Selam 🐞
Sevgi neydi? Acılarını dertlerini paylaşmaktı, içine attıklarını dışarıya vurmaktı, tüm hücrelerinin buna ihtiyacı varmış gibi onu gördüğünde heyecanlanmasıydı. Daha binlerce neden sayabilirim bunun için ama benim için en önemlisi içinde fırtınalar kopsa bile kırmamaktı. Şimdi odamda bulunan bu koca cüsseli adam sevgiden bahsediyordu. Sevebilir miydi o birisini? Daha doğrusu sevse karşılık görebilir miydi? Bu cani adamın sevgi kelimesi ağzına bile yakışmazken kendisinden başka birisine değer verme ihtimaline tüm beyin hücrelerim inkar ediyordu. Özellikle tanıdığımdan beri bana yaşattıklarından sonra.
Bir süre durdu bekledi cansız bir fotoğrafı karşısındaymışcasına hissederek sevdi, okşadı.. Gözlerini silip, derin bir iç çekti. Ağlıyor muydu? Bu koca cüsseli adamı ağlayarak gören ilk ve tek insan olarak tarihe geçebilirdim belki de. Ama bu ondan nefret ettiğim gerçeğini bir an bile değiştirmedi, içindeki tüm duygu kırıntılarını alıp bir kutuya hapsetmiş, anahtarını da derin okyanuslara fırlatmıştı. Ve ben yüzmeyi bilmiyordum..Aniden hareketlendi açık olan gözlerimi hiç uyanmamışcasına tekrar yumdum. Adımlarının tok sesi kulağıma ilişirken iki adımda yanıma geldi, yatağımın dibinde durdu ve uzunca bir süre bekledi. Saçlarımda bir el hissettim, gözlerimin üzerinde bir gölge, ayak sesleri ve kapanan kapının rahatlatıcı sesi. Yavaşça aralandı gözlerim, gitmemiş olma ihtimaline karşı odada gezindi. Bomboş odayla karşılaştığımda eklemlerimdeki ağrıyla doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttım. Rahatlamak adına gerinirken mutluluğum uzun sürmedi. Kapının açılmasıyla ilk önce yemek dolu bir tepsi ilişti gözüme. Uyanmış olduğumu gördüğünde duraksadı ve tekrar o sert çehresine büründü.
-" Al bunları ye. Sonra da ilaçlarını iç." deyip tepsiyi yatağın üzerine bırakıp gittiğinde az önce gördüğüm adam bu mu diye sorgulamadan edemedim kendimi. Aklım almıyordu bu dengesizliklere, bir insan neden tanımadığı birisinden koşulsuz şartsız nefret ederdi?
Yatağımın kenarındaki yığınla ilacı görmemle yüzümü buruşturdum. Oldum olası ilaç içmekten nefret ederdim, bu aralar nefret ettiğim ne varsa başıma gelmekte and içmiş gibiydi.
*** *** ***
-"Arjin, uyan." ne kadar hoş bir uyandırılma şekli olsa da bedenim gözlerimi açmayı reddedip kendini uykunun huzurlu kollarına bırakmayı tercih etti.
-"Dünden beri uyuyorsun, hadi artık." diye direten sese karşılık ağzımdan bir 'hmmmmhhh' sesi çıktı ve yorganıma sarılıp uyumaya devam ettim. Vazgeçmeyen o ses bir kez daha seslendikten sonra kollarımdan tutup dürtükledi.
-"Ya beş dakika daha." diye mızmızlandım.
-" Annemler gittiğinde istediğin kadar uyuyabilirsin Arjin. Şimdi kalk hazırlan yarım saate burdalar." cümlesini tamamlamadan bir ok gibi yataktan sıçramış etrafıma bakınmıştım.
"-Annenler, neden geliyorlar?"
-" Senin hasta olduğunu duydular. Geçmiş olsuna geliyorlar. " dediğinde üzerime terden yapışmış olan geceliğimi çekiştirip ağzımın için ' bir bu eksikti' diye mırıldanarak yatağımın kenarındaki küçük sürahiden kendime bir bardak su doldurdum.
-" Birşey mi söyledin? "diye sorduğunda az önceki mırıldanmamı sorduğunu anlayıp başımı sağa sola salladım ve elimdeki bardağı ağzıma götürüp kuruyan boğazımı yumuşatmaya çalıştım. Odadan çıkmaya yeltenirken aklına birşey gelmiş gibi durdu.
-" Bu arada sakın bir pot kırma. Annemgil bizi balayından geldik diye biliyorlar." diyerek odadan çıktı. İçtiğim su boğazımda kalacak zannederken öksürüp geçmesini bekledim. Sen profosyenel yalancısın Bora Bozoğlu diye haykırmak istiyordum suratına.
Dünden beri uyuyor olmamın getirdiği tembellikle ayaklanınıp banyoya ilerledim. Üzerimdekiler tenime adeta yeni bir deriymişçesine yapmışmışlar, ter kokum buram buram burnuma geliyordu. Hemen onlardan kurtulup kendimi ılık bir duşun altına attım.
Banyodan çıktığımda yatağımda tepsi ile bir kase çorba ve kenarında ilaç kutuları görmeyi beklediğim son şeydi. Midemin gurultusunu dinleyip yatağa ilerledim sıcacık dumanları çıkan çorbaya yaklaştığımda aniden gelen mide bulantısıyla geri çekildim. Derin bir nefes alıp çorbayı itekledim, kenarındaki ilaçları avucuma doldurup suyu elime alıp tek seferde yuttum. Dolaba doğru ilerleyip ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. Gözüme takılan beyaz kemerli sade bir elbiseyi alıp hazırlanmaya başladım.*** ***
- "Geçmiş olsun evladım. Hasta olduğunu duyar duymaz çıktık geldik. Bizim oğlan iyi bakamadı mı sana oralarda " diyen Mürvet Hanım elini başıma koyup ateşimi kontrol etmek istercesine dokunduğunda gerçekten endişelenmiş olmasına şaşırıp gülümseyerek cevap verdim.
-" İyiyim Mürvet anne, merak etme. " deyip alnımdaki elini tutup öptüğümde duygulanarak bana baktı. Bedri beyle de merhabalaşıp önceden hazırlanmış olan yemek sofrasına ilerledik. Biraz sonra servisi yapmak için önceki gün bana temizlik malzemelerin yerini göstermek adına gelen hizmetçiyle göz göze geldik. Benim için endişelenmiş olduğu aklıma geldiğinde gülümsedim. O da bana gülümsediğinde servisi yapmış mutfağa ilerlemişti. Mürvet hanım konuşmaya başladığında tekrar ona döndüm.
-"Valla Arjin kızım, bizim oğlan evlenmek istediğinde ilk önce bir karşı çıkmıştık. Tanımıyorduk seni tam bir sene boyunca seni bir sır gibi sakladı herkesten. Ama şimdi seni tanıdığıma çok mutluyum." kafamın içinde bir sene boyunca saklı tuttu cümlesi dolanırken pot kırmamak adına gülümseyip cevap verdim.
-" Teşekkür ederim Mürvet anne, bende sizleri tanıdığıma çok sevindim. " deyip Boraya çevirdim bakışlarımı. Az önce gerilen bedeni verdiğim cevapla rahatlamış yemeğine odaklanmıştı. Önümdeki çorbaya kaşığımı daldırırken Bedri beyin sorusuyla herkes başını kaldırmıştı.
-" Kızım sorması ayıptır ama kimlerdensin. " sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilmezken dirseğimi masadaki suya vurup üzerime dökülmesi çok ani gelişmişti. Yerimden sıçrayıp ayaklandığımda Bora da ayaklandı.
-" Bedri bey, kızı hasta hasta sorguya çekme. " diye uyaran Mürvet hanımdı.
-" İzninizle ben üzerimi değiştireyim." diye hareketlenirken Boraya başımla sen otur işareti yaptım.
Odaya girdiğimde en acilinden uygun bir kıyafet ararken kenarda bir kutu gözüme ilişti. Merakla kutuyu elime aldığımda kapağını açtım. İçerisindeki kırmızı elbiseyi görmemle kutudan çıkarıp aynada, üzerime tuttum. Diz altına kadar uzanan şık bir elbiseydi ve bu geceye de gayet uygundu.
Aceleyle üzerimdekileri çıkarıp hemen üzerime geçirdim. Odadan çıkmamla sert bir bedene toslamam bir oldu. Kafamı kaldırıp Borayı görmemle irkilip geri çekildim. Önce gözlerinde bir endişe gördüm sonrasında beni süzmesiyle ani bir sinir. Çenesi gerildi başını iki yana kıtlatıp sinirle bağırdığında yerimden sıçradım.-"Çabuk çıkar o üzerindeki elbiseyi."
🐞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARJİN +18
Romance(cinsellik +şiddet) -"Benim kalbim sadece bir kişi için atıyor. O kişi kim biliyor musun?" -"Kim?" -"Göstermemi ister misin? Kızmak yok ama " -"Tabi tabi göster hiç çekinme. Sende zaten utanma ne gez-" Arjin lafını tamamlayamadan, Bora 'nın ser...