsan iyi olur Araf.Daha yeni başlıyoruz..." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fikr-i Âzap
Mystery / ThrillerOkumaya başlayacağınız hikaye tamamen hayal ürünü değildir.Uyarıyorum, hikayenin büyük bir kısmı yaşanılmıştır.Kişilerin isimleri değiştirilmiştir. Başlarında tamamen sadistçe gelebilir.Hatta bunlar deepweb'den değilmi diyebilirsiniz.Üst akıl gerekt...