Natalie kameranın açısını ayarladıktan sonra Hana'nın omuzunu düzeltti.
"Biraz daha dik durmalısın" dedi. Hana ise Natalie nin evindeki rahat bir koltuğa oturmuştu. Sırtını fon olarak duvara vermişti.
Önündeki sehpada üst üste yığılmış birkaç kitap vardı. Dekor olsun diye koymuşlardı. Natalie'nin annesinin yemek kitaplarıydı hepside.
Yine dekora katkı sağlasın diye bir kahve kupası da koymuşlardı. Natalie için tüm bunları yapmak bir zevkti.
Daha önce böyle bir şey yapmamıştı. Booktuber diye bir şey bile duymamıştı. Hana'ya özendi.
"Ne güzel fırsatını bulduğun anda kitap okuyorsun. Bir şeylere ilgin var" dedi Natalie.
Elindeki kitabı karıştırıp prova eden Hana "beni bu dünyadan bir süreliğine çekip çıkaran tek şey kitaplar" dedi. "Rahatlatıyor, okuduğum zaman asla yalnız hissetmiyorum."
Natalie gülümseyerek "video kısmı zevkli ama" dedi. "Sonra bana da bir kitap tavsiye et."
Ellerini çırparak "evet başlatıyorum hazır ol" dedi ve Hana'ya işaret verdi.
"Merhaba kitap dünyama hosgeldiniz. Ben Hana Elci. Bugün Paulo Coelho'nun kitaplarından birini daha yorumlayacağım. Elimde de gördüğünüz gibi kitabın adı Veronica Ölmek İstiyor.
Hayattan zevk almadığına inanan Veronica intihar etme kararını sonunda diyerek kendine itiraf etmiştir. Ve cesarete gelmiştir... "
Hana, kitap videosunu bitirdi. Bayağı bir uğraşmışlardı.
"İnanamıyorum 7 dakikalık video için 1 saattir uğraşıyoruz. Hiç kolay değilmiş ama yine de zevkli" dedi Natalie.
"Daha bunun düzenlemesi var. Henüz bitmedi. "
Natalie "bu kitabı neden seçtin. Arkadaşın intihar ettiği için mi?" dedi.
"Belki de" dedi Hana. Biraz düşündü.
" Veronica şımarıklık etmiş ama. En azından içinden çıkamadığı köşeye sıkıştığı bir durum yoktu onun hayatında. Yani Paulo Coelho nun anlattığı kadarıyla"
Natalie "Zeynebin içinden çıkamadığı bir durum vardı o zaman. Öyle mi?" dedi.
Hana, Natalie ye baktı. Natalie de Hana'ya.
Bir süre sessizlik olsada Natalie "üzüldüm onun için" dedi.***
Zeynep, psikiyatri kliniğinde oturmuş sıra bekliyordu. Konuşmak iyi geliyordu aslında. Hiç tanımadığı birine kimseye anlatamadığı şeyleri anlatmak rahatlatıyordu.
Psikiyatrist Funda hanım onu görünce oldukça şaşıracaktı. Herkes dönüp dönüp ona bakıyordu.
Seans saati gelmişti ama hala içerideki hastanın çıktığı yoktu. Hasta derken aslında öyle olmadığından emindi.
Çünkü kendisi de girecekti az sonra ve hasta değildi neden başkasına hasta diyorum ki diye düşündü.
Koridor çok sakindi. Sekreter haricinde bir de kendisi vardı. Koridorun başında birinin geldiğini fark etti ama dönüp bakmadı bile.
Biraz sonra yanına biri oturdu. Koridorun başında gelen kızdı bu.
Oturur oturmaz "vay canına" dedi. "Saçların ne kadar güzel olmuş."
Gözlerini kocaman açmıştı kız. İlk defa kızıl saçlı birini görmüş gibi.
"Sahi mi" dedi Zeynep. "Kimse beğenmiyor aslında. Birinin beğenmesine şaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hanaelci
General FictionMasum görünen kirli bir ilişki mi yoksa kirli görünen masum bir aşk mı ? Hikayemiz de bu sorunun cevabını arayacağız