Su, evinin kapısını açar ve içeriye girer.
Efsun Hanım: Sonunda kızım eve teşrif etmiş.
Su: Gül yüzüne hasret kaldım.(imalı)
Efsun Hanım: İltifat mı ettin?
Su: He anne he.
Efsun Hanım: Kızım iyi misin sen?
Su: Değilim.
Efsun Hanım: Noldu, neyin var?
Su: Bana herşeyi anlatacaksın.
Efsun Hanım: Ne kastediyorsun?
Su: Babamın en yakın arkadaşı kimdi anne?
Efsun Hanım, aklındaki kişi olmadığını düşünüp cevap verir: "Mâlik"
Su: Onu zaten biliyorum.Ben eskiden kimdi diye soruyorum.
Efsun Hanım, doğru cevabı vermek istemez.Su'yu oyalamaya çalışıyor: "Durduk yere nerden çıktı şimdi bu?"
Su: Söylemediğine göre benden bir şeyler saklıyorsun.
Efsun Hanım, biranda sinirlenir: "Ne saklayacağım senden?"
Su: Araf'ın annesi mesela.
Efsun Hanım, Su'nun bir şeyler bildiğinin farkına varır.Tam olarak ne bildiğini öğrenmek ister: "Ee ne olmuş ona?"
Su: Soytarının Maskesi.
Efsun Hanım, şimdi tam olarak emin olmuştur.Gerçekle yüzleşmenin vakti gelmiştir artık.
Efsun Hanım: Sen zaten biliyorsun.
Su: Bana o soytarının kim olduğunu söyleyeceksin.
Efsun Hanım: Neden bu kadar merak ediyorsun?
Su: Çünkü Ecrin'in katili o.
Efsun Hanım, Su'nun bu kadar çok şey bildiğini tahmin etmemiştir.
Efsun Hanım, donuk bir sesle: "Buna mecburdum."
Su, deliye döner: "Neye!"
Efsun Hanım, ağlayarak: "Herşeyi babanı kurtarmak için yaptım kızım."
Su: Yani Ecrin'i o soytarıya sen verdin öyle mi?
Efsun Hanım: Evet.
Su, bir anlık sessizlikten sonra gözünden acı bir yaş dökülür.Titrek bir ses tonuyla: "Sen benim annem değilsin." ve hızlıca kapıya doğru yönelir.
Efsun Hanım, arkasından koşup kapıya dayanır ve ağlayarak anlatmaya başlar.
Efsun Hanım: O kız Mâlik'in öz kızı.Ve biliyorsun ki Mâlik, Hamarût'un koruyucusu.Görüyorum ki o kadının oğlu aklını başından almış.Biz kötülüğün başıyız kızım neden anlamıyorsun? Babanı o soytarıdan kurtarabilmek için Mâlik'in kızını vermek zorundaydım.
Su, kesin bir sesle: "Çekil."
Efsun Hanım, kapının önünden çekilir.
Su, kapıyı sertçe vurup evi terkeder ve ağlayarak yolda yürür.Özgür Kardeşlik'te;
Sabah olur ve Araf uyanır.Sanem'i uyandırmadan yataktan kalkmak isterken Sanem gözleri kapalı, uykulu ses tonuyla: "Nereye aşkım?"
Araf, Sanem'in hala uyku içerisinde olduğunu anlayıp ona belli etmeden gitmek ister.
Alnından öpüp: "Kahvaltı hazırlıycam canım."
Sanem, tatlı bir gülümsemeyle: "Seni seviyorum." der ve uykusuna kaldığı yerden devam eder.
Araf, üstünü giyinip bir an önce Su'yun yanına gitmek için Kardeşliğin koridorundan yürümeye başlar.Tam çıkış kapısına elini atar ki arkadan bir ses: "Nereye gidiyorsun?"
Araf, elini yavaşça geriye çeker.Bu ses, sanki tanıdık ama kim olduğunu bilmiyor.Arkasına dönüp bakar ve şöyle der: "Seni tanıyor muyum?"
"Yoo, sanmıyorum."
Araf: Kimsin öyleyse.
"Ben Derin.Tanıştığımıza memnun oldum."
Araf: Derin mi? Değişik bir isimmiş.
Derin: Öyle.Nereye gidiyordun sen?
Araf: Hiiç.
Derin: Liderimiz toplantıya bekliyor herkesi.Gelmeyecek misin?
Araf: Toplantı mı..
Araf, bu toplantıyı aylardır bekliyordur.Su'yun yakalanmadığını biliyordur ve muhtemelen Hamarût'ta olduğunu düşünüp der: "Tamam geliyorum."
Derin: Toplantıdan sonra da bir yere kaybolma sana söyleyeceklerim var.
Araf, Derin'e doğru yürümeye başlar: "Sen beni nerden tanıyorsun ki?"
Derin: İsmin Araf değil mi?
Araf, şaşırır: "Evet de.Sen nerden biliyorsun?"
Derin: Ben bilgeliğin temsiliyim.Herkesi ve herşeyi bilirim.
Araf: İlginçmiş.Tanıştığımıza memnun oldum öyleyse.(elini uzatır)
Derin, elini sıkarak: "Bende öyle."
Araf ve Derin toplantı odasına doğru yürürken Araf düşünmeye başlar.
Araf içinden: "Nerden çıktı şimdi bu kız.Ya benim kim olduğumu anlarsa, o zaman ne yapacağım?"
Derin: Kim olduğunu zaten biliyorum.
Araf, telaşlanır.Ne yapacağı bilemez bir durumda cevap verecekken, Derin, gülümseyerek: "Sen, çok tatlı bir çocuksun."
Araf, derin bir nefes alır.Ama hala içinde şüpheleri vardır.Şimdilik bir şey söylemese bile bu kızın çok zeki olduğunun farkındadır.
Ve toplantı odasına varırlar.Kardeşliğin tüm yetkilileri içeridedir.Derin ve Araf'ta yerini alır.Lideri beklerler.Kısa bir süre sonra lider gelir ve kardeşleri selamlar.
Kardeşler de hep bir ağızdan: "Efendi Adom çok yaşa!"
Adom, yerine geçer.Toplantıyı başlatır.
Adom: Bugün buraya toplanmamızın sebebi, malum kişinin akıbetidir.Biliyorsunuz ki eski liderimiz oydu ve düşman ile iş birliği yaptığı için onu gizli odada tutsak aldık.Ve sizler, beni lideriniz tayin ettiniz.Bunun için sizlere tekrardan teşekkür ediyorum.Şimdi gelelim asıl konumuza.Hannas'ın infazını gerçekleştirecek olan kişiyi seçmeliyiz.
Araf, günler öncesinden yetkililerle tek tek görüşmüş ve bunu yapması gereken kişinin kendisi olması gerektiğini herkese iletmiştir.
Adom: Evet, bir önerisi olan var mı?
Araf: Efendim izin verirseniz bu şerefi ben üstlenmek istiyorum.
Adom: Bence de uygun olan sensin.Hem nasıl olsa bize Hannas ile Mâlik'in ihanetini kanıtlayan da sen oldun.Bence bu görevi hakediyorsun.Eğer sizlerinde onayı varsa bu görevi Araf'a veriyorum.
Üyeler, tek tek: "Uygundur."
Adom: Ve Hannas'ın infazı Araf'a verilmiştir.
Üyeler: Yaşasın Araf!
Toplantı biter ve çıkışta Derin, Araf'ın koluna girerek: "Sana bir şey söylecektim unuttun mu?"
Araf: Buyur söyle.
Derin: Geçen gün gizli geçitte seni bir kızla gördüm...
![](https://img.wattpad.com/cover/135774397-288-k755495.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fikr-i Âzap
Mystery / ThrillerOkumaya başlayacağınız hikaye tamamen hayal ürünü değildir.Uyarıyorum, hikayenin büyük bir kısmı yaşanılmıştır.Kişilerin isimleri değiştirilmiştir. Başlarında tamamen sadistçe gelebilir.Hatta bunlar deepweb'den değilmi diyebilirsiniz.Üst akıl gerekt...