DÜZENLENMİŞTİR.
**** ****
-" Üzerini değiştir, annelerinin elini öpmeye gideceğiz "
-"Anlamdım. İnsanlara bu kadar kötü davranırken, iyi aile çocuğunu mu oynuyorsun?"
-" Herkes bu akşam evleneceğimizi biliyor. Adettendir düğün öncesi büyüklerimizin elini öpmek ." ağzım açık şaşkınlıkla suratına bakıyordum. Görende bu evliliği gerçek sanardı. Dehşete düşmüştüm zihnimde bu akşam, evlilik, düğün kelimeleri yankılanıyordu.
-" Bu akşam mı? Ne bu acele, yangından mal mı kaçırıyorsun? "
-" Çok konuşuyorsun. " deyip eliyle 5 dakika işaretini yapıp evden çıktı. Bu adamın dakikalara alıp veremediği neydi? Yukarı çıkıp bana ayrılmış odaya kendimi attım. İyi de benim bu üzerimdeki eskimiş pijamalardan başka birşeyim yoktu ki, zaman mı vermişti sanki bana eşyalarımı almak için. Sıkıntıyla parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. O an gözüme odada olan gardırop ilişti bir hevesle ilerleyip kapağını açtığımda içinde çeşit çeşit kıyafetler olduğunu gördüm. Bir tanesini alıp baktığımda bedenime uygun olduğunu görmem beni şaşırttı. Acaba burda öncesinden bir kadın mı vardı yoksa bunları benim için mi getirtmişti? Gözlerim aceleyle tanışmaya uygun bir elbise aradığında siyah diz altı mütevazi bir elbise bulmuştum. En uygun kıyafetin bu olduğunu düşünüp yatağın üzerine bıraktım. Aynaya baktığımda saç diplerimin yağdan parladığını fark edip kendimi hızlı bir duşa attım. Sonrasında üzerime elbiseyi geçirip altına uygun ayakkabı aradım. Dolapta bulunan ayakkabıların 37 numara olduğunu gördüğümde zihnimde bir sürü ihtimaller dolanıyordu. Ayakkabımı numaramı da bilemezdi ya?
Siyah hafif topuklu bir ayakkabı seçip gecikmemek adına saçlarımı yarım yamalak kurutup yukarıdan topladım. Hızlıca merdivenlerden inerken son basamaklarda topuklularla alışkın olmayan bedenim aşağıya savruldu. Gözlerimi kapatıp hissedeceğim acıyı düşünürken belimin altında bir el hissedip tek gözümü açtım. Beni sıkıca tutmuş duygusuzca bakıyordu
-"Çok dikkatsizsin."
-" Ayakkabılara alışkın değilim " deyip gözlerimi hala belimde olan ellerine kaydırdım.
-"Elinizi çeker misiniz artık Bora bey." gözleri gözlerime iliştiğinde hiç fark etmediğim o parıltılar dikkatimi çekti. Okyanus mavisi..
-"Ailemin yanında sakın bana bey deyip beni rezil etme. Bora diyeceksin, anladın mı?" sinirden çene kasları seyirmiş belimdeki eli sıkılaşmıştı. Her an onu kızdırırsam babama birşey olacak korkusuyla kendimi avutuyor ve daha sakin cevaplar vermeye çalışıyordum.
-" Anladım, Bora." dediğimde ellerini belimden çekip uzaklaştı. Bedenim kendini boşluğa düşmüş gibi hissederken, yanaklarım soğuktan üşümüş gibi yanıyordu. Kendime gelmek adına derin bir nefes çekip arkasından ilerledim.
Terleyen ellerimi elbisemin eteğine silip benim için açılan kapıdan girip oturdum. Yanımda yer ediden koca cüssesi kendinden emin oturuşuyla kaşlarını çatmış telefondan birşey okuyordu. Bakışları bir an bile olsun bana dönmezken onu dikizlediğimi düşünmemesi için kafamı camdan tarafa çevirip etrafı izlemeye karar verdim.
Kısa bir süre sonra araba lüks bir malikhanenin kapısından girdiğinde hayranlıkla bakışlarımı etrafta gezdiriyordum ki kapım açıldı. Arabadan inip Bora'nın yanına ilerledim. Kapının önüne geldiğimizde hizmetli kapıyı açıp bizi buyur etti. Girişte aile fertlerinin bizi karşılamak için dikildiğini gördüğümde bu kadar sıcak bir karşılama beklemediğimi fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARJİN +18
Romance(cinsellik +şiddet) -"Benim kalbim sadece bir kişi için atıyor. O kişi kim biliyor musun?" -"Kim?" -"Göstermemi ister misin? Kızmak yok ama " -"Tabi tabi göster hiç çekinme. Sende zaten utanma ne gez-" Arjin lafını tamamlayamadan, Bora 'nın ser...