Araf: Neye başlıyoruz anlamadım?
Su: Sana göstermek istediğim şeyler var.
O an aklım sadece cinsellikteydi.Kız o kadar güzel ki.Çıplak resmimi çizmesi, erkekler tuvaletine girmesi de bu yöndeki düşüncelerimi arttırıyor.İstemsizce azıyorum.
Araf: Ne gibi?
Su: Hemen dikleştirme ( ufak bir tebessüm) İnancın ne senin?
Araf: İnanç derken?
Su: Din yani.
Araf: "Özgürüm"
Su: Bu yüzden sen işte!
Araf: Kime böyle desem şaşırıyor yada gülüyor sen neden böyle dedin?
Su: Zamanı gelince anlayacaksın.
Araf: Peki.
Dediklerinden pek birşey anlamamıştım ama hayata olan arayışlarım doğrultusunda onu dinlemek istediğime karar verdim.Ders zili çaldı ve sınıfa doğru yürüdük.Sıraya oturduğumuzda, o anlamsız bakışları devam ediyordu.
Bu nasıl bir his? Güzel olduğu için aklımdan geçen sapıkça düşünceleri bastırmak istiyorum.Bir yandanda inancının ne olduğunu merak ediyorum.Tuhaf bir açlık arzusundayım.Dersin ortasına doğru yüzünde anlamsız bir ifade vardı.Kızgın desem değil, mutsuzda değil.Ama yüzü asık.Dayanamadım ve sordum "Neyin var?"
Su: Yok bir şeyim, dön önüne!
Neden bu kadar kızdığını anlayamamıştım.5 dakika önce onunla sevişeceğim dakikaları düşünürken şimdi içime tuhaf bir acı saplanmış gibi.Duygularımı kontrol ediyordu sanki.
Ders bitişi hiçbir şey demeden telaşla sınıftan çıktı ve o gün onu bir daha görmedim.Bu kadar canını sıkan şey neydi? Halbuki dersin başında yüzü gülüyordu.Durduk yere neden böyle oldu ki?
Yine kendimi soru tufanına tutuyorum.O yokken ruh gibi yaşıyordum.Hissizdim, okula gidip gelirdim.Bazen hayaller kurar bazende uyuyarak geçirirdim zamanı.
Tamam belki boş yaşıyordum ama aklım şimdiki kadar hiç karışmamıştı.
Acaba oda benim gibi kendine "özgür" mü diyordu.
Saat gecenin üçü, uyuyamıyorum.Sabah 9 da okulda olmam lazım.Onu görebilmek için uykumu almam gerekiyor.Ama düşünmekten gözüme uyku girmiyor.Esnemiyorum bile."Su..."Zırrrrrr.... Zırrrr....
-Araaf! Bak hala duymuyor.Oğlum kalksana artık! Araaaaaf!
Araf: Su...
Rukiye Hanım: Ne suyu olum? İnsan uykusunda su mu sayıklar?
Araf: Su...
Rukiye Hanım: Hey Allah'ım, yarabbim!
Araf birden sıçrayarak uyanır ve alarma bakar.
Araf: Anne niye uyandırmıyorsun beni!
Rukiye Hanım: Oğlum çalıyor çalıyor duymuyorsun.Bir sudur sayıklayıp duruyorsun.
Araf: Su mu...(Birden aklıma geldi, hemen üstümü giyinip okula gitmem gerekiyor.)
Rukiye Hanım: Kalk giyin hadi!
Hemen üstümü giyinip, apar topar çıktım.Okula vardığımda çoktan ders başlamıştı.Acaba Su bugün okula geldimi? Sınıfın kapısını çaldım.Hoca seslenince daldım ve klasiktir:
"Geç kaldığım için özür dilerim".
Hoca: Hiç gelmeseydin, zaten ders bitiyordu!
Araf: Özür dilerim hocam.
Hoca: Tamam geç otur, zaten yok yazıldın.
Bir anlık telaşla unuttum.Su acaba sınıfta mı? Gözlerimi sırama çevirdim.O yok! Neden gelmedi ki?
Dün bu kadar üzüldüğü şey neydi?
Yine bütün günüm sorularla geçecek anlaşılan...Okul çıkışı, düşünceli adımlarla evime doğru yürürken birden karşımda onu gördüm.Aklıma neler gelmişti.Başına birşey mi geldi, öldü mü? Onu görür görmez koştum ve sarıldım.
Su: Beni görünce bu kadar sevineceğin aklıma gelmemişti
Araf: Başına birşey geldi sandım.Korktum.
Su: Gelse ne olacakki, beni tanıyalı daha bir gün oldu? Üzülmene sebep olacak şey ne?
Gerçekten neden bu kadar üzüldüm ki.Onunda dediği gibi daha bir gün oldu tanıyalı.Nerdeyse hiçbir şey yaşamadıkta.Ama sanki onu yıllardır tanıyor gibiyim.
Su: Şşş sana diyorum Araf, duymuyor musun beni?
Araf: Bilmiyorum.Sanki biz zaten birbirimizi tanıyormuşuz gibi.Çok tuhaf bir his.
Su: Anlamış olmana sevindim.
Araf: Nasıl yani?
Su: Daha bunlar için erken, sırası gelince herşeyi öğreneceksin.
Dur bir dakika ya, neden aklıma gelmedi ki? Kızın okuldan tek bir arkadaşı bile yok, ama beni gördüğü gibi, sanki yıllardır tanıyormuş gibi konuştu.Üstelik direk adımla seslendi.Kitabın kapağında yazıyor dedi ama gözleri sonradan oraya dönmüştü.Bu nasıl bir kördüğüm.
Reenkarnasyon yada paralel evrende mi bu kızı tanıyorum.Ki öyle bile olsa bu kadar güzel bir kızla ben tanışmayı nasıl başardım.Şu kağıda çizdiği çıplak resmimde tamamen gerçekti.Hani hayalinden sallıyor olsa bu kadar tutturamaz.Yani şimdi ben paralel evrende bu kızla seviştimmi?
Yok ya kesin çıldıracam ben.
Su: Heyyy, daldın gittin yine!
Araf: Bana şimdi neler olduğunu anlatmalısın Su!
Su: Sabretmeyi bir türlü öğretemedim s..(birden yutkunarak susar, cümlenin sonunu getirmez)
Araf: Nasıl yani? Bir gündür tanımıyor musun beni?
Su: Şeyyy, dilim sürçtü...
Aslında öyle olmadığını anladım ama şimdilik birşey demedim.Onunda dediği gibi herşeyin sırası var.
Su: Yine ne geçiyor aklından.
Araf: Biraz zamanın varmı?
Su: Neden?
Araf: Şurda bir cafe var, geçip oturalım.
Su: Hmm.Peki tamam, hadi gidelim.
Cafe ye doğru yürürken Su elimi tuttu.Hafifte yüzü gülümsedi.Sanki eski günleri hatırlar gibiydi.Daha önce ne yaşandı bilmiyorum ama bana aşık olduğuna eminim.Yusuf: Bi dakika, benim anlamadığım birşey var.Bu kız neden seninle lise sonda tanıştı.4 yıldır aynı lisede değilmiydiniz?
Araf: Onada gelicem.Mümkün olduğunca beni bölme.Anlattıkça anlayacaksın.Başta bende senin gibi düşündüm.Belki aynı sınıfta olmamızı bekliyordur yada 18 yaşıma gelmemi bekliyordur diye avuttum kendimi.Neyse bölme devam ediyorum.
Yusuf: Bugünlük bu kadar yeter, yarın devam edelim.
Araf: Ama cafedeki olayı anlatmam lazım!
Yusuf: Yarın devam ederiz dedim Araf, zaten süremiz doldu.
Görevliler gelir ve Araf'ın deli gömleğini giydirip odasına götürürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fikr-i Âzap
Misterio / SuspensoOkumaya başlayacağınız hikaye tamamen hayal ürünü değildir.Uyarıyorum, hikayenin büyük bir kısmı yaşanılmıştır.Kişilerin isimleri değiştirilmiştir. Başlarında tamamen sadistçe gelebilir.Hatta bunlar deepweb'den değilmi diyebilirsiniz.Üst akıl gerekt...