Amerikaya dönmesiyle işlere hız vermişti Ulaş. Otelciliği en ayrıntısıyla öğrenmişti. Artık işlerin büyük bir bölümünde söz sahibiydi. Kıbrıs'ta otel konusunda üstlerine yoktu. Artık dünyaya açılıyorlardı.
Newyork'tan sonra Dubai'de de Midnight otelin ünü yayılıyordu. Türkiye de ise sadece Antalya'da vardı. Ve Antalya'nın en gözdesi olmuştu. Yaz kış doluydu.
Sıra İstanbul'a gelmişti. İnşaatı biten otelin konsepti belliydi.
Asaf bey Ulaş Amerika'ya döndüğü için otelin işleriyle yakından ilgileniyordu. Bir kaç gün için İstanbul'a gitmek zorunda kalmıştı. Bu biraz da onun için kafa dinleme olmuştu.
Selin hanım ise büyük bir telefon trafiğiyle uğraşıyor bir yandan da gelen misafirlerle ilgileniyordu. Asaf bey gibi kaçacak bir yer bulamamıştı.
Kerim beye gelince neler olduğunu çoktan unutmuştu. Her gün aynı kitabı okumaktan da bıkmamıştı.
Günler günleri haftalar haftaları kovaladı. Ulaş hayatının tamamen değiştiğini hissediyordu. Kendisinin de değiştiğini hissediyordu.
Newyork'tan Las Vegas'tan anılarından herşeyden uzaklaşmak istiyordu. Sedefle mutluyum sanarak geçirdiği günleri hatırlatıyordu burası ona.
Ortak arkadaşları sıradan bir ayrılıkmış gibi hep aynı konu üzerinde barışma önerilerinde bulunuyordu. Hemde sürekli.
Anlatmak istememişti nedense. Sanki utanması gereken kendisiymiş gibi.
Kafeler restoranlar barlar mağazalar oyun salonları... Her yerde Sedef vardı. Görmek istemediği ortak arkadaşları vardı.
Ulaş iyice paranoyak olmuştu. Bunların içinde bilip de bana söylemeyen de vardır mutlaka diye düşünüyordu son zamanlarda.
"Belki başkaları da olmuştur. Arkadaşım dediğim birileri belki " diye geçirdi aklından. Arkadaş listesini gözden geçirdi tekrardan. Lucas.. Aleks.. Rupert..
Telefon rehberinde gezerken Mert'in aramasıyla telefon titremeye başladı. Elinde olduğu için hiç bekletmeden açtı.
"Hemen açtın. Şaşırttın beni " dedi Mert.
Ulaş "elimdeydi telefon " diye karşılık verdi.
"İstanbul'da mısın ? "İstanbulda olmadığını birkaç gün Atinada kalacağını söyledi Mert. Restorantta ki işler için ara ara gitmek zorundaydı. Ulaş'a halini hatırını sorup sanki anlamış gibi "orda iyi olacağına emin misin" diye sordu.
Orda iyi değildi Ulaş. İyi hissetmiyordu. Gizli bir baskı hissediyordu üzerinde. Bu son dakika ayrılığının iç yüzünü bilmedikleri için sanki Ulaş sorunluymuş gibi anlaşılıyordu. En az olayın iç yüzü kadar rahatsız ediciydi.
"İyiyim ya " desede Mert onun iyi olmadığını biliyordu. "İstanbul'a gel. Bırak orayı" dedi Mert. "Bak ciddiyim. İstanbul'a gel. Burda da işin var. Burdan yönetirsin bir süre. Hem Çetin de burda. Sıkılmazsın "
Çetin de İstanbul da idi. Ulaş, bir süre Çetin den uzak durmaya karar vermişti. Onun gaza getirmesiyle kalkıştığı olay aklına gelince kendinden utanıyordu. O geceyi düşündü. Sonrasını. Hayatında hiç bu kadar utanç verici bir şey yapmamıştı.
********
Zeynep'in, intihara kalkıştıktan sonra annesi ile arası iyice bozulmuştu. Münevver Hanım çok üzülmüştü ama hayal kırıklığına da uğramıştı. Kızının en küçük bir durumda bile onu bırakıp gidecek olması sinirlerini bozmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hanaelci
General FictionMasum görünen kirli bir ilişki mi yoksa kirli görünen masum bir aşk mı ? Hikayemiz de bu sorunun cevabını arayacağız