5. bölüm / Onu kaybedemem

19 5 0
                                    

Ulaş Mert in söyleyeceği şeyi duymak için kulağında telefon bekliyordu. Cevap gelmedi. Merttt diye seslendi.

Mert bir iki kere yutkundu. Bu arada otelin koridorun da yürüyordu. Adımları yavaşladı. Söyleyecekti ama nasıl..Böyle bir şey nasıl söylenirdi. Bunu düşünecek zamanı da olmamıştı.

Ben söyliycem ama diye duraksaya duraksaya cevap verdi. Cümle kurmak onun için hiç bu kadar zor olmamıştı.

Telefonun diğer ucundaki Ulaş çileden çıkmak üzereydi. Söyleyeceksen söyle oğlum ne kekeliyorsun dışarı çıkmak için babasından izin almaya çalışan kızlar gibi dedi. Hadi acelem var çok yoğunum bugün diye de ekledi.

Mert tamam biz en iyisi yüzyüze konuşalım nereye gideceksen oraya gelicem söyle nereye gideceksin dedi.

Ulaş hem muziplik olsun diye hem de gıcıklık olsun diye nereye gideceğini söylemedi.

Sakın gelme yanıma. Küçükken de böyle peşimden ayrılmazdın. Git kendine arkadaş bul dedi ve telefonu kapattı.

Mert aloo aloo dedi ama telefon kapanmıştı. Dııtt dıttt sesi duyuldu. Offff Ulaş ya diyerek elini başına götürdü ve düşünmeye çalıştı. Adım atacak hali kalmamıştı. Öylece durdu.

Arkadan Çetin geldi. Mert i kolundan tutup iyimisin dedi. Başıyla iyiyim mesajı verince asansöre yönelip düğmeye bastı.

Asansörden inerken Mert tedirgindi. Sonuçta bu işin bir ucuda aileye dokunuyordu. İnsanlara bu durumu nasıl anlatacaklardı.

Sessizliği önce, düşünmek yerine genelde konuşmayı tercih eden Çetin bozdu.

"Ulaş a söyleyemedin dimi" dedi

Mert de "söyleyemedim" dedi ve devam etti.

Yüzyüze konuşmamız lazım. Öncelikle Cem'in Kıbrıs tan gitmesi lazım bir an önce dedi bastıra bastıra hıncını sözcükten almak istercesine.

Sonra Sedef le konuşacağız. Ne yaptıysa itiraf edecek. Daha sonrasına da Ulaş karar verir artık dedi.

Asansör den çıkıp çıkışa yöneldiler. Çetin telefonundan birini aradı. Aradığı kişi Ulaştı ama cevap vermiyordu. Israrla çalıyordu. En sonunda açtı.

Telefonu açar açmaz "Çetin organizasyon için görüşmem var. Konuşamam şimdi. Sonra ara olurmu" dedi Ulaş. Pat diye telefonu kapattı.

Söyleyeceği ne varsa ağzına tıkmıştı. Nerden başlayalım konuşmak için. Kimden başlayalım diye düşünürlerken taksiye bindiler. Gözlerinden uyku akıyordu ikisininde. Bu gidişle bir yerde uyuyup kalacaklardı.

Çok da acıkmışlardı. Dayımlara gidelim hadi dedi Mert. Ortalığın nabzını yoklamış oluruz. Duş alıp kahvaltı yapalım en azından diyerek taksiciye adresi verdi. Eve doğru yol aldılar.

Cem odada yüzü gözü kan içindeyken telefonu eline alıp ilk olarak kendine İstanbul'a giden ilk uçaktan yer ayırdı. Sonra hemen Sedef i aradı.

Sedef kendi oteline gelmişti. Birazdan Ulaş'la buluşacaktı. Hazırlık yapıyordu. Cem'in aramasını cevaplayıp "biz bir daha görüşmeyeceğiz Cem konuştuk bunu ben evleniyorum" dedi.

"Mert ve Çetin bizi görmüş herşeyi anladılar. Geceyi beraber geçirdiğimizi biliyorlar." dedi Cem.

Neeeeee ! diye bağırdı Sedef. Elindeki ruj yere düştü. Aynanın karşısından çekilip oturduğu sandalyeden hızla kalktı. Sandalye yere yattı. Sedef odanın içinde bir o yana bir bu yana dolanıp durdu.

"Nasıl ya nasıl görürler. Ne yapacağım ben şimdi. Ulaş ın haberi var mı " dedi saçlarını tutarak.

"Haberi yok ama söyleyeceklerdir. Ben gidiyorum" dedi ve ekledi. " İstanbul'a. "

hanaelciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin