32. Bölüm / Aşk kimin hakkı

31 2 0
                                    

"Neeee! Ciddi misin sen? Bunları bana şimdi mi anlatıyorsun" diye bağırdı Zeynep.

Sesini yükseltmişti. Ama Hana'ların evinde halihazırda gürültü olduğu için kimse onlara dönüp bakmadı bile.

Sabiha hanım ile Server hanım yine kavga ediyorlardı. Televizyonun beyin zehirleyen gündüz kuşağı programları başlamıştı. Anneanne ile babaanneyi zehirliyordu günden güne.

Bu evde kavgaları evin çocukları yapmazdı. Evin büyükleri yapardı. Belli bir yaştan sonra çocuk aklı kadar bile akılları kalmadığı içindi belki de.

Hana onlara hayretle bakardı yaşıtları devlet yönetiyor bunların diye. 1950 lerin çocukları şimdinin aklı noksan Benjamin Buttonları olmuştu. Yaşlanırken aynı zamanda olgunlaşacakken çocuk gibi davranıyorlardı.

Çoğu yaşlıdan hoşlanmasa da onlar zararsız yaşlılardı. Anneannesi ve babaannesini seviyordu Hana. Netice de çocuk zekasındaki beyinleriyle kimseye zararları yoktu. Savaşlar çıkarıp gençleri içine atıp bir köşeye çekilmiyorlardı.

Zeynep'in sesiyle irkilerek döndü. Gözlerini iki yaşlı kadından alıp arkadaşına çevirdi Hana.

"Sana inanamıyorum. Sen o gece birlikte olduğun adamı Kıbrıs'ta havaalanında gördün. Ayrıca dün gittiğin iş yerinde de gördün öyle mi?" diyordu Zeynep iki elini öne doğru açmış bir şekilde.

Hana hiçbir şey söylemeden  evet anlamında başını salladı. Elleriyle tırnaklarındaki eti koparmaya  çalışıyordu.

Zeynep ona bakarak "kes şunu yapma bırak" dedi.

Ellerini birbirinden ayıran Hana "acaba biliyor mu ki " dedi. "Neyi" diye soran Zeynep'e "Mert'i gördüm orda" dedi.

"O da tanıyordu onu. Arkadaşıyla birlikte olduğumu biliyor mudur? Bilmiyorsa da ben gidince kesin öğrenmiştir demi. Yani  söylemiştir kesin."

"Offff rezil oldum. "

Zeynep birden ayağa kalkıp odanın içinde dönen Hana'yı bakışları ile takip etmeye başladı. Daha büyük bir sorun vardı ama emin değildi. Mert de kimdi?

"Bana anlatmak istediğin bir şeyler varmı Hana?" dedi Zeynep.

Hana nasıl anlatacaktı ki birlikte olduğu adam tenis klubünün sahibini tanıdığı gibi daha önce tanıştığı içten içe hoşlanmaya başladığı Mert'i de tanıyordu.

"Ben ne yapıcam şimdi offffff" diyerek bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu. Odadan çıkıp salona girdi. Yerinde duramıyordu endişeden. Düşünmekten başka bir şey yaptığı da yoktu.

Server hanım ve Sabiha hanım hâlâ atışıyordu.

"Kalk dişini fırçala! Ya da ağzını kapalı tut" dedi Sabiha hanım birden.

Server hanım buna karşılık "fırçalayacak bir dişin bile yok benle uğraşıyorsun" dedi.

Birbirlerine hiç katlanamıyorlardı. Aynı koltuğa oturmak aynı bardaktan içmek aynı sandalyeyi kapmak istiyorlardı hep. Hiçbir şeyi paylaşamıyorlardı.

Döndü tekrar odasına. Zeynep istifini bile bozmamış öylece oturuyordu. Hana'ya dikmişti simsiyah gözlerini.

"Mert kim?" dedi kısaca. Net bir şekilde sormuştu.

Hana, babaannesinin yattığı yatağın ucuna yığılıverir gibi oturmuştu.

"Mertle Kadıköy vapurunda tanışmıştık. Fotoğraf çekiyordu. Benim fotoğrafımı da çekmişti" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

hanaelciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin