Yusuf: Şimdi herşey daha net değil mi?
Araf: Ama neden ona "Mührüm" dediğimde sinirlendi ki?
Yusuf: Kardeşlikten çıkmamanı da istedi.
Araf: Neden?
Yusuf: Hala anlamıyor musun? Eğer çıkarsan.Mühürlediğin kişileri öldürmek zorundasın.Babanı mühürledin zaten.Birde buna Derin'i ekledin.
Araf: İyi ki de yapmışım.
Yusuf: Sana yardım etmeye çalışıyorum dediğinde aslında seni tamamen karanlığın içine sürüklemeye çalışıyordu.
Araf: Ve diğer mühürleri ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Yusuf: Nasıl yani?
Araf: O odaya Sanem'lede girmiştik.Aynı sözü onada söyledim.Ama o, o kadar akıllı ki.Beni Su ve bebeğimize bağlamaya çalıştırıyor gibi gösterdi kendini.Yalandan o evi güzelleştirmeler falan.
Yusuf: Peki o kapının üstünde ki işaret, aynısı o evde ve gizli odada da var demiştin.
Araf: Bir bağlantısı olmalı.Derin gibi kurnaz bir kız boşu boşuna orayı seçmez.
Yusuf: Bana Derin'in odasında o kıyafet dolabını açtığında ne gördüğünü anlatabilir misin?
Araf, ağlamaya başlar.
Yusuf: Ne yaşadın sen böyle.
Araf hala ağlayarak: " O, öldü Yusuf."
Yusuf: Bana ne gördüğünü söylemelisin.
Araf, gözlerini kapatır, bir yandan gözyaşları dökülmeye devam ederken bitkin bir sesle anlatmaya başlar.
Vücudunun her bir parçası, ayrı ayrı poşetlere konulmuş.Öyle berbat bir durumdayım ki.Su duyupta gelecek diye bağıramıyorum.Gözyaşlarımdan anlarlar diye ağlayamıyorum.İçim, ruhum paramparça.Beni herşeye rağmen seven o kadın.Artık yok.Yüzünün olduğu poşeti aradım biliyormusun? Hani belki o değildir dedim.Son bir kezde olsa onu görmek istedim.Dayanılmaz bir acı bu.Yüzünü gördüğümde ise..(Derin bir nefes alıp.) Hiçbir çizik yoktu yüzünde biliyor musun.Melek gibiydi.Ne yapacağımı bilmez bir haldeyim.Kendimi toparlamam gerekiyor.Ama yapamıyorum.Bu acı.Çok acı.
Bir kaç dakika geçti.Artık içeriye dönmem gerekiyor.Sanem'e veda etmeliyim.Tutamadım kendimi.Sesim çıksın istemedim.Ağzımı kapadım ve orda, Sanem'e bakarak ağladım.Gidemiyorum ki.Bu vedaya hazır değilim.Öylece oturdum yere.Dizlerimde derman yok.Ellerim ellerinde.Başımı aşağıya eğdim.Ağlıyorum.Hıçkıramıyorum.
Toparlanıp ayağa kalkmam ve içeri gitmem gerekiyor.Sanem...
Arkamdan bir ses geldiğini hissettim.Döndüm ve Derin karşımda duruyor.Deliye döndüm.Ona bu acının kat ve katını tattırmalıydım.
Tam ayağa kalkacaktım ki..
Derin: Saneeeeeeem! ( Haykırarak)
Ses evin tamamında yankılandı.
Derin, bir anda atılarak yanıma geldi ve Sanem'in kesilmiş parçalarını tutup, bağırmaya devam etti.
Şaşkına dönmüştüm.Bunu Derin'in yaptığına neredeyse eminim.Neden böylesine şaşırmış ve ağlamaklı oldu ki şimdi? Bunu o bile yaptıysa bu kadar iyi rol yapamaz.Yani imkansız birşey bu.Caniliğin çok ötesinde.
Derin bir anda dövünmeyi bıraktı ve bana dönerek: " Sen mi yaptın bunu sevgilime?"(bağırarak)
Sonunda annem ve Su'da içeriye geldiler.
Su, Sanem'i o halde gördüğü gibi bayıldı.Annemin ise resmen kanı donmuştu.Dizlerinde derman kalmadı ve çöktü.
Araf: Be, ben.
Derin: Sen mi yaptın diyorum! Konuşsana!
Araf: Ben yapmadım.
Derin: Kim kıydı benim prensesime!
Derin, ayağa kalktı ve çılgına döndü.Her yeri yıkıp dökmeye başladı.Onu mu sakinleştireceğim? Acımı mı yaşayacağım? Su'yu mu ayıltacağım? Ben ne yapıcam şimdi?
Bunu bizden başka kim yapabilir.Hiç kimse eve girip çıkmadı ki.En azından görmedik.Derin o odadan ne zaman çıktı? Kafayı yemek üzereyim.Bugün, kutsal gündü.Tamamen unutmuşum.Şimdi ne yapacağım ben?
Derin, kendini hırpalıyor.Su hala baygın.Annem'in ölüden farkı yok.Ben kime ne diyeyim?
Tüm bunların ortasında çıkan bir ses.
Evin kapısını kırıp içeriye girenler..
Ne olduğunu anlamadan, Adom'u ve kardeşlik üyelerini karşımda buldum.
Adom, Sanem'i görür ve: "Ne yaptınız kızıma!" ( bağırmaya başlar )
Adom: Toplayın bunları!
Araf, hareket dahi edemez.Kardeşlik üyeleri Araf, Su, Derin ve Efsun'u oturma odasına götürür.Ellerini ve ayaklarını bağlarlar.Adom bir süre daha kızına baktıktan sonra içeriye geçer.
Adom: Sana güvenmiştim Araf!
Araf, sesini çıkartamaz, başını eğer.
Adom: Konuşsana! Birşey de! Baba ben yaptım de!
Araf'tan ses yok.
Adom, çılgına döner.Su'ya bir tokat atar ve su ayılır.
Araf, Adom'un Su'ya tokat attığını görünce kendine gelir.
Araf: Ne yaptığını sanıyorsun sen!
Adom: Bu orospu için mi öldürdün kızımı?
Efsun Hanım: Sen kimsin de kızıma orospu diyorsun!
Adom: Kes sesini.( der ve belinden silahını çıkartıp kafasına sıkar.)
Su, haykırarak ağlamaya başlar.
Su: Anneeeee!
Araf: Orospu çocuğu! Yaptıkların yetmedi mi! Ne istiyorsun bizden!
Adom: Kızımı kim öldürdü bana söyleyeceksin!
Derin birden atılır: " Araf öldürmüştür.Kim öldürecek başka!"
Adom: Bu doğrumu Araf?
Araf: Onu ne kadar sevdiğimi biliyorsun Adom! Bunu neden yapayım?
Adom: Bana kızımın katilini söylemezsen, şu fahişeni de öldürürüm, karnındaki.. ( lafı yarıda kalır. )
Kızının ölümüne öyle sinirlenmiştir ki, Su'nun doğurmak üzere bir hamile olduğunun farkına şimdi varır.
Adom: Bebek.
Araf: Bebeğimize dokunamazsın!
Adom: Onu yapacak olan kim aptal!
Araf: Düzgün konuş benimle!
Adom: Eee, eh! ( Deyip, Araf'ın yüzüne silahın depçiğiyle vurur.Araf yere düşer ve bayılır.)
Su: Bebeğime ne yapacaksın? Ne olur ona dokunma.
Adom: Şunu kaldırıp masanın üstüne yatırın!
Kardeşlik üyeleri Adom'un dediğini yaparlar.
Adom: Derin, o çocuğu doğurtursan, seni bağışlarım.
Derin: Peki efendim.Siz nasıl isterseniz.
Su, sancılanmaya başlar.
Derin: Efendim dediğiniz gibi bebek geliyor.
Kardeşlik üyeleri Su'nun ellerini ve ayaklarını sıkıca tutarlar.
Bu arada diğer üyeler ayin için masanın etrafına pentagram çizerler.
Adom İbranice bir şeyler söylemeye başlar.Derin ve kardeşlik üyeleri de ona eşlik eder.
Su çok sesli bir çığlık atar.
Derin: Efendimiz geliyor!
Araf, bu çığlığa uyanır ve etrafına bakınır.Su'yu görüp ayağa kalkmaya çalışır.
Derin: Efendimiz doğdu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fikr-i Âzap
Mystery / ThrillerOkumaya başlayacağınız hikaye tamamen hayal ürünü değildir.Uyarıyorum, hikayenin büyük bir kısmı yaşanılmıştır.Kişilerin isimleri değiştirilmiştir. Başlarında tamamen sadistçe gelebilir.Hatta bunlar deepweb'den değilmi diyebilirsiniz.Üst akıl gerekt...