Araf: Neden şaşırdın anne?
Rukiye Hanım: Hiiç.(belli etmeyerek) Sadece tuhaf bir isim yani.
Araf içinden: "Bana pek öyle gelmedi ya neyse"
Su, Araf'ın zihnine: "Banada öyle gelmedi."
Araf içinden: "Sen benim düşüncelerimle de mi konuşuyorsun?"
Su, Araf'ın zihnine: "Sanırım,evet."
Rukiye Hanım: Neden sustunuz?
Araf: Yok bişey anne boşver.Ee yemekte ne var?
Rukiye Hanım: Ye, iç, yat.Başka derdin yok zaten.
Araf: Ya anne, ne yani aç mı kalayım?
Rukiye Hanım: Yok yemek falan.
Araf: Anne, misafir var farkındaysan.
Rukiye Hanım: Kızıma var.Sen aç kal.
Su, şaşırır.
Araf: Ne ara bu kadar samimi oldun?
Rukiye Hanım: Olamaz mıyım? Gayette tatlı bir kız işte.
Su: Teşekkür ederim.
Araf: Annem, şaka bir yana açım.
Rukiye Hanım: Tamam, tamam.Siz geçin masaya.Ben yemekleri ısıtıp getiriyorum.
Rukiye Hanım, mutfağa doğru gider.
Araf: Annem, sanki babanı tanıyor gibiydi dimi?
Su: Banada öyle geldi.
Araf: Ben sıkıştırırım onu bir ara.
Su: Bencede bi zorla, merak ettim.
Araf: Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın?
Su utanarak: "Yaa, ne dedim ki?"
Araf: Ağzımdan kaçtı işte.Tutamadım kendimi.
Su utanarak: "Hmm."
Araf: Neyse, masaya geçelim mi?
Su: Olur.
Araf ve Su, masaya oturur.Rukiye Hanım, yemekleri getirir.
Rukiye Hanım: Kızım, patates kızartması seviyorsan sana fazla koyayım.
Su: Yok, annecim size de kalsın.
Araf: Ben alabilirim.
Rukiye Hanım: Önündekini bitir önce.
Araf: Yaa anne Su'ya soruyorsun ama.
Rukiye Hanım: Sen karışma o benim kızım.
Araf: Ben neyim?
Araf'ın burnundan kan gelmeye başlar.
Su: Araf!?
Araf: Ne oldu?
Su: Burnun kanıyor.
Rukiye Hanım: Git lavoboda temizle.Masamı kirletme.
Araf, masadan kalkar lavoboya doğru yönelir.Su'da peşinden gider.Su, hayli korkmuştur.
Su: Neden burnun kanadı ki şimdi?
Araf, burnuna su vurur.
Araf: Bilmiyorum.Ama sanki beynimden bir parça sökülüyor gibi.
Su, korkarak: "Yaa, iyimisin?"
Araf, Su'ya bakar ve telaşlandığını görür.Aslında pek iyi hissetmiyor fakat Su'ya belli etmek istemez.
Araf: İyiyim canım merak etme.
Su, üzgün bir ifadeyle Araf'a bakar.
Araf: İyiyim dedim ya.Hadi sen git içeri annem merak etmesin.
Su, emin olmaz ama Rukiye Hanım'a haber etmek için gider.
Rukiye Hanım: Boş yere telaşlandırdı senide.
Su: Ya, neden bu kadar gaddarsınız.Oğlunuz o sizin.
Rukiye Hanım: O benim oğlum falan değil.
Su: Nasıl yani?
Rukiye Hanım pot kırdığının farkına varır.Toparlamak için..
Rukiye Hanım: Şeeey yani.Hep böyle şımarık işte.Alıştım haylazlıklarına.Seni etkilemek için yapmıştır.
Su: Beni etkilemek için mi? Neden ki?
Rukiye Hanım: Belli ki senden hoşlandı ki eve getirdi.
Su, utanır.
Rukiye Hanım: Eğer rahatsız oluyorsan sen bana söyle ben onun kulaklarını çekerim.
Su: Yok, yok.Yani beni rahatsız etmiyor.
Rukiye Hanım: Sende ondan hoşlanıyorsun galiba.
Su'nun yüzü kızarır.Araf, içeriye girer.
Araf: Ne kaynatıyorsunuz anne, kız.
Su: O, senin annen Araf!
Araf: Tamam ya kızma.Şaka yaptım.
Su: Yapma.
Rukiye Hanım: Kızımı sinirlendirme!
Su: Evet!
Araf: Ya sizin derdiniz ne?
Su: Yok birşey! Hani biz ders çalışacaktık?
Araf: Tamam çalışırız.Yemeğimi yemedim daha.
Su: Yersin sonra.
Rukiye Hanım: Zaten yedin yiyeceğini, yeter sana o.
Araf: Ben ne yaptım size?
Su: Ders çalışmayacaksak ben eve gidicem.
Araf: Tamam git.
Su: Peki.
Su, masadan kalkar.
Rukiye Hanım: Kızım, nereye gidiyorsun.Bari yemeğini yeseydin.
Su: Oğlunuz beni evden kovuyor.
Araf: Ya, sabır.
Rukiye Hanım: Hemen özür dile kızımdan.
Araf: Ya ne özür diliycem, durduk yere bağırıyor bana.
Su: Boşver annecim ben gidiyorum.
Araf: İyi, git.
Rukiye Hanım: Odana çık Araf! Cezalısın.
Araf: Off, anne.Off!
Rukiye Hanım: Anneye off denmez çabuk git odana.
Araf, sinirli bir şekilde masadan kalkar ve odasına gider.
Rukiye Hanım: Kızım sende otur.Oğlumun kusuruna bakma.
Su: Yok, ben gideyim.
Rukiye Hanım: Otur kızım yemeğini bitir en azından.
Su: Yok, babam merak eder.
Rukiye Hanım: Ben babanla konuşurum.
Su, tuhaf bir şekilde bakarak: "Nasıl yani?"
Rukiye Hanım: Bak kızım.Sana şimdi birşeyler anlatıcam.Ama ne olursa olsun aramızda kalacak tamam mı?
Su: Peki tamam.
Rukiye Hanım: Ben senin babanı tanıyorum.
Su: Nasıl yani?
Rukiye Hanım: Eski bir arkadaşım işte.Boşver onu.
Su: Peki bu muydu bana anlatacağınız şey.
Rukiye Hanım: Sadece bu değil.
Su: Nedir peki?
Rukiye Hanım: Araf, benim oğlum değil.
Su: Ne? (şok olmuş bir şekilde)
Rukiye Hanım: Onu benim kapımın önüne bıraktılar.Yani öz oğlum değil.Evlatlık gibi birşey.
Su: O bunu bilmiyor dimi?
Rukiye Hanım: Tabikide hayır.
Su: Peki bunları bana neden anlatıyorsunuz?
Rukiye Hanım: Senin onu korumanı istiyorum.
Su: Neden ben?
Rukiye Hanım: Çünkü babanı tanıyorum.
Su: Tek sebep bu değil bence.
Rukiye Hanım: Bilmen gereken bu.Ayrıca müsait bir zamanda babanla görüşmem gerekiyor.
Su: Ne görüşmesiymiş bu?
Rukiye Hanım: Ona anlatacaklarım var.
Su: Dediklerinizden birşey anlamıyorum.
Rukiye Hanım: Sen babana de ki, "soytarının maskesi" diye biri seninle görüşmek istiyor.
Su, gülerek: "Soytarının maskesi mi?"
Rukiye Hanım: Yerinde olsaydım gülmezdim.
Su, bir anda ciddileşir.
Su: Ama çok saçma değil mi ya?
Rukiye Hanım: Sen babana dediğimi söyle.Ama sakın annen duymasın.
Su: Neden?
Rukiye Hanım: Sen dediğimi yap.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fikr-i Âzap
Misterio / SuspensoOkumaya başlayacağınız hikaye tamamen hayal ürünü değildir.Uyarıyorum, hikayenin büyük bir kısmı yaşanılmıştır.Kişilerin isimleri değiştirilmiştir. Başlarında tamamen sadistçe gelebilir.Hatta bunlar deepweb'den değilmi diyebilirsiniz.Üst akıl gerekt...