17. Bölüm / Yol ayrımı

17 4 0
                                    

Hana Dereboyu caddesine gelmişti fakat Zeynep'in gönderdiği lokasyonu bulamamıştı. Sunset  diye bir yer göremiyordu. Biraz daha ilerledi. Telefonun navigasyonunu çalıştırdı. Evet doğru yoldayım diyerek düz yürüdü. Hemen sağa döndü. Ve kafeyi görmüştü. Kırmızı bir tabelası vardı ve önündeki masalarda Zeynep'i görmediğine göre içeridedir sanırım diyerek mekandan içeriye girdi. Hoşgeldiniz diyen garsona teşekkür ettikten sonra ilerledi ve hemen solda köşede Zeynep'i gördü otururken.

"Sonunda" dedi Zeynep bir oh çekerek. "Nerdesin sen. Kayboldun sandım. Bir öğrenemedin şu minnacık şehri. "

Sarıldılar. Hana çantasını boş sandalyeye koyup yerine yerleşti. Etrafı süzdükten sonra "Gerçektende kayboluyordum. Daha yeni geldim şehre nerden öğreneyim hemen. Hem yön duygum kötü benim." Dedi Zeynep'e dönerek. "Sen anlat bakalım bugün nerde uyandın. Şaka dimi bu. Geceyi biriyle mi geçirdin yani. Yuh artık"

Zeynep , Hana'nın yüz ifadesini inceleyerek böyle şeylere ne kadar karşı olduğunu geceyi gerçekten yabancı bir adamla geçirse nasıl kızacağını anladı. Hana'ya içinde bulunduğu durumu nasıl anlatacağını kestiremiyordu. Birine anlatmalıydı ve bu anlatacağı kişi ne annesi ne de Cansu idi. En yakın arkadaşı Hana'ya anlatmalıydı. Ama o böyle düşünürken nasıl anlatacaktı. Ona bakarken ve düşüncelerini tartmaya çalışırken dondu kaldı. Hana "Zeynepppp" diye seslendi. Zeynep çözülmüş bir buz kalıbı gibi kendine geldi. "Pardon.. Pardon.. ya aklıma birşey takıldı da" dedi kesik kesik gelen bir ses  tonuyla. Hana'yla konuşurken iç sesi çok fazla şeyler söylüyordu bugünlerde.

"Ya evet.. Anlattığım gibi oldu. Gece Cansu ve arkadaşları ile bara gitmiştim. Sonra onlar erken ayrılmış. Ben de biraz içince.." diye anlatmaya başladı Zeynep. Hana meraklı bir şekilde yüzünü iki elinin arasına alarak "eeee sonra" diye sordu.

"Sonrası mağlum. Sabah gözümü bir otelde açtım. Birisi beni getirmiş. Ayakkabımı bile çıkarıp beni yatağa yatırmış. Sonrada gitmiş."

"Kesinlikle bir centilmen olmalı bu." dedi Hana muzip bir şekilde gülümseyerek.

"Bencede" diye karşılık veren Zeynep konuşmasına devam etti. "Valla ne yalan söyliyim çok etkilendim. Üstelik odanın ücretini bile ödemiş. Resepsiyona sordum ama adını bilmiyormuş. Belkide özellikle söylememiştir. Kıbrıs gibi bir yerde gece klubünün ortasında kal ve bir centilmene rastla. Ve o senden, sen o durumdayken  yararlanmaya çalışmasın. Gerçekten ilginç. Mükemmel bir adam olmalı."

Hana ve Zeynep uzun uzun konuştular bu mevzuyu. İkiside bu kişinin kim olduğunu çok merak ediyordu. Hana geceye dair ne hatırladığını sordu Zeynep'e. Ama Zeynep barın önündeki sandalyede içki içerkenki halinden başka hiçbir şey hatirlamiyordu.
"Yaptığın çok büyük bir sorumsuzluk. Biliyorsun değil mi. " dedi Hana. "Ne olursa olsun biraz dikkatli olman gerekiyor. O aptal kuzenin.. Imm neyse pardon. Keşke seni yalnız bırakmasaymış."

Hana, Cansu'yu pek fazla tanımıyordu ama onun aptal olduğunu düşünürdü hep Zeynep'in anlattıklarından kendisinde bıraktığı izlenimlere göre. Kuzenini bile kızın ilk defa geldiği bir şehirin içkili bir mekanında öylece bırakıp gittiğine göre erkek delisi bir kız belli ki diye düşündü.

Zeynep bir kahkaha attı. Hana'nın Cansu'ya aptal demesini nedense komik bulmuştu. "Gerçekten aptal olduğunu mu düşünüyorsun" diye sordu.

"Ne bileyim. Senin anlattıklarınla kafamda öyle bir profil oluşturdum." dedi gülerek Hana. "Sahi ya seni nasıl bırakıp gider orda. İçkici bir berduş olduğunu bilmiyor mu?"

"Bak ya." dedi Zeynep gülerek. Kimmiş berduş" diyerek Hana'nın saçlarını dağıttı. Kendi aralarında şakalaştılar. Zeynep kahvaltı yapmadığı için acıkmıştı. Garsona Kıbrıs'ın meşhur hellim böreğiyle birlikte birkaç kahvaltılık daha sipariş verdi. Pankek bile istedi. İştahı artmış görünüyordu. Normalde pek iştahla yemek yiyen biri olmadığı için Hana'ya bu tuhaf gelmişti. Ona eşlik etmişti ama kahvaltısını yaptığı için pek aç değildi. Hellim böreğinin tadına baktı sadece.

hanaelciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin