Fikr-i Âzap

Sezon 3, Bölüm 20 - Kan (Sezon Finali)

Araf, sinirden ve korkudan titremeye başlar.Bağırarak Derin'e: "Sana beni çöz diyorum!"
Derin, dumanlara seslenerek: "Efendinize dönün!"
Dumanlar Araf'ın burnundan içeriye girer ve Araf çığlıklar atar.Göz çanakları kıpkırmızı olmuştur.Bir süre sonra gözlerini kapatır ve tekrar açtığında ise artık göz bebeğinin rengi kan kırmızısıdır.Araf, Derin'e bakar ve kalın, sert bir ses tonuyla: "Emredin efendim."
Derin: Senden Azazil'i öldürmeni istiyorum.Ona en ağır acıları yaşatacaksın!
Araf: Bundan onur duyarım.
Derin: Şimdi gel benimle Yehuda.
Derin, parmağında yüzükle birlikte Araf'ı peşine takar ve Hannas'ın tutsak olduğu odanın karşısındaki odaya götürür.
Derin: Ben sana emir verene kadar bu odada kitli duracaksın.Akşam geleceğim ve emrimi yerine getirmen için törenimiz hazır olacak.
Araf, odaya geçer.Derin, kapıyı kilitler ve Adom'un yanına gider.
Adom, yetkililerin yanında toplantıdadır.Derin kapıyı çalıp içeri girer: "Müsait misiniz efendim?"
Adom: Buyur Derin?
Derin: Malum kişi için hazırlıkları başlatabiliriz.
Adom: Tamam, başlasın.
Derin, hazırlıklar için kardeşlik üyelerine haber verir.

Bu arada Su, Araf'ın eve neden dönmediğini düşünürken onun kötü bir durumda olduğu hissiyatı gelir ve bir şeyler yapması gerektiğini düşünür.Vakit geçmeden yola çıkıp Mâlik'in yanına doğru gider.

Bu arada Efsun Hanım'ın içine kötü bir his gelir.Bir şekilde Hannas'ı görmesi gerektiğini düşünür.O da Mâlik'in yanına doğru yola çıkar.

Yolda Efsun Hanım ve Su karşılaşırlar.
Su, sinirli bir ses tonuyla: "Senin ne işin var burada?"
Efsun Hanım: Mâlik'i görmeye geldim.Hem sen ne biçim konuşuyorsun annenle?
Su: Mâlik'i görüpte ne yapacaksın?
Efsun Hanım: Sanane kızım.Hesap mı vereceğim birde sana?
Su: Aman, neyse ne ya! Ben gidiyorum sen bekle burda.
Efsun Hanım'ın eli ayağına dolaşır.Cevap veremez.Su, önden önden gider.

Hamarût'ta;
Su, koşarak Mâlik'in odasına dalar.Nefes nefesedir.
Mâlik, şaşkınlıkla: "Su, iyi misin?"
Su, soluklanıp cevap verir: "Araf.."
Mâlik, telaşlanır: "Ne oldu Araf'a?"
Su: Yok yok, bir şey olmadı.Yani ama olacakmış gibi hissediyorum.
Mâlik: Bende öyleyim Su.Sabahtan beri içim içimi yiyor.Onu göndermeyecektim.
Mâlik, pot kırar.
Su, kaşlarını çatıp: "Göndermeyecektim derken?"
Mâlik, kem küm etse de bunun için artık çok geç olduğunu düşünüp Su'ya gerçeği anlatmaya başlar.
Su: Evet, seni dinliyorum.
Mâlik: Araf, kardeşliğe gitti Su.
Su: Onu anlayabiliyorum ama sorun olan ne?
Mâlik: Bundan birkaç yıl sonra, Araf ile ben bir plan yaptık.Sana bir zarar gelmemesi için de sana hiç bir şeyden bahsetmiyorduk.
Su: Anlamadım.Bir kaç yıl önce diyecektin sanırım?
Mâlik: Hayır Su.Bunu anlaman çok güç biliyorum.Fakat olan bu.
Su: Herneyse, neymiş bu plan?
Mâlik: Özgür Kardeşlik'i yok etmek.Ancak baban oranın lideri olduğu için bunu sana zarar vermeden yapmanın bir yolunu arıyorduk ancak işler tersine gitti ve Araf, babanı öldürmek zorunda şimdi.
Su: Maalesef bunu da biliyorum.
Mâlik: Ama bir sıkıntı var Su.Çözemediğimiz bir şey.Plandan vazgeçmemiz için onu uyardım.Çünkü birdaha geri dönüşü olmayabilir.Olsa bile o artık eski Araf olamaz.
Su: Öyleyse gidip onu kurtarmalıyım!
Mâlik: Hayır Su.Ne olursa olsun sana zarar gelmesini istemez Araf.
Efsun Hanım, kapıyı açıp girer.
Efsun Hanım: Ne zarar gelecekmiş Su'ya?
Su: Off anne! Sen karışmasan olmaz mı?
Efsun Hanım: Kızım kendine gel artık.Hiç iyi değilsin.
Mâlik: Senin ne işin var burda Efsun?
Efsun Hanım: Şeey. Hannas..?
Mâlik: Su, olmasa seni burada bir dakika tutmam.Şimdi al kızını ve evine dön.Onun dışarıya çıkmasına izin verme.
Su: Ama Mâlik!
Mâlik: Seni korumak zorundayım Su.Sen tek şansımızsın.
Efsun Hanım: Hadi gidelim kızım.
Su: Dur bir dakika.
Su, Derin'in ona verdiği kolyeyi çıkartıp Mâlik'e uzatır.
Su: Al bunu.
Mâlik: Bu da nedir?
Su: Boşver.Al bunu ve Araf'ın yanına git.
Mâlik, kolyeyi alır ve Su'yun dediği gibi Özgür Kardeşliğe doğru yola koyulur.
Su ve Efsun Hanım ise eve dönerler ve Efsun Hanım, kapıları kitleyip Su'yu odasına kitler.

Mâlik, kardeşliğe varır ve gizli geçide doğru yönelir.Su'nun verdiği kolyeyle kapıyı açar ve Hannas'ın tutsak olduğu odaya doğru ilerler.Tam odaya varacakken kafasına biri sert bir darbe indirir ve düşüp bayılır.
Onu bayıltan Derin'dir.
Derin, Mâlik'in elini kolunu ve ağzını bağlayıp geçitte tutsak eder.

Akşam olur ve ayin için her şey hazırlanmıştır.
Derin, Adom ve tüm yetkili kardeşlik üyeleri yerlerine geçerler.
Araf'ı serbest bırakırlar ve Derin: "Emredildiğini yap!"
Araf'ın gözlerini adeta kan bürümüştür.Hannas, Araf'ın böylesine delireceğini tahmin etse, buna asla izin vermezdi.
Araf, önce Hannas, bitkin düşene kadar ona elektrik verir.
Hannas çığlıklar atar ve sonunda halsiz düşer.
Araf, bir makas alıp Hannas'ın kıyafetlerini paramparça eder ve onu çırılçıplak bırakır.
Adom, kahkahalar atarak izler.
Araf, bu kezde neşteri alıp Hannas'ın derisinin birleşim kısımlarını keser ve yavaş yavaş Hannas'a çığlık attıra attıra yüzü dahil tüm derisini soyar.
Ardından penisini penseyle iyice sıkıştırır ve toplarını patlatır.Hannas, acıdan bayılır.
Araf, Hannas'ın ayılmasını beklemeden bir kerpeten alır ve tırnaklarını tek tek kökünden koparır.
Bu o kadar dayanılmaz bir acıdır ki kardeşlik üyeleri izlemeye bile dayanamayıp orayı terkeder.Sadece Adom ve Derin odada kalır.
Hannas, ayıldığında Araf daha çok sinirlenir ve bu kez gözlerini yuvalarından söküp atar.
Hannas, hala nefes alıyordur.
Araf, Hannas'ın derisi soyulmuş vücuduna tuzla karıştırdığı kaynar suyu başından aşağıya boşaltır ve bu kez Hannas öyle bir çığlık atar ki tüm Kardeşlik te sesleri yankılanır.Ve Hannas, acılara dayanamayıp ölür.

Araf, hırsını hala alabilmiş değildir.Bir bıçakla onun kalbini söker ve ayağının altına alıp onu dümdüz edene kadar çiğner.
Derin, Araf'a: "Yeter Yehuda!"
Araf, Derin'e doğru döner ve gözlerinin içine baktığında göz bebekleri eski haline döner ve etrafa bakıp şoka girer.Ellerini kan içinde ve Hannas'ın cansız bedenini gördüğünde ağzından, burnundan ve kulaklarından kan gelir.Ve Araf, bayılır.
--------------------------------------------------------

Bir zihin ötede;
Yusuf: Uyan Araf!