BÖLÜM 6

54.2K 1.1K 432
                                    

Selam 🐞

 

    Kafamda bir balyoz yemiş gibi uyandım. Başımın ağrısı çekilmeyecek raddedeydi, beynimin içinde birtakım sesler çınlıyor, görüş alanım bulanıklaşıyordu. Derin bir nefes çektim içime, görüş alanımı netleştirmek adına gözlerimi sıkıca açıp kapattım. Tüm uzuvlarımın ağrıdığını hissedip, ağrıların hafiflemesi için gerinmeyi düşünürken hareket etmeyen kollarıma bir küfür savurdum. Azıcık açılan görüş alanımla birlikte kollarımın ve bacaklarımın bağlı olduğunu görmem ile birlikte aklımda bazı görüntüler canlandı. Ne demişti o adam ' Kekliği yalnız avladık abi'. İyi de benim kime ne zararım olabilirdi ki? En önemli soru o sırada Barbaros neredeydi? Bu işin altından Bora 'nın çıkacağını düşünmem normal miydi? Ah Bora ah, ne hallere düştüm senin yüzünden!

 
    Kulağıma konuşma sesleri geldiğinde debelenmeyi bırakıp dinlemeye başladım.

-"Ne yapacağız şimdi abi, kızı ne kadar bekleteceğiz?"

-"Çok sürmez, Bora haberini almıştır, bulur yakında burayı. Eh geleceği varsa göreceği de var."

   Biliyordum işte işin içinde Bora olduğunu. Resmen yem olarak kullanılmıştım, acaba Bora bu tuzağa düşüp beni kurtarmaya gelecek miydi? Neden gelsin ki gerçi, bu adamların yaşattığının bin beterini yaşattı bu adam bana. Şimdi de kahramanım olmasını mı bekleyecektim? Bunu düşünmem bile aptallıktı. Şimdiden öleceğime dair düşünceler zihnimi kaplamış, kendimi bir çıkmazın içinde bulurken gözlerim anında dolmuştu.

-"Birileri uyanmış." sesin geldiği yöne baktığımda bir elini kot pantolonun cebine sokmuş, beyaz gömleğinin kollarını kıvırmış, üstten üç düğmesini açmış, diğer eliyle dağınık saçlarını parmaklarının arasından geçirirken, başını eğmiş hareketlerimi izliyordu.

-" Benden ne istiyorsun?" diye sordum ağlamaklı sesimle.

-" Sen benim kim olduğumu da, ne istediğimi de iyi biliyorsun Rüya."

Rüya mı? Rüya kimdi anlamazken başımı histerikçe iki yana sallayıp konuştum.

-" Benim adım Rüya değil, bak muhtemelen yanlış kişiyi kaçırdınız. Ne olur bırakın beni gideyim, kimseye birşey demem yemin ederim. " diye konuştuğumda iki adım daha ilerleyip yanıma yaklaştı.

-" Hadi ya? Benim adımda Can değil, ama herkes bana Can diyor, ne yapacağız?"

-" Sence bu beni ne kadar ilgilendiriyor? " gülümsemesi genişlemiş daha da yakınlaşarak gözlerimin içine bakmıştı.

-"Bora 'nın seni bunca yıl neden sır gibi sakladığını şimdi daha iyi anlıyorum. Senin gibi sevgilim olsa bir ömür kendime saklardım."

-"Bak ben ne dediğini anlamıyorum, ben Bora' yı daha iki haftadır tanıyorum. Sorununuz neyse beni ilgilendirmiyor, hatta Bora umrumda bile değil,o pisliğin cezasını bana kesemezsin."

-"Evet evet, zaten herkes iki haftada tanışıp evleniyor." tekrar ağzımı açıp konuşacakken beni durdurdu.

-"Çok konuşuyorsun güzelim, kafam kaldırmıyor. Bantlayın ağzını."


* * **             *******               ***

    Yazarın ağzından Bora :

    Ellerini sıkarken bir elini yumruk yapıp duvara geçirdi. Delirmişçesine parmaklarını saçlarının arasından geçirip saç diplerini çekiştiriyordu. Hızını alamayıp arabanın tekerine bir tekme savurdu. Bu halini gören korumalar geriye adımlayarak sıranın kendilerine gelmemesi için dualar ediyorlardı. Karşısında dikilen Barbaros başını yere eğmiş olacakları bekliyordu. Bora aniden gelip boğazına yapıştığında tepkisizce bekledi, hakettiğini düşünüyordu.

-"Nasıl yaparsın Barbaros, sen benim en güvendiğim insandın lan." diye kükrediğinde ellerini Barbaros un boğazından çekmiş boşluğa bir küfür savurmuştu. Ulan Can iti, bende senin yedi ceddini, sülaleni, soyunu, sopunu, diye saydırıken Barbaros devreye girdi.

-" Bora, yemin ederim ne olduğunu anlamadım, oyaladılar beni. Çok kötü tufaya düştüm."

-" Düşmeyecektin lan, düşmeyecektin! Sana mı kaldı elaleme yardım etmek. Daha fazla konuşma, defol karşımdan elimden bir kaza çıkacak Barbaros."

"Bana o piçin mekanını buluyorsunuz, hemen!" diye emir verdiğinde herkes dağılmış araştırmaya girişmişti.

   Elini yüzünde gezdirip sıvazlarken çaresizce gökyüzüne bakıp 'Onu da kaybedemem' diye fısıldadı..

*** ****

  

     Lavabomun gelmesi nedeniyle kendimi sıkıyor, oturduğum sandalyede sağa sola sallanıp lavabomun olduğunu unutmaya çalışıyordum. Çaresizce birilerinin gelmesini beklerken, bir de karnımın gurultusu eşlik ettiğinde aklıma dünden beri hiçbirşey yemediğim gelmişti. Evden kahvaltı yapmadan çıktiğim için kendime kızarken adım seslerini duymamla başımı geriye çevirdim. Can denen çocuk serseri edayla karşıma dikilirken elindeki yemek poşetini görmemle gözlerim poşete kaydı. Açlık ve susuzluk beni delirtirken dudaklarımı yalayıp yutkundum. Gözleri baktığım yere kaydığında dalga geçer gibi gülümseyip konuştu.

-"Acıkmış olmalısın, ama bunlar benim mamalarım." deyip dudak büzdüğünde yüzümü buruşturdum.

-"Sen anca mamaya layıksın zaten." diye ona meydan okuduğumda gözlerinin içi ışıldadı.

"- Bebeğim inan bana Bora 'nın nesi olduğunu dinlemem, sabrımı sınama benim." dudaklarını dişleyip gitmeye yeltendiğinde onu durdurdum.

-"Dur! Tamam kusura bakma, çok açım ve lavabo ihtiyacım var, bu kadar acımasız olamazsın lütfen."

-"Hah şöylee yola gel." deyip bacaklarımı çözmek için eğildi . Ellerimi de çözmesini beklerken beni öylece kaldırıp kolumdan tutup bilmediğim bir tarafa doğru yürütmeye başladı.

-"Ellerimi çözmeyecek misin?"

-"Hayır."

-" İhtiyaçlarımı nasıl göreceğim? ." dediğimde sırıttı.

-"Ben sana yardım ederim."

-"Saçmalıyorsun." beni dinlemeyip ilerlemeye devam ettiğinde son çare olarak damarına basmaya karar verdim.

-"Ne o? Biz kızdan bu kadar korkuyor musun?" başını çevirmeden gözleriyle bana baktığında durdu. İstediğimi almıştım! Zaferle lavaboya ilerlerken geçtiğim yerde bir fotoğraf çerçevesi görüp durdum. Tıpkı bana benzeyen birini görmemle daha da yakından incelemek istedim. Göz rengi, saçları, boyu..

    Fakat beni en çok şaşırtan şey, o gece giydiğim kırmızı elbisenin o kızın üzerinde olmasıydı.





* * **

Sınır +50 vote 150 yorum.

ARJİN +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin